Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Gençlerle konuşan genç kalır; çocuklarla konuşan hiç ölmez

Gençlerle konuşan genç kalır; çocuklarla konuşan hiç ölmez
 

Kendilerinden yaşlı ya da gençlerle dostluk ve arkadaşlık ilişkisini kısıtlayanlar kendileri kaybederler. Toplumumuzda insanların bir araya gelememesi için ne gerekiyorsa yapılıyor. Madem öyle hiç görmeyin birbirinizi. Bir çocukla gezsen “çocuk musun sen” diyorlar. Sizler sizden büyük ya da küçük insanlarla “benim akranım değil” diyerek konuşmadığınız zaman dünyanızı daraltıyorsunuz. Siz eski kafalı insanların söylediklerine niye bakıyorsunuz? İster büyük olalım ister küçük birbirimize ihtiyacımız var.

Bir çocukla gezen yaşlı adam ancak filmlerde olur. Oysa o kadar normaldir ki. Teknolojinin çocukları yaşlı amcalarından uzaklaştırdığı doğru olmakla birlikte bizlerin de bunda payımızın olduğunu düşünüyorum. İşin temeline bakarsak küçüklerle büyüklerin ya da aralarında az ya da çok yaş farkı olanların birbirleriyle gezip konuşmaