Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

N Ebru Şinik Ayurvedik Yaşam Eğitmeni Beslenme M

http://blog.milliyet.com.tr/ebrusinik

09 Mayıs '13

 
Kategori
Yoga / Meditasyon
 

Genç Gelişim Dergisi ile yaptığım röportaj haberi – N. Ebru Şinik

Genç Gelişim Dergisi ile yaptığım röportaj haberi – N. Ebru Şinik
 

-Stres için,  herhangi bir yaş sınırı tanımayan çağımızın hastalığı diyebilir miyiz ?

Kesinlikle ! Stres herhangi bir ihtiyaç ya da arzumuzun karşılanmaması durumunda oluşan zihinsel ve fiziksel olarak doğan bir tepkiler bütünüdür. Doğduğumuz andan itibaren stres oluşumuna açık oluruz.

-Öncelikle Meditasyon nedir, nasıl yapılır? Anlatır mısınız?

Meditasyon içsel dinginlik ve derin bir rahatlık deneyimleyecebileceğimiz bir şifa uygulamasıdır. Meditasyon bedeninizin kendi içsel aklının yeniden keşfedilmesinin bir yoludur.

Yükselen Çağ çatısı altında verilen Primordiyal  Sesler Meditasyonu, Hindistan’ın 5,000 yıla dayanan  Vedik  geleneğindeki güçlü birmeditasyon tekniği olup, Bütünsel Sağlığın ( Beden, Zihin ve Ruh Sağlığı) dünyadaki en tanınmış ve en güçlü liderlerinden olan doktor, yazar ve filozof  Deepak Chopra ve Nörolog  David Simon tarafından, Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan’daki bazı bilim adamları ile işbirliği halinde gözden geçirilerek, öğrenmesi kolay bir hale getirilmiş ve  yeniden canlandırılmıştır. Meditasyonun beden, zihin ve ruh sağlığımız üzerindeki olumlu etkileri birçok bilimsel araştırma ile kanıtlanmıştır. Harvard Tıp Fakültesi, Massachusetts Institute of Technology, Yale Üniversitesi, Massachusettes  General Hospital’e bağlı olan‘Benson-Henry Beden ve Zihin Tıbbı Enstitüsü’ vb.  gibi bilim dünyasındaki önemli kurumlarca yapılan bu araştırmaların bir kısmını Yükselen Çağ  web sitesi içerisinde yer alan ‘Bilimsel Meditasyon Araştırmaları’ başlığı altında bulabilirsiniz.Bu araştırmaların büyük çoğunluğu çağımızın en önemli hastalık kaynağı olan stres sebebi ile oluşan rahatsızlıklardır. Bu sebeple meditasyonu özellikle ‘Strese Karşı Panzehir’olarak adlandırıyoruz.

Meditasyon, omurilik 90 derecelik açıda olacak şekilde rahatça ve konforlu bir şekilde oturarak, gözler nazikçe kapalı olarak direnç göstermeden kolaylıkla uygulanır.

-Meditasyon, ile yaşam kalitesini yükseltmenin yolları nelerdir?

Meditasyonun başlıca faydaları, aşağıda sıraladığım tüm belirti ve/veya rahatsızlıklarla ilgili olarak bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Dolayısı ile düzenli meditasyon ;

 

·         Yorgunluğu giderir

·         Stresi giderir

·         Kaygıyı azaltır

·         Uyku kaliteniz artar

·         İlişkilerinizi iyileştirir, geliştirir

·         İç huzuru kazandırır

·         Yüksek tansiyonu indirir

·         Kan basncınızı azaltır

·         Odaklanma yeteneğinizi geliştirir

·         Bağışıklık sistemini güçlendirir

·         Kalp çarpıntısını hafifletir

·         Yaratıcılığınızı ve sezgilerinizi uyandırır

·         Daha az yargılayıcı olmanızı sağlar

·         Ruhunuzla, ÖZ’ünüzle bağınızı güçlendirir

Belirtilen tüm bu fizyolojik ve duygusal gelişimlerimiz yaşam kalitemizi büyük ölçülerde yükseltir.

-Meditasyon ile hastalıklarla nasıl başa çıkılabilir? Sürekli endişe duymak, korkular yaşamak, uyku düzesizliği ve en önemlisi iç huzurunu yakalayamamak tüm bunlarla nasıl başa çıkılabilir?

Modern dünya insanı gün boyunca onlarca stres yaşamaktadır. Servisi kaçırmak, çocukların ev ödevlerinin yetiştirilmesi, acil toplantılara hazırlık,  etrafımızdaki herkesle oluşabilecek eksik ve yanlış iletişim kaynaklı oluşan stresler ve bunlar gibi stres yaşayabileceğimiz binlerce konuyu saymakla bitiremeyiz.

