Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gençler, yaşlılar, olur olmaz konuşmayın

Gençler, yaşlılar, olur olmaz konuşmayın
 

İnsanlar hayatlarında birçok hatalar ve yanlışlıklar yaparlar.

Yapılan bu hatalar nedeniyle zor duruma düşülen zamanlar vardır.

Hata yaptığının farkına vardığında, düzletebilme yoluna gidersin.

Ancak olanlar olmuştur artık.

Genç ve yaşlı olmanız, hiç fark etmez.

Ne kadar düzletmeye çalışır, özürler dilesen de artık ok yaydan çıkmıştır,

Söylenen söz ağızdan çıkmıştır bir kere.

Malum, sözler ağızdan çıkmadan sana, çıktıktan sonra başkasına ait olur.

Bir kere kendini rezil etmişsindir.

Anlayacağınız, olur olmaz her yerde, rastgele konuşmamak ve ne kadar zararlı olduğunu anlamak gerekir.

***

İnsanlar fıtratı gereği, aklı, mantığı sezgi ve içgüdüleriyle, çeşitli şekillerde tezahür eden olumsuz hareketlerin ve olayların üstesinden gelebilmektedir.

Gençlikte yapılan bir takım hatalar ve davranışların, gençlikle mütenasip olarak,  bir dereceye kadar hoş görülmektedir.

Çocuklukta ve gençlikte yapılanlar, kişinin cahilliğine ve gençliğine sayılmakta, olgunlaşınca tekrar edilmeyeceğini, hatta tamamen düzeleceğine inanılmaktadır.

Yaşlılıkta, genel görüş sayılan olgunlukta yapılanlar ise, kişinin olayların ve yapılanların bilincinde olduğu varsayılarak, yapanın ahlâksızlığına sayılmaktadır.

Öyle ki belli bir yaşa gelen kişinin, yaptığı hareket ve davranışların bilincinde olduğu, fiziken ve ruhen yeterli olgunluğa eriştiği ve tecrübe kazandığı kabul edilir.

Aklî ve fıtrî herhangi bir eksikliği bulunmadığı sürece, yapılanların başka şekilde de tasavvur edilemeyeceği aşikârdır.

Yaşına başına sahiplik edemeyerek, gerek dilini ve gerekse bedensel davranışlarını belirli bir yörüngede ve dengede tutamayan, rutin hareket eden kişilerin toplumdan dışlandıkları, rezil rüsva oldukları görülür.

Akli selim, mantıklı ve makul düşünen, saygıya ve hürmete lâyık görülen olgun insanların toplumda istisnaî ve iptidaî yer edindikleri, imrenilen ve gıpta edilenler olduğu görülür.

Gerçek olgunluk ve tecrübede; eline, beline ve diline sahip olmayı gerektirir.

Gençlikte yapılan hataların telâfisi mümkün olurken, ihtiyarlıkta yapılan hatalar alışkanlık haline geldiğinden, telâfisi mümkün değildir.

Toplumda aşırı tepkiye neden olduğundan, eline diline beline sahip olamayan kişiler; sosyal ilişki ve aktivitelerden dışlanmakta, saygı ve hürmet azalmakta, bakış açıları farklı olmaktadır.

Bunun neticesinde toplumsal ve kişisel ilgi ve alakadan, saygı ve hürmetten mahrum kalan olgun olması gerektiği kabul edilen kişi, bir an da kendini yalnızlığa, kendi haline terkedilmiş, boşlukta gibi bulur.

***

Toplumda genel kabul görmüş görüşe göre; “Gençler bir düşünür, bin yaparlar, yaşlılar ise bin düşünür bir yaparlar.” diye bilinir.

Ancak, bu her zaman geçerli olmamaktadır.

Bu da gösteriyor ki, yaşı ilerleyip olgunlaşan kişilerin, olaylar karşısında ve yaşam kargaşasında, ne kadar titiz ve ciddi, iyi tartıp biçiyor, ince eleyip sık dokuyor, daha mantıklı ve makul düşünüyorlar.

Toplumda ve yaşadığımız ortamda, ne söylediğini, söylediklerinin sonucunda neler olabileceğini kestiremeyen kişilerin olabileceğini, ancak bunların bir elin parmaklarını geçmeyeceği aşina bir görüştür.

Tiyatro sahnesi gibi apaçık olan toplum da fiiliyatta pratiklerin bol olması; eline, beline ve diline hâkim olamayan, azınlıkta bulunan kişileri, kendi iç dinamizmleri içinde tahammül edip, ıslah etmeye çalışarak, kendisini kişiye değil de; kişiyi kendisine benzetecektir.

Sizce de öyle değil mi?

 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..