Gelmek fiilinin çektikleri

Zor meslektir öğretmenlik.

Zorları saymaya başlasak sayfalar yetmez.

Her zaman, davranışlarınızı izleyen, ne diyeceğinize bakan öğrencilerle karşı karşıyasınızdır.

Zamane öğrencileri ile uğraşmak ise ayrı bir hüner ister.

Öğretmenin sorduğu sorulara öğrencilerin verdiği yanıtlara bakınız.

Öğretmen;

-Söyle bakalım Ali İstanbul ne zaman alınmıştır? diye sorar.

Aradan epey zaman geçmesine karşın Ali soruyu yanıtlamaz. Bu kez öğretmen:

-Soru çok mu zor Ali? der.

Ali’nin yanıtına bakınınız:

- Soru zor değil de cevabı biraz zor öğretmenim.

Babası oğluna:

-Atatürk senin yaşındayken sınıf birincisiydi, demiş. Çocuğun yanıtına bakınız:

-Evet babacığım, Atatürk senin yaşındayken de cumhurbaşkanıydı.

-Kızım bana sert ünlüleri say bakayım.

-Sayayım öğretmenim, Erol Taş, Kadir İnanır…

Bir de gelmek fiilinin çektiklerine bakınız:

Öğretmen dilbilgisi dersinde Karadenizli öğrencisi Temel’e:

-Gelmek fiilinin şimdiki zamanını çek bakalım, demiş. Temel:

-Celiyrum, celiysun, celiy, demiş.

Yanında oturan Erzurumlu arkadaşı itiraz etmiş:

-Olmadı öğretmenim Temel yanlış söyledi. Gelerem ha, gelersen ha, geler ha, diyecekti.

Sonra Konyalı öğrenci söz almış:

-Öğretmenim, arkadaşlarımın geleyom, geleyon, geleyor, demeleri gerekiyordu.

Muğlalı öğrenci; “oluymaz öğretmenim oluymaz, bunlağ yanış yaşanıyorlar (konuşuyorlar) diye bağırmış:

-Gelip durun, gelip durusun, gelipduru deyecekleridi.

Öteki Muğlalı atılmış:

- Ölemi deniğ la akidiş, (arkadaş) Geggelin, geggelisin, geggeli demesi ilazımıdı..

Konuşmaları heyecanla dinleyen Fethiyeli öğrenci “voyn” diye söze başlamış:

-Gelipotuyun, gelipotusun, gelipotu demesi gerekmez miydi?

Bu kez öteki Fethiyeli ünnemiş:

-Siz kendi kendinize niye bıdıraşıp (konuşup) durusunuz lan. Bunun en doğrusu Gelipbatırıyın, gelipbatırısın, gelip gelipbatırı’ dır gardaşlarım, demiş.

Yeni nesil böyle işte, bizim eserimiz olacak olan yeni nesil.