Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '07

 
Kategori
Antalya
 

Gelinlik kız

Gelinlik kız
 

Çocukluğumun gelinlik kızıydı Antalya. Portakal, limon, muşmula bahçeleriyle tek veya iki katlı evlerin arasında akan şırıl şırıl dereleriyle, eşsiz güzellikte deniz manzarasıyla; ışıl ışıl gözlü, pembe yanaklı, umutları olan güzel bir gelinlik kız...

Sonraları o kızın gözlerindeki ışıltı kaybolmaya, yanakları solmaya başladı... Hani “yanlış teşhis kurbanı” derler ya.. Antalya’nın derdine derman olacak doktorlar bulundu da yanlış koydular teşhisi... Güzelim bahçelerin yerini “modern kent” uğruna beton bahçeleri aldı. Ülkemin her köşesinden; işsizlik, güzel bir kentte yaşama isteği, emeklilik nedenleriyle gelenlerle her geçen gün nüfusu arttı. (Benim ailem de yakın bir kentten 50 yıl önce gelmiş.) Nüfus arttıkça belediyelerin oy kaygıları, rant etme istekleri gibi faktörler ön plana geçti. Mantar gibi apartmanlar, güzelim Konyaaltı şeridine paralel olarak dikilmeye başlandı. Hiç olmassa biri çıkıp, "Ya, madem yapıyoruz bu betonları hiç olmazsa denize dik olarak yapalım da arkadakiler de “meltem” (Antalya'nın cennet rüzgarı) alabilsin." demedi... (Bir yerden duymuştum; betonlaşma başlarken, İspanyollar "biz daha önce bu hatayı yaptık, siz yapmayın, denize dikey yapın caddeleri” demiş.)

Sadece Antalya değil tabi; bütün gözde şehirlerimiz de aynı akibete uğradı. Ama Antalya; İstanbul, İzmir gibi "bir dünya kenti”. Ne olurdu betonlaşma için merkeze dokunulmasaydı (Kaleiçi gibi). Kuzeye Kepez, güneye Lara yönüne doğru genişleseydi şehir... Ve gerilere gidildikçe, kat sayısı artsaydı. Yine de güzel, gelinlik kızımız; yüzündeki sivilcelere, hasta görünüşüne rağmen.

Hiç olmazsa Dokuma'daki dokuma fabrikası bahçesine ve vakıf çiftliğine dokunulmasa... Kepez'den bakınca betonlar arasında o yeşillikler gülümsüyor adeta insana, ”ben henüz ayaktayım” der gibi...

Sayın Belediye Başkanı sanırım duyarlı bu konulara. Kent konseyi ile birlikte “zararın neresinden dönersen kardır” anlayışı ile, şehrin kalan yeşil alanlarına dokunmayıp “Yeşille birlikte kentleşme” yolunda yürümeliler... Öyle ümit etmek istiyorum...

Raylı sistem çalışmaları başladı. Bunun için; Dokuma'da iki yolu ayıran ağaçlıklı alandaki ağaçlar sökülüyor, ama tıp fakültesine giden yol üzerindeki tabela tepkilerin göz önüne alındığını gösteriyor. (Dokuma'daki sökülen ağaçlar buraya dikiliyor.) Sanırım Orhan Veli söylemiş: Bu vatan için neler yapmadık ki; kimimiz öldü, kimimiz nutuk söyledi. (İkinci gruba girenlerden oluyoruz herhalde!...)

Elini taşın altına koyanlardan olamadık belki; gücümüz sadece oy kullanmak, doğru yöneticiler seçtiğimizi varsayarak... Demek ki bugüne kadar onu da becerememişiz. Ben kendi payıma, itiraf ediyorum suçumu... Umarım gelinlik kızımız bundan böyle; hepten hoyrat ellere düşmez...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..