Strese girdiğimiz her seferinde vücudumuz fizyolojik olarak bir sürü tepki verir. Bilimsel terminolojide bunu ‘Savaş ve Kaç Tepkisi’ olarak adlandırıyoruz. Strese girdiğimiz her  zaman kalp atışları hızlanır, kalbe daha fazla kan pompalanır, kan basıncı yükselir, oksijen tüketimi ve karbondioksit çıkışı artar, terleme başlar, böbreküstü bezleri adrenalin ve kortizol hormonları pompalamaya başlar, pankreas daha fazla glükoz ve daha az insülin salgılar , kan akışı sindirim sistemi organları yerine kaslara doğru yolunu değiştirir, daha az büyüme hormonu ( DHEA / Anti-aging hormonu) salgılanır, bağışıklık sistemi bastırılmış bir duruma girer ve kan pıhtıları yapışkan bir durum alır.

Bedenimizin normalde kendini sadece ölümden korumak için vermesi gereken bu tepkileri, strese girdiğimiz her seferinde fizyolojik olarak yaşarız. İşte bedenimizdeki bu ani değişimler bizlere bir dizi hastalıkların kapısını aralar.

·         Kan basıncının yükselmesi  Koroner Kalp Rahatsızlıklarına

·         Stres hormonu artışı Anksiyete, Endişe, Korku ve Uykusuzluk yaşanmasına ve Bağımlılıkların oluşmasına

·         Kan şekeri artışı Şeker Hastalığı ve Obeziteye

·         Sindirim sistemine yapılan sirkülasyonun azalması Sindirim Bozukluklarına

·         Büyüme ve seks hormonlarının azalması Erken Yaşlanmaya

·         Bağışıklık sisteminin düşmesi Enfeksiyonlara açık olmaya ve Kanser Hücreleri oluşumu riskinin artışına

·         Yapışkan kan pıhtısı artışı ise Kalp Krizi ve Enfarktüs gibi rahatsızlıklara

sebebiyet vermektedir.

İşte meditasyon bu rahatsızlıkların önüne geçmede çok önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü düzenli meditasyon sayesinde bedenimizin verdiği bu tepkileri telafi eden ve fizyolojik değerlerin normale döndüğü ‘Dingin Farkındalık’ durumunda oluruz. Dingin Farkındalık, beden fiziksel olarak dinlenmedeyken, uyanık fakat sükunet içerisindeki bir zihinle birleşimi ifade etmektedir.

 Yani kalp atışları yavaşlar ve kalbe daha az kan pompalanır, kan basıncı normale döner, oksijen tüketimi ve karbondioksit çıkışı artar, terleme azalır, böbrek üstü bezleri daha az adrenalin ve kortizol salgılar, nefes alıp vermemiz normale döner, stres hormonu yerine yaşlanma karşıtı (DHEA) hormonu salgılaması başlar ve kan pıhtısı yapışkanlığı normal seviyesine iner.

İşte meditasyon esnasında bedenimiz ‘Savaş ve Kaç’ tepkisini telafi ederek, beden, zihin ve ruh sağlığımızı dengeleyen bir  ‘Dingin Farkındalık’ durumuna kayar.

 Bu farkındalık hali içerisinde  stres ile  rahatlıkla baş edebilme yeteneği kazanır  ve hastalıkları kendimizden uzak tutma gücüne sahip oluruz.

-Hani bazen insan kendini hiç sevmez, hatta zaman zaman en sevdiğinden bile nefret eder hale gelir, neden? Diye sorar kendine… Peki, bu nedendir sizce?

Ruhumuzdan, Öz’ümüzden uzaklaştıkça  gerçek benliğimizi unutmaya yüz tutarız. Gerçek benliğimiz dış koşullardan tamamen bağımsız her zaman mutlu, huzurlu, dingin ve sakindir. İşte kendi özümüzden uzaklaşmamız bizi depresyonlara, bilinçsiz seçimlere, zihin bulanıklıklarına sevk eder. Birlik sevgisini ve bilincini hatırlayamaz ve psikolojik ve duygusal rahatsızlıklara kapılırız.

Bu tür semptomları engellemenin en iyi yolu öncelikle düzenli meditasyon yapmak ve doğanın içinde zaman geçirmektir. Doğada vakit geçirerek ruhunuzu besleyiniz.

-Öyle bir durum oluyor ki, insan kendine olan güvenini kaybediyor bu gibi durumlarda ne yapılabilir?

Güven kaybı korkularımızdan ileri gelmektedir. Korkunun olduğu yerde sevgi barınamaz. Sevginin olmadığı her yerde ise güvensizlikler baş gösterir. Sistem bu şekilde işler. Her türlü

korkumuzu meditasyona başlamadan yapacağımız samimi niyetlerimiz ile yok etme gücüne sahibiz.

-Aklımızda ki bitmek bilmeyen soru ve sorunları nasıl yok edebiliriz?

Aklımızdaki bitmek bilmeyen soru ve sorunları yok edemeyiz. Zihin bedenin işlemcisidir ve aklın algıladığı tüm içsel ve çevresel faktörleri işlemden geçirerek, belli bir kalıba oturtmak üzere işlevini sürdürmektedir. Bizler zihinden işlevini yapmamasını  ya da durdurmasını isteyemeyiz. Tam aksine zihnimizin her zaman görevini sağlıklı bir şekilde sürdürmesi hem ruh, hem fiziksel sağlığımız için başlıca şarttır. Bu sorunun cevabı zihnimizin tabiatı itibarı ile ürettiği bitmek bilmeyen düşüncelerin ÖTESİNE geçmektir.

