Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '18

 
Kategori
Sosyoloji
 

Gelecekte de Tarımın Önemi

        Olmazsa olmazımız aslında tarım ve hayvancılık. Çünkü yediğimiz sebze meyve ve et ürünleri olmazsa hayatımızı sürdüremeyiz. Oysa küçük görmüşüz köylüyü çok da önemsememişiz çiftçinin önemini. Bunu şundan da görüyoruz her aile çocuğu okusun, kendisinin yaptığı bu zor işi yapmasın, daha güzel daha önemli işler yapsın. Bu önem neye göre belirleniyor?

           Bir film izlemiştim yakın zamanda “Yıldızlar Arası” adı. Bu film ileriki yıllarda geçen dünyanın zor zamanlar geçirdiği dönemleri anlatıyordu. Bir astronotun iki çocuğu vardı ve birinin çiftçi olması isteniyordu. Baba itiraz ediyor dersleri iyi neden çiftçi diye. Yetkili diyor ki bilim insandan çok çiftçiye ihtiyaç var çünkü ekip biçen insan sayısı çok az ve bizlerin yiyeceğe ihtiyacı var. Bu replikten de görülüyor ki yemek için tarım ve hayvancılık her dönem de önemli.

           Sağlıklı beslenebilmek için de yine tarım çok önemli. Maalesef yediğimiz içtiğimiz her şey artık bozulmakta, zehirlenmekte. Bu şartlarda doğal bir şeyler yetiştirmek de ne kadar önem arz ediyor gözükmekte. Büyük ve güzel topraklara sahip olarak yurt dışından tarım ürünleri ve et ithal etmemiz ne kadar acı.

             Bir de cumhuriyetin ilk zamanlarında “Köy Enstitüleri” vardı bu enstitülerde köyde ki öğrencilere gerekli bilgiler öğretiliyor bu öğrenci tek başına birçok şeyi yapabilecek kapasite de oluyordu. Lakin siyasi sebeplerden dolayı bu ilim yuvaları kapatıldı ve eğitim maksadını yakalayamayan bir çizgide devam edip duruyor ve öğrendiklerin farkında olmayan, kullanamayan bir nesil yetişiyor. Bugün yine köy olmasa bile  ilçe ortamında şehri aratmayacak insanların ihtiyacını karşılayacak donanımlar kurulsa belki insanlar yaptıkları işten çok da rahatsız olmadan ilçe de yaşayabilecek. Tiyatrosu olan, sineması olan, hastanesi okulu iyi olan bir ilçe de neden yaşamak istemesin insanlar temiz hava, organik gıda, kolay ulaşım da cabası.  Bu şekilde şehirlerde bunca yığılmışlık, işsizlik, pahalılık, trafik de rahatlardı bir nebze de.

             Şehirlerdeki zor yaşam, beton yapı da bir taraftan insanların ruhsal durumunu bozmakta sinirli ve gergin olmalarına sebep olmakta. Bu sinirli, bunalmış gergin yapılarda kaza ve suç oranını arttırmakta. İnsanlar kurulu bomba gibi patlamaya hazır dolaşmakta. Oysa toprakla uğraşan insanlar enerjilerini atmakta, pozitif olmakta. Pozitif ortamlarda büyüyen, anne babasını bol bol gören çocuklar daha mutlu ve daha sorunsuz olmakta.

            Artık iletişim çok daha kolay olduğu  ve sosyal medya da ulaşılabilir ve tercih edilebilir olduğu için gerek sağlık açısından gerek ruhsal açıdan köy, ilçe gibi küçük yerlerde yaşamak trend olarak dikkat çekmekte. Bu da emekli insanların bu tür yerlere taşınmasına ön ayak olmakta. Emekliler tarım yapmasa bile orda kalabalıklaşma oranın gelişmesine vesile olur ve bir gün tarımla uğraşacak insanları da çeker.

            İnsanlarımızın ülkemizde  fen, sanat, kültür, tarım, sağlık, hukuk ve adaletin gelişmiş bir şekilde yaşaması dilek ve temennisi ile.

 

 
Toplam blog
: 36
: 466
Kayıt tarihi
: 22.05.11
 
 

37 yaşındayım. Çankırı'da doğdum. Yurt dışında yaşadım. Evliyim ve 2 çocuğum var. A.Ü Turizm-Otel İş..