Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Gençler ve siyasete katılım

Gençler ve siyasete katılım
 

adpgov


Türkiye gibi nüfusunun dörtte üçü kırk yaş altında oluşan bir ülke için gençliğin siyasete katılımı ayrı bir önemde olmalı... Örgün üniversiteleşme oranı yüzde onlarda ise, 550 milletvekilinin en az 50’sinin otuz yaş altında olması beklenirdi… Bu niyet hiç olmadı!

Ülkemizin gündeminde geçim, güncesinde gençler, özeninde kadınlar, esirgemesinde çocuklar yok! Bütün olup bitene bir anlam veremeyen halkımız çaresizlik içinde…

Liderlik sultası veya dokunulmazlıklara ilişkin bir “açılım”dan söz eden yok! Seçim barajının indirilmesi veya ittifakların yasalaşmasına dair demokratikleşme kaygısını serdeden yok!

Bunlara “sol” parti yönetimleri de dahil… Kadınlara seçilme hakkını sağlayan ilerici ve devrimci gelenek CHP’ni “70’lik” çağlarında bir ekip yönetiyor.

Oysa, Rahmetli Ecevit’in siyasete taşınmasında Rahmetli İsmet Paşa, Sayın Baykal’ın da siyasete atılmasında Bülent Ecevit katkıda bulunmuş... Şimdi görmezden geldikleri gençlerin yaşındayken… Her iki de yazık ki kendilerinden sonra gelenlere aynı anlayışla yaklaşmadılar.

Solun tıkanmışlığı bir büyük ölçüde bundan... Dahası, sandık başlarından bilgisayara yansıyan oylar arasında orantısızlık kuşkuları belirtilirken; sandıklara en çok sahip çıkması beklenen Gençlik Kolları seçimleri bile akamete uğramakta...

Oysa, gençliğin merkez siyasete atılması toplumun barışı ve demokrasinin esenliği açısından çok değerli… Kendi yaşları kadar “yaşamsal”. Yirmi beş yaşında bir genç, yirmi beş kez daha fazla değer yaratabilir, siyasette, köhnemiş bir anlayışa oranla…

Ve kendilerine olanak tanındığında bizim gençlerimiz de, ulusal ve uluslar arası düzlemlerde başarılı siyasal çalışmalar yaptılar ve kendilerini kanıtladılar. Belki de korkulan budur!

Tüm bunlara karşılık “ara rejim”den yakınan liderlikler, kendi partilerinde erki tekelde toplama ‘reflekslerini’ totaliter boyutlara taşıyorlar. Çağdışı yöntemleri tekrar edecekleri garanti olanların dışında, parıltılı gençlere siyaset, “yasak hemşerim yasak!”

Bu tablo ile yalnız gençlere değil ülkeye de fenalık yapılmaktadır. Böyle bir tablonun, seken taşlar gibi; sırasıyla; marjinalleşme, siyasete uzak durma ve sandığa bile gitme heveslerinin budanması benzeri sonuçları olabilir… Türkiye siyaseti, özellikle de merkez sol ve sağ, her yıl yeni seçmen niteliği kazanan dört milyona yakın gencin adeta yönsüzlük duygusundan, kendisini sorumlu saymalıdır.

Dahası gençleri siyaset dışına itecek, yoksulluk, işsizlik, eğitimden yoksunluk gibi katmerli nedenler zaten var.. Avrupa’da yapılan bir araştırma, bu durumda olan gençlerin seçimlerde oy kullanma konusunda bile isteksizlik gösterebildiğini ortaya koyuyor.

Eurobarometer’e göre, Avrupalı gençlerin, % 28’i politikaya güvensiz, % 17’si oy vermenin bir şey değiştirmeyeceğini düşünüyor, % 17’si ise siyasete ilgisiz. Bizdeki oransal dağılımın da benzerlikler gösterebildiğini sanıyorum. “Güvensizlik” ve süren “ilgisizlik” bir yana en dramatik veri, “oy vermenin bir şeyi değiştirmeyeceği” inanışı.

Bu değişim değerine vurgu yapması beklenen sosyal demokratlar, demokratik solcular ve insancıl solcular için; hepimiz için yakıcı bir sorun.

Gençleri, sorunlarıyla baş başa bırakan İspanya, Belçika, Bulgaristan, Estonya, Hollanda, Avusturya, Portekiz, Macaristan ve İngiltere sol partileri iktidarken oy kaybederken, o sorunlara çözüm önerisi üretmede yeterince etkin olamayan Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Polonya sol partileri ise “muhalefetteyken bile oy kaybediyor”.

“Muhalefetteyken bile oy kaybedenlerin” ya da oylarını görece olarak artıramayanların başına Türkiye’deki merkez sol anlayışı eklemek gerekiyor. Üzücü de olsa geçek bu!

Ancak sol doğası gereği bu tabloyu daha uzun taşıyamaz. Bizim gençlerimiz de mutlaka ilerleme adına demokratik istemlerini daha kararlı ve örgütlü bir şekilde yükseltecekler ve öylelikle toplumun da yenilenmesine katkı sağlayacaklardır. Ülkemizde genç işsizliğinin sorunları da dahil gençlerin sorunlarını en iyi çözecek olanlarsa yine gençliğin kendisidir.

Gençliğin sorunlarını kavrayamayan, o sorunlara gençlerin öncülüğünde çözümler üretemeyen liderlikler yerini 21. yüzyılın anlayışına bırakmak zorundadırlar. Tarihin döngüsüne takoz olsalar da, kendilerinden sonra gelenlere kendilerine davranıldığı kadar demokrat davranmasalar da, bütün yetkileri ellerinde topladıklarını sansalar da, gelişmeye engel olamayacaklardır.

Hele ki, Cumhuriyet’in “gençlere” emanet edildiği ve gençliği onu hak eden bu ülkede …

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..