Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

11 Ocak '08

 
Kategori
İnançlar
 

Gemicilerin Boş İnançları

Gemicilerin Boş İnançları
 


Bazı kimseler güçsüz ya da savunmasız oldukları tehlikeler karşısında boş inançlara yönelmişlerdir... Savaşçıların fetişleri ya da maskotları vardır, çöl göçebeleri büyüye başvururlar, Ekvator ormanlarında yaşayan zenciler tılsımlar taşırlar, bazı kentlilerin de madalyonları veya uğurlukları vardır! Gemicilere gelince; onlar da, kendilerine yakından veya uzaktan, uğursuzluk getirebilecek her şeyden sakınmaya çalışırlar.

Gemiciler 13 rakamına aldırış etmezler ama, pekçok ülkede bugün bile, balıkçı tekneleri cuma günlerinde denize açılmazlar. Diğer yandan balıkçılar eşek, tavşan gibi uzun kulaklı hayvanlardan hiçbirisini gemilerine almazlar. Hele de adatavşanının adını bile duymak istemezler. Şimdi ben de deniz aşığı biri olarak yazdığım bu blogda tavşandan bahsettiğim için, blog bir talihsizliğe uğrar mı acaba?

Gemilerde yapılan birtakım büyüler vardır. Mesela, onarılmak üzere karaya çekilmiş bir teknenin altında bir ütü bulunursa, bu tekneyi batırmak için yapılmış bir büyüdür. Eğer ütü kırmızıya boyanmış olursa, tekne yanacaktır!

Gemiciler, iyiliksever güçlerden ve bilhassa rüzgardan da yardım dilerler. Bunun nasıl yapıldığını mı merak ettiniz? Hemen anlatıyorum... Mümkünse aynı anda, iki ayrı ses perdesi üzerinden, rüzgarın sesini taklit edecek şekilde, hafif hafif ıslık çalınır; bu arada, serbest kalan elle, rüzgarın esmesi istenen taraftan ağaç teknenin dış kısmına hafifçe vurulur... Tekne demirden olursa bunun pek yararı olmayacağından acaba çekiçle mi vurulur diyeceğim ama zaten demir teknelerinde rüzgarla fazla alışverişi olmaz. Lakin bunu yaparken dikkatli olmak, öyle fazla uzun boylu vurmamak gerekir. Çünkü, ufkun bir başka noktasından rüzgar esmeye başlamışsa, kasırganın, boranın doğmasına yol açabilirsiniz!.. Eğer rüzgar dilediğiniz yönde esiyorsa, bu defa da onu çok şiddetlendirmiş olursunuz. Rüzgara gerçekten ihtiyacınız varsa, onu ıslıkla davet etmelisiniz. Yoksa, bir atasözünün belirttiği gibi, "rüzgar ekip, fırtına biçersiniz". Doğrusunu isterseniz, ben bu rüzgar çağırma usulünün başarı sağlayacağını size garanti edemem.

Ortaçağ' da, denizde rüzgar çıksın diye, geminin direği kazınırmış. Gemiciler, direği kazımakta bazen o kadar ileri giderlermiş ki, incelen direk, hafif bir rüzgarın esmesiyle dahi kırılıverirmiş!.. Bu da özgürlüğünü korumak, canı istediği zaman esmek isteyen ve rahatsız edilmekten hoşlanmayan rüzgarın intikamı olsa gerek...

Yine Ortaçağ' da, hava çok fırtınalı olduğu zaman, gemi direklerinin tepesinde çakan, sorguç biçimindeki kıvılcımlar demetinin felaket habercisi ya da kurtuluş müjdecisi olduğuna inanılırmış. Lakin, burada söz konusu olan bir boş inanç değil, gerçeğin ta kendisidir. Zira bu kıvılcımlar demeti, Atlas Okyanusu' nda şiddetli bir fırtınanın habercisi olmasına karşın, Akdeniz' de, boranın son hızını aldığını ve yakında kesileceğini müjdeler. Tıpkı bunun gibi, nice zamandır boş inanç gözüyle bakılan bazı ilginç görüşler, bugün bilimsel açıdan doğrulanmakta ve açıklanabilmektedir.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..