Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '11

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Gençlere içki yasak, silah serbest…

Gençlere içki yasak, silah serbest…
 

‘İnsanların ayık gezmesi gerek’ sözleriyle yürünen yolda gelinen durak belli oldu. Önceki yazımızda ‘Tarih tekerrürden ibarettir’ demiştik! Lakin konumuz başka idi…  

Gerçi konunun çıkış noktasıyla, bu sözü yeniden anımsamamızı sağlayan konu birbiriyle kesişmekte! Kanuni Sultan Süleyman dönemini kurgulayan diziye tepkilerin bir gerekçesi, Harem’se diğeri de Sultan’ın içki içerken gösterilmesiydi(ki aslında şerbet olduğu defalarca söylendi). Zaten bu tepkiler daha miadını doldurmadan RTÜK, ‘milli ve manevi değerleri yıprattığı’ gerekçesiyle ‘uyarı’ cezasını yapıştırıverdi ‘Türk toplumuna aykırı’ bulduğu dizinin alnına. Böylece bu konuda da tarih tekerrür etti, aynı kanunun bent farkıyla… Oysa Hanedan soyundan Roksan Kunter bile NTV’de Can Dündar’a dizi hakkındaki düşüncelerini söylerken, şimdilik tarihi yıpratan ve rahatsızlık veren sakıncalı bir durum olmadığını belirtmişti. Fakat ‘rahatsızlar’ epeyce çoktu! Gereği düşünüldü, dizi cezalandırıldı…  

Toplum tüm sorunlarını bir kenara atmış dizideki Kanuni’nin içki içip içmediğiyle meşgul olurken, demokrasi söylemlerinden geçilmeyen güzel yurdumda bir ‘içki ve tütün yasağı’ yönetmeliği hazırlanmıştı. ‘Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ mantığıyla, tüketeni değil de satanla sunanı hedef alan yönetmeliğe göre, ‘öküz altında buzağı’ aranmayacaktı. Ama yönetmeliğin art niyetli uygulanması halinde piknikte bile bir kadeh alkol alınamayacaktı! Uymayı pek sevdiğimiz AB standartlarında 19 olan erişkinlik yaş sınırını bizde 24’e çıkaranların hazırladığı maddelerin en sakıncalı tarafıysa, istenildiği yöne çekilecek kadar yoruma açık olması. Buna göre ‘Gençlerin katılma ihtimali’nden yola çıkarak, bir sonraki aşamada ‘ev’de dahi içilmesini yasaklamak pekâlâ mümkün! Hem bir süre önce ‘çocuğunun yanında içki içiyor’ diye bir aileye lokanta baskını düzenlenmemiş miydi? Dolayısıyla, perşembenin gelişi çarşambadan çok önce belliydi…  

Şimdi kimileri, bu satırlara bakıp içkiyi teşvik ettiğimizi ya da meraklısı olduğumuzu sanmasın! Söylemimizden maksat, ‘korumacılık’ kılıfıyla gizlenen ‘yasakçı’ zihniyetin adım adım yürürlüğe konduğuna; Cumhuriyet’le çağdaşlaşan, dünyanın gereklerine ayak uyduran ülkemizi gerileteceğine dikkat çekmek! Bazıları ilk TBMM’nin de içki yasağı çıkarttığını ileri sürüp bunu aklanma aracı olarak kullansalar da işin aslı, 14 Eylül 1920’de kabul edilen kanun teklifinin TBMM kurulmadan bir yıl kadar önce, ‘Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiyye’ (İslam Üniversitesi) tarafından hazırlandığıdır. Hazırlanan bu teklifin yasalaşmasındaki en büyük etken de, içki satışıyla uğraşan azınlıkların gittikçe artan kazançlarını önleme isteği olmuştur! Yani günümüzde öne sürülen ‘gençleri koruma’ gerekçesiyle ilgisi yoktur. Kaldı ki, gençlerin sağlığı için yasa hazırlayanlar öte yandan ‘silah ruhsatı’ yaşını 18’e çekip silah reklamını serbest bırakarak kendileriyle çelişmişlerdir!  

Çocukların içkiyle zehirlenmesinden imtina ederken silahlanıp birbirlerini kırmalarına olanak tanıyanları bir yana bırakıp İstanbul’un suyunun atıklarla zehirlenmesine geçelim! NTV ‘Yakın Plan’da su havzalarına, özellikle Sakarya’dan, katılan zehirli maddelerden bahsedildi. Kanserin giderek arttığı günümüzde kirli sulardan dolayı her bireyin dokusunda zehirli atığa rastlanması gerçeği de vurgulandı! Bakan, su kalitesi için gerekli önlemlerin alınacağını ve musluk sularının afiyetle içilmesini mikrofona söyledi… Su havzalarının kirletildiğinde iddiacı olanlarsa, toplumun tevekkülüne karşın olayı yargıya taşımışlar! Elbet bir gün sonuç alınır… Çözüm basit aslında! Öyle mahkemeye filan gerek yok. Torba yasalarla her soruna çare bulan yetkililer yapılaşmaya yasak getirir, kaçakları yıkar, arıtım yapmayan tesislere yaptırım uygular. Ama görünen o ki, bizim bir çırpıda sıraladıklarımızı yapmak zor geliyor. Masum(!) suçluları salıverme, memuru sürgüne yollama, kanal kapatma ya da içki yasaklama kanunlarını çıkartmak kadar kolay olmuyor su havzalarını korumak…  

Hâlbuki hemen her durumda sorun olan ve sonunda ufak ufak yasaklanan ‘içki’, sadece içeni zehirlerken kirletilmesine göz yumulan sular onu kullanan herkesi etkiliyor! Tıpkı, silah tüccarlarını memnun etmek için, serbestleştirilen ve yaygınlaştırılan silah gibi… Ancak kimin umurunda! Galiba en iyisi, ‘Bu ne yaman çelişki annem’ diye düşünerek üç maymunu oynamak…  

Anibal Güleroğlu 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..