Meditasyon sayesinde hem zihni bir anlamda terbiye edebiliyor, hem de tüm bu düşüncelerin üretildiği mekanizmanın ötesinde bulunan o her zaman sessiz, sakin ve dingin alana kayabiliyoruz. Bu durgun alandan ihtiyacımız olan tüm şifalandırmayı beraberimizde getiririz.

-Zihnimizde ki çöp kutusunu nasıl temizleyebiliriz?

Bir evvelki soruda anlattığım gibi zihnimiz çöp üretmeye devam edecektir ve etmelidir de… Ona ürettiği düşüncelerle ilgili olarak ‘bu tarz fikirler çöp, bir daha bunları üretme ‘ diyemeyiz; aklına düşen her konu ile ilgili düşünce ve fikir üretmeye devam etmelidir.  İşte meditasyonu bu yüzden yapıyoruz. Zihni dinlenmeye almak için… Meditasyon esnasında zihne dinlenme şansı yaratılır. Uykumuzda dahi sürekli çalışan zihni dinlenmeye alabileceğimiz tek teknik meditasyondur. Yorgun bir zihin bulanık bir zihindir. Bulanık bir zihin hayatımızı gerçek anlamda besleyecek kararları alırken yanılgı payımızı yükseltir. İşte meditasyon ile yorgun zihnimizi, dingin bir zihin haline getirebiliyoruz ve bu dingin zihin sayesinde hayatımıza mutluluk, huzur ve tatmini getirecek olan bilinçli seçimleri yapmaya başlıyoruz. 

-Ruhsal bir çöküntü (depresyon) yaşayan kişi bundan kurtulmayı başardığında tamamen bunu iz bırakmadan hafızasından yok edebiliyor mu?

Meditasyon sayesinde Ruhumuzla, Öz’ümüzle kuracağımız derin bağlantı sayesinde koşulsuz, neden-sebep ilişkisine dayanmayan saf sevgiyi deneyimlemeye ve yaşamaya başlarız. Sevginin bu boyutu bizi niyet ettiğimiz her anlamda şifalandırır.

-Çevremiz deki kişilere karşı peşin hükümlü, ön yargılı davranmayı sanıyorum adet haline getirdik acaba başkalarını yargıladığımız kadar kendimizi de yargılayabiliyor muyuz ne dersiniz?

Anlattığım gibi yargılar zihnimizin ürünü ve görevidir de… Bizi biz yapan, bizi tanımlayan ego’muzun yapıtaşlarını koyan zihnimiz çalışma sistemi içinde yer alan yargılama fonksiyonu, kendimizi tanımaya başladıkça, yani şuurumuz yükseldikçe çalışmaya devam ettiği halde, farkındalık seviyemizin artması ile kararlarımızı istediği ölçüde yönlendirememeye başlar. Çünkü farkındalığımız arttıkça yaptığımız seçimler ve verdiğimiz kararlar zihinden değil, gönülden alınmaya başlayacaktır. Gönlümüzle aldığımız her karar bizi ve bu kararlardan etkilenecek olan etrafımızdakileri mutlu ve tatmin edecek kararlardır.

Dolayısı ile sorunuzun özetle cevabı yargılama süreci zihnin doğal sürecidir ve ego’muz kendimizi yargılamamızdan hiç hoşlanmaz ve bunu baltalar.

Fakat esas konu burada zihnimizin yargılarının etkileyemediği o mutlak huzur alanına girerek, yargı bulunmayan bu alandan seçimlerimizi yapabilmektir. İşte benimde Yükselen Çağ markası altında oluşturmuş olduğum ‘Beden, Zihin ve Ruh Sağlığı Bütünlüğü Merkezi’ çatısı altında vermeye başladığım Primordiyal Sesler Meditasyonu seminerleri hayatlarımızda bilinçli seçimler almamızı sağlayacak olan bu kolaylıkla uygulanan tekniği öğretmek amaçlı verilmektedir.

-Farkındalığın farkına ne zaman varabiliriz?

Farkındalığın zihinsel sağlaması, yaşamımız stabil şekilde daha huzurlu, daha çok sevgi ve tatmin dolu olduğunda yapılabilir.

-Peki, toplum olarak sizce affetme duygumuzu kaybetmiş bir halemi geldik?

Affetme duygusunun kaybedilmesi salt bizim toplumumuza mal edilemez, maalesef bu küresel bir semptomdur. Açıkladığım gibi affetmemek ya da affedememek gerçek kimliğimizi hatırlayamamaktan, egomuzun üzerimizde gereğinden fazla hakimiyet kurmasından kaynaklanmaktadır. Elbet ego görevini yapmalı ama bizde ihtiyaç halinde ego’muzun ötesine geçebilmeliyiz.

Tüm okuyuculara stresten uzak, huzur, sevgi ve tatmin dolu bir yaşam dilerim.

 

 
Toplam blog
: 17
: 1523
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

‘Chopra Center University ’ eğitmenlerinden,  ülkemizin ilk ve tek  Ayurvedik Yaşam Eğitmeni ..