Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '13

 
Kategori
Kültürler
 

Gemilerle gelenler ve gidenler

Gemilerle gelenler ve gidenler
 

 İngilizcede turkey kelimesi neden hem bir ülke hem de bir kuş adı? Burada bize bir hakaret söz konusu mudur? Biz de Hindi diyoruz. Hindistan’a hakaret mi ediyoruz? 

Hindi, bilindiği üzere, aslen Amerika kıtasına özgün bir kuştur. Amerika kıtası keşfedilmeden önce Eski Dünya’da: Avrupa, Asya ve Afrika’da bu kuş bilinmiyordu. Amerika kıtası keşfedilince o kıtada bulunan birçok bitki ve hayvanla beraber hindi de Eski Dünya’ya geldi. Eski Dünya’ya bu hayvan ve bitkiler ticaret amacıyla getiriliyordu. Yeni nesnelerle karşılaşan Eski Dünya, bu nesnelere değişik isimler vermeye başladı. Avrupalılar, Amerika kıtasına gitmeden önce, hatta yüzyıllar öncesinden yerli halk Aztekler hindiyi evcilleştirmişlerdi. Aztekler kendi dillerinde hindiye xuehxolotl, diyorlardı. Telaffuzu zor olduğundandır belki de, Eski Dünya insanları hindiye başka isimler verdiler.   

Amerika kıtası keşfedilmeden önce, Arap ve Türk tüccarlarda Beç Tavuğunu gören İngilizler Beç tavuğununa, turkey cock yani Türk kuşu veya horozu demişlerdir. Beç Tavuğu (Sudan tavuğu, Beç tavuğunun bir türüdür. (Bkz TDK Türkçe sözlük)  Afrika kuşudur ve Araplarla Türkler tarafından Avrupa pazarına sunuluyordu. Amerika’dan gelen hindiyi gören İngilizler, hindinin Beç tavuğuna benzemesinden dolayı, hindiye de   turkey-cock demişler. Zamanlacock kelimesi düşmüş ve geriye turkey kelimesi kalmıştır. Ayrıca İngilizler hindiye, turkey kelimesinin yanı sıra Guinea-cock/fowl(Numida meleagris, Türkçede beçtavuğu ) yaniGine kuşu demişlerdir. Bugün Beç Tavuğu hala aynı isimle, guinea-cock, anılmaktadır. (Beç eski Türkçede şuan Avusturya’nın başkenti olan Viyana’nın adıdır.) Bizim buradaki Hayvanat Bahçesinde bulunan Beç tavuğunun ismini, hayvanat bahçesine gelen ziyaretçiler, bazen Tokat Tavuğu, hinttavuğu şeklinde söylemektedirler. Bizden olmayan, bizim bölgede yetişmeyen her şey egzotiktir ve egzotik bir isim vererek bunu göstermekteyiz. 

Beç tavuğu, hindiden daha lezzetlidir ve Beç tavuğunun ticaretini o zamanlar biz Türkler yaparken, Beç tavuğunun tahtını hindi, Türk tüccarların tahtını da Amerika’dan mal getiren tüccarlar kapmıştır. 

Ünlü Türkolog merhum Şinasi Tekin’in dile getirdiği başka bir iddia da başı turkuaz renginde olan bir hindi türüne isim olarak turkuaz yakıştırıldığıdır. O zamanlar turkuaza turkey stone denilmekteydi. Zamanla bu isimhindi için kullanır olmuştur.( Bkz Resim )

Hindistanlılar da İngilizcenin etkisiyle hindiye turkey demektedirler. Peki ya diğer diller; Portekizliler hindiye Peru demektedir Portekizliler Güney Amerika ülkesi olan Peru ile Amerikan kökenli bir kuş olan hindi arasında ilişki kurmuşlardır. Hollandaca ve Danca’da hindiye Calicut denilmektedir. Calicut, Avrupa’ya mal götüren gemilerin yükleme yaptığı, ticaretin oldukça yoğun yaşandığı, Hindistan’ın en önemli liman kentiydi o zamanlar. Hindi kelimesi Fransızcada da dindi yani D’Inde’dir. Onlar da bizim gibi hindi demektedir. Arapçada ise iki farklı tanımı vardır; dik habaşi ve dik rumidir. Yani Habeş kuşu ve Rum kuşudur. Yunanlılar, hindiye gallapoula yani Fransız kızı demektedirler.

