Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '09

 
Kategori
Futbol
 

Gençlerbirliği- Beşiktaş maçından notlar

Gençlerbirliği- Beşiktaş maçından notlar
 

Denizli


Denizli Teoremi(!)

Futbol görüşü iyi düzeyde olmayan hocaların takımları ya savunma oynayabilir, ya hücum. Savunma yapanlar, pozisyon vermezler ama pozisyona da giremezler. Hücum yapanlar, çok pozisyona girerler, çok pozisyon verirler. Futbol görüşü iyi düzeyde olan hocaların takımları ise her iki işi de yapabilir; hem de aynı malzemeyle. Futbol görüşü zayıf bir hocanın takımı, ya sekizlik olur; ya da BJK’yi Kayserispor gibi oynatır; ilk yarı oyunu, sabaha kadar oynansa, değil gol, pozisyon bile olmayacağına bahis oynanabilirdi.

Nobre’nin ceza sahası içinde değil, dışında, taşıyan oyuncu, bir anlamda 10 numara pozisyonunda kullanılması, Denizli’nin dünyaya verdiği bir furbol dersiydi. Denizli, yeni bir “futbol teorisi” ortaya koyuyor. Nihat’ı santrafor olarak kullanabileceği sezon öncesi öngörülebilirdi, bu, Denizli’nin futbol görüşüyle ilişkilendirilebilir ve “bu bağlamda” eleştirilebilir; ama Nobre’den "yardımcı" santrafor yapmak, ceza sahası dışında dünyanın belki de en etkisiz oyuncusundan 10 numara olarak yararlanmak istemek, gerçek bir futbol devrimi. Bir Türk’ün bunları başardığını görmek gurur verici. Bazıları diyor ki: “Denizli “beklenmeyeni yapma”, “kendini özel bir teknik adam” gibi hissetme kaygısıyla hareket ediyor; Nobre seçimi gibi seçimleri de bundan doğuyor”. Bu insanların "göremediği", Denizli, futbolun teorisini değiştiriyor, kimse onu anlayamıyor, Beşiktaş'mış şampiyonlukmuş, hepsi boş; Denizli büyük düşünüyor!

Köybaşı, Üzülmez’in yedeği. Nobre, Nihat ve Holosko sahadayken +Bobo veya herhangi bir santrafor yokken, “santrafor arkası”. Batuhan için bir bahanesi var: Batuhan "saygısız". İsmail oyunda kaldığı 10 dk’ da kötü olsa, bunu, oyuncunun form durumuyla izah edeceğim; ama ayağına ne zaman top değse ya pas alışverişine girdi ya etkili orta yaptı ya dikine oynadı, yani formu iyi, ama “Terimzede”. Rıdvan daha şanslı, daha Milli Takım’a çağırılmadı.

Takımdaki üretkenlik yerlerde, bunun nedeni, oyunun merkezinde top kullanabilen oyuncu eksikliği; Denizli’nin çözümü: merkezde üç ön libero! %33 ile yeterince üretken olamayan ve küçük takım gibi görünen takıma öyle bir müdahale yapılmış ki bu oran %25 e düşmüş, merkezdeki dört oyuncudan bir Tello topla oynayabiliyor, pas alıp verebiliyor. Tello değil, Xavi olsa ne olur, Inıesta olsa ne olur? İlk yarı, birinci haftada oynanan GB-KS maçı benzeri bir maç oynandı, formayı ihmal ediyorum, BJK, KS’den farksızdı. Rakip yönetimler bile artık BJK’ye küçük takım muamelesi yapıyor: ilk kez, bir GB maçında, maraton tribününün GB taraftarlarına ayrıldığını gördüm; yani BJK, saha dışında da KS muamelesi görmüş.

Maç ilk yarısı itibariyle berbat bir maçtı, maça giden biri, verdiği bilet parası için, evde izleyen biri ise, verdiği decoder parası için yas tutmuş olmalı. İkinci yarı, iki doğru oyuncunun oyuna girmesiyle BJK büyük takıma benzedi; çünkü, etkili top kullanamayan Fink çıktı, Nobre girdi. O da iyi top kullanamıyor ama varlığıyla Tello ve Holosko daha orta saha gibi oynadılar; bu orta sahadaki kalitenin artmasına neden oldu. Nobre, Nihat'a göre daha az top kaybı yaptığı için (Nihat beklendiği gibi, santrafor oynadığı maçta takımı eksik oynattı), top ikinci yarı takımın ayağında daha çok kaldı. Rıdvan’ın da, küçük acemiliklerini ayırırsak, Erhan’a göre çok daha iyi bir ayağının olması takımın hücum gücünü yükseltti; bu, savunma için doğal bir risk artışı demekti. Takım ikinci yarı büyük takıma benzemenin bedelini birkaç pozisyon vererek ödedi. BJK kaybedebilirdi de.

Koca bir 45 dk boşa gitti. İkinci yarıdaki hareketlenme birkaç duran top kazanılmasına neden oldu. Bir duran topu Uğur İnceman kullandı, niye? Tello soldan vole çaksın diye! Tello’nun kullanacağı kornerden gol bulma şansına kıyasla, bu şans belki de 50 de bir. Denizli hedefe %99 olan yol yerine %1 olan yoldan varmayı seçiyor; yeni bir futbol teorisi! yazmak ancak böyle bir anlayışla mümkün olabilir herhalde, saygı duyulmalı. Korkulan oldu: Nihat, Tello’nun vurması gereken duran toplara musallat olmaya başladı. Tello yoruldu da mı, böyle yaptılar dedim, baktım Tello daha bir korner atmış. Nihat lider ya!, musallat olmaya hakkı var.

GB, mücadeleci, dengeli göründü; ama merkezde %25 ile oynayan bir takıma karşı ölçü değil. BJK'ye karşı değil de, farklı bir KS'ye karşı iyiydi, özellikle ilk yarı. Geçen yılki sorunun kaynağı Hacettepe idi. Altyapı yine altyapı olunca Gençler ivme kazanabilir; en azından başkalarının golüyle ligde kalan takım durumuna düşmez.

Olağan Zihniyet

Hakem Gençerler, Sivok’u atamadı, doğrudan kırmızı kartlık ihlali var. Kahe hızını almış Hakan ile karşı karşıya, bir kaç dakika sonra Sivok, bilinçli bir darbeyle çok kritik bir hücumu engelliyor ve sarı kartlı. Sarı kart vermesi, dolayısıyla ikinci sarı kartın karşılığı olan kırmızı kartı çıkarması gerektiğini bildiği için “Yugoslav faulünü” bile görmüyor!, daha doğrusu görmezden geliyor. Birinci pozisyondaki direkt kırmızıyı süzememesi teknik eksiklik; ama ikinci sarıyı gerektiren faulü es geçtiği pozisyon yakayı ele vermesine neden oldu. Eleştirmek yersiz; Oğuz Sarvan'ın atamaları, Yunus Yıldırım'ın en özel maçlarında hakemlik yaptığı bir ülkede bir hakemi hesap yaptığı için eleştirmek insafsızlık olur.

futbolteknik@hotmail.com

 
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Felsefe okudum. İnsan denilen sürüye hakikatini hissettirmeye seviyorum. Araba ile kıyafet ile kendi..