Gençler Şifo'yla güzel.

Sezona Metin Diyadin ile başlayıp bir anda kendilerini ligin dibinde bulan Ankara ekibi daha sonra yaptığı kan değişikliği ile lig sıralamasında yukarı doğru bir ivme kazandı.

Her zaman bu tip antrenör değişikliklerinin takımlara etkisinin minimum olacağına inanırım... Çünkü iş sahada oynayan oyuncularda bitiyor. Kırmızı Siyahlılardaki sezona bu kadar kötü başlamasının nedeninin de oyuncularla Metin hoca arasındaki uyumsuzluk olduğu konusunda kararlıyım. Bir şekilde hoca ile takımın kimyası uyuşmadı. Yoksa Şifo'nun gelişiyle takımın zirve yapması başka türlü izah edilemezdi. Yine de efsane kaptanın hakkını teslim edelim. 

Dünkü karşılaşmada da Mehmet Özdilek Galatasaray maçında olduğu gibi alanı daraltıp ön taraftaki hızlı oyuncuları ile gol aradı. Mehmet hoca kanat beklerinden sadece Tosic'e sınırsız hucum hakkı vermişti. "Çakma" sağ bek Gosso'dan böyle bir performans beklenemezdi tabi. Orta sahada Doğa ve Özgür'ün kesici özelliklerinin yanı sıra defanstaki Ahmet ve Kulusic ile yakın oynamaları Beşiktaş'a alan bırakmadığı gibi kaleye şut atmalarına bile engel oldu. 

İlk yarıda Mehmet hocanın planları ani şekilde gelişen bir atakta Ermin Zec'in golü bulmasıyla tuttu. Her ne kadar çakma sağ bek Gosso planı tutmasa da maç boyunca Mehmet Özdilek'in tüm istedikleri sahada uygulama buldu. Alan daraltmalı katı savunma, Petrovic'in öncülüğünde ani ataklar, soldan Tosic'in bitmeyen enerjisi ile Ankara'nın kırmızı siyahlılarına hakettikleri bir galibiyet getirdi. (Jimmy Durmaz'ın çok kötü bir maç çıkarmasına rağmen)

Ama şu eleştiriyi yapmadan da geçemeyeceğim. Her ne kadar Zec, Stancu, Petrovic, Jimmy Durmaz gibi hareketli ayaklara sahip olsa da Gençlerbirliği'nin özellikle hedef maçlar için ciddi bir santrafor eksikliği var. Her maçı dünkü gibi kazanamazsınız. Sanırım bunu devre arasında çözeceklerdir. Ayrıca yedek kulübesinin kalitesi de biraz da olsun arttırılmalı.

Bir sözümde kaleci Ramazan'a... Boy ve endam olarak tam bir kaleci yapısına sahip olsada ayakları tam bir felaket. Bu sezon izlediğim en az 5 6 maçta kendisine gelen topları (bir çoğu da rahat pozisyonlar olmasına rağmen) %80 oranında taça atma başarısını gösterdi. Her maça çıkan bir kalecinin böyle bir lüksü yok. Ayrıca bazen absürd goller yediği de oluyor. (Hoş zaten dün Beşiktaşlı forvetlerin kendisini zorlayacak bir şutu ya da gol girişimi de olmadı.)Sanırım gazetelerde Gençlerbirliği'nin kaleci aradığı hatta İsveçli bir kaleci anlaştığı haberleri de Mehmet Hoca'nın Ramazan'ın performansından memnun olmadığının açıklaması olsa gerek.

Not: Bugün bir Beşiktaş taraftarı olarak sahada oynayan, mücadele eden takımı yazmayı tercih ettim. Beşiktaş ile ilgili sayfalarca yazı yazabilirim. Ama dünkü oyunu tek kelime ile ifade edebilirim size. Sadece "hiç" hem de koca bir "hiç"...