Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '06

 
Kategori
Eğitim
 

Gençlerin çığlığı

Gençlerin çığlığı
 

-Ö.S.Y.M. g...mü ye!
...
-Ö.S.Y.M'ye afiyet olsun
...

Türkiye'nin sahip olduğu genç nüfusun fazlalığı, Türkiye için bir avantajdır. Öyle ki, ülke için hayati önem taşıyan konuların bazılarında, önemi daha da iyi anlaşılır. Microsoft'un kurucusu Bill Gates de Türkiye ziyaretinde, genç nüfusun fazla oluşunun, ne kadar önemli olduğundan bahsetmişti. Öyle ki, çoğu sanayileşmiş ülkeler, böyle bir avantaja sahip olmadıklarından, göç almaktadırlar. Böylece eğitimli gençlik, başta emeklileri besleyip ekonominin dinamosunu da oluşturmaktadırlar.

Ancak bu durumun bir de dezavantajı vardır. Bu kesmi, eğitmediğiniz ve iş olanakları sağlamadığınız takdirde, "potansiyel bomba" haline de dönüşebilir.

Peki Türkiye sahip olduğu bu avantajlı durumun ne kadar bilincinde? Ya da "gençler için" ne yapıyor?

Sahip olduğunuz genç kesimden faydalanmak istiyorsanız, eğitmelisiniz. O zaman Türkiye'de eğitime bakmalıyız.

Türkiye'deki eğitimde ihlal edilen ana unsurlardan biri "fırsat eşitliği"dir. Yani parası olanla olmayana eğitim verebilmek. Ancak, ülkemizde ancak "parası olan" okuyabilmektedir. Hadi diyelim liseye kadar okudunuz. Üniversiteye gitmek için ise bu sefer paraları "dershane"ye dökmelisiniz.(Bence dershanelerin varlığı, bozuk eğitim sistemimizn birer kanıtıdır). Peki ya gidemeyenler? Onlar için de "üniversiteye gitme olasılığı", "az" olmakla beraber vardır. Bununla beraber, üniversiteye girmek için salt "para" da yeterli değildir.

Bunun yanında "yarış atı olabilme yeteneği "sözkonusudur. Bu hal, tamamen okula çalışmanın yanısıra, bir o kadar da -belki fazlasıyla- üniversiteye geceli gündüzlü çalışma halidir. Bu geceli-gündüzlü çalışmanın da, "sınavı geçip istediğiniz bölümde okuyabilme garantisi" vermez. Kuşkusuz, durumun böyle olması, gencin psikolojisine olumlu bir etki yapmayacağı açıktır.

Kuşkusuz bu dediklerimi, üniversiteye sınavsız giren bugünkü profesörlerimizin anlayabileceği bir durum değildir. Bunu çocuklarını yurtdışında veya özel üniversitelerde okutan politikacılarımız anlamaz veya "benim iktidarımda böyle bir sınav olmayacak" diyen politikacılar da anlamaz.

Peki ne olur? Olanlar, tamamen Türkiye'nin geleceğine olmaktadır, "Türkiye'nin gençlerle birlikte kaybedilen geleceğine...".

Yazımın başındaki cümleleri kullanan gençliğe de "soruşturma açmak", doktorun kendisine gelen bir hasta için "bir daha hasta olma" demeye benzemektedir.

Peki çözüm ne olabilir? Bence çozüm için, "üniversite sayısını artırmak" başlı başına çözümün ta kendisi değildir. Bu olsa olsa, "sorunu makyajlamak"tır. Çözüm, bence, üniversite sayısını artırmanın yanı sıra, "çocuğun yeteneklerini küçükken anlayabilip, sahip olduğu yetenekleri doğrultusunsa yönlendirmek ve eğitimi vermektir." Burada da "okulöncesi eğitimin" yararlılığı devreye girmektedir.

Gençlik, farklı platformlarda, yazımın başındaki cümleleri kullanarak haykırmaktadır. Bunun tercümesi ise, "soruşturma açmak" değil, "gençlere daha iyi bir gelecek" yaratmaktır. Eğer bu sağlanamıyorsa, -gençlerimize gerçekleri öğretmek adına-, Türk Dili derslerinde, ismin halleri kaça ayrılır cevabı şöyle verilmelidir:

-yalın hal

-i hali

-e hali

-de hali

-den hali

-üniversiteye girmek için yapılan çalışmaların tümü hali...

 
Toplam blog
: 112
: 3643
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

İstanbul'da doğdum. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mezunuyum. Felsefe, sanat tarihi, müzik özel i..