Hindistan ve Çin o zamanlar Dünyamızın ambarı konumundaydılar ve bu iki ülkeyle bilindiği üzere çoğunlukla İpek ve Baharat Yolları üzerinden yoğun bir ticaret yapılıyordu. İngilizcede china Çin anlamına geldiği gibiporselen anlamına da gelmektedir.Hint kumaşı tamlamasının adını nereden aldığını tahmin etmişsinizdir. Bir ihtimal hindi Türkiye’ye Hindistan üzerinden veya Hintli tüccarlar vasıtasıyla ülkemize gelmiş olmalı ki, biz hindi diyoruz. Yoksa hindiyi Hindistanlılara benzeterek bir aşağılama yapmadığımız ortadadır. Hindiye bazen Mısır tavuğu da demekteyiz.(Bkz TDK Türkçe Sözlük.)

Ülkemizin bir kuş ile aynı adı taşıması bizi doğal olarak rahatsız edebilir. Bu konudaki duyarlılığımız çok yeni bir şey değildir.1980’li yıllarda Avrupa Liglerinde İngiliz takımlarına karşı yenilgilerimiz sonucunda, ünlü İngiliz gazetesi the Sun’ın attığı manşetler genelde hindi ile ilgili olurdu; stuffed turkey gibi… ( hindi dolması; yani, hindiyi pirinçle doldurur gibi, biz de Türkiye’yi golle doldurduk.) O yıllarda biz bu tür başlıklardan epeyce rahatsız olmuş, Turkey kelimesinin Türkiye ile değiştirilmesi için İngiltere’de girişimlerde bulunmuş; ama olumsuz cevap almıştık.

Benjamin Franklin’in, Amerika Birleşik Devletlerinin sembolü olarak hindiyi önerdiği ve bununla ilgili çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Sonuçta ABD’nin sembolü Amerika Kartalı olmuştur. Amerika’da her yıl kutlanan Şükran Gününde hindinin özel bir yeri vardır. Hindi ailenin bir araya gelmesinin sembolüdür. Hindi, mutluluktur, tatildir, lezzettir.

Turkey ismi ile anılan başka bir kuş ise Turkey vulture, hindi akbabasıdır(Bkz,Resim). Tüysüz başı hindiye benzediği için bu kuşa bu isim verilmiştir. Bu kuş Türkiye’de doğal olarak yaşamamaktadır. Hindiye benzemesinden dolayı bu isim verilmiştir.

Ticari malların kültürler arası coğrafi isimler taşıması tarihin her devrinde devam etmiştir.

Türkçede mısıra, Mısır darısı denilirken darı kelimesi zamanla düşmüş geriye mısır kalmıştır. Mısır da aynı hindi gibi Amerika’dan (Meksika) gelmiştir ancak biz Mısır ülkesiyle ilişkilendirip egzotik bir isim katmışız;mısır. İngilizcede mısıra,corn yani buğday denilmiştir. Kuzey Amerika’da, mısıra önceleri İngilizler, Indian corn demekteyken zamanla Indian düşmüş ve geriye corn kelimesi kalmıştır. İngilizlerin mısıra, turkey-corn ya da turkey wheat dedikleri değişik kaynaklarda mevcuttur. İtalyanlar da mısıra 'grano turco’ yani Türk buğdayı demektedirler. Daha önce görmediğimiz ve bizden olmadığına kanaat getirdiğimiz nesnelere egzotik ad vermişiz.

En ilginç meyvelerden biri de Frenk inciridir(Opuntia ficus-indica). Akdeniz bölgesinde bolca yetişen bu meyvenin birçok adı vardır; firavun inciri, hint inciri, Frenk inciri, frencir, Frenk yemişi, kaynanadili, dikenli incir, lop inciri(Lop inciri yumuşak ve lezzetli bir incir türüdür ve burada yanlış kullanılmaktadır.), babutsa, pabuç inciri gibi. Bu meyve de aslen Amerikalıdır ve kıtanın keşfinden sonra dünya yolculuğu başlamıştır. Ama dikkat edilirse Fransa ve Hindistan isimleriyle anılan isimleri vardır; frencir,Frenk inciri,hint inciri ve mısıra atfen firavun inciri;ancak meyve aslen Amerikan bitkisidir.(Bkz resim )

Bir diğer ülke ismiyle anılan meyve ise Malta eriğidir. Malta eriğinin diğer adı ise yenidünyadır; ancak Malta eriği, Maltalı değil Japonyalıdır (Eriobotrya Japonica). (Bkz Resim )

Şeftali, Çin kökenlidir ve İran üzerinden dünya yolculuğuna çıkmıştır. İngilizce de peach, Fransızcadapéch, İtalyancapesca, Yunanca persica’dan gelir. Şeftalinin Latincesi Persica vulgaris’dir ve Fars meyvesi anlamına gelir.

Baharat yoluyla Avrupa’ya gelen ürünlerin isimleri üzerinde de tüccarların etkisi olmuştur. Bunlardan biri narenc’dir. Narenc, konservelere tat veya koku vermesi için kullanılan acı portakaldır ve Çin’den getirilmekteydi. Amerika kıtası keşfedilip de, oradan ticari mallar geldiğinde o ürünlerin isimleri de o ürünlere benzeyen ürünlerin isimlerini almışlardır. Biz portakala Portekiz’e atfen portakal dedik. Ancak birçok Avrupa ülkesi Farsça kökenli (Narang)  Arapça Narenc kelimesini kullandılar. Narang kelimesinin kökeni de gene Farsça olan turung’dur. Türkçede narenciye ve turunçgiller kelimeleri eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Portakal, İngilizce ve Fransızcada orange, İspanyolcada naranja, Arapçada narenc olarak adlandırılmıştır. Portakal aynı zamanda rengiyle de yolculuğuna devam edip dünya kültürüne bir renk katmıştır.Turuncu Türkçede, orange İngilizcede renk adı olarak kullanılmaktadır. Yani Türkçedeki turuncu ile İngilizcedeki orange aynı kökten gelmektedir.

İşin en ilginç yanı mandalina kelimesinin Arapçadaki adıdır;yusufefendi. Zamanında Yusuf Efendi adında bir çerçi vasıtasıyla Arap yarımadasına mandalinanın getirildiği rivayet edilir.

Aşağıdaki Mersin Valiliğinin resmi internet sayfasından alınmış yazı, konuyu özetliyor:

 Gemilerin götürdükleri ve getirdikleri

Gemiler Akdeniz’e hem çok şey getirdiler hem de çok şey götürdüler,

………..

Gemiler birçok şey de getirdiler. Bizim Akdeniz’in yerli bitkileri sandığımız birçok bitki başka yerlerden geldi aslında. Portakal, limon ve mandalina; bunları Akdeniz kıyılarına Araplar Uzak Doğu’dan getirmişlerdi. Kaktüsler ve meyvesi yenen Frenk inciri ise Amerikalıdır. Göklere yükselen okaliptüsler Avustralya’dan, selviler Acem (İran) ellerinden geldiler.

Besin olan sebzeler de tüccarlarla birlikte yolculuk ettiler. Domates Perulu,  biber Guyanalı, mısır Meksikalı, pirinç Arabistanlıydı. Şeftali de Çin’den İran’a oradan da Akdeniz’e uzun bir yolculuk yapmıştı…

Gemiler, yalnızca mal getirmediler; ayrıca geldikleri yerlerden farklı kültürlerin izini de getirdiler. Günümüzde yoğun olarak Çin’den gemiler geliyor, Çin’den gelen mallarla birlikte başka neler geliyor? İhracatımız giderek artıyor; biz neler gönderiyoruz?

 

Ramazan SARIBOĞA

 

Kaynakça:

Bernard Lewis

The New York Review of Books 23 Mayıs 2002

 

The Wild Turkey: Its History and Domestication

by A. W. Schorger

 

Prof. Şinasi Tekin

Harvard Üniversitesi

 

TDK Türkçe Sözlük

 

The Oxford University Dictionary 1959 3.Basım

 

http://www.websters-online-dictionary.org


 

 

 
Toplam blog
: 5
: 491
Kayıt tarihi
: 31.03.12
 
 

İngilizce Öğretmeni, evli,1 çocuk babası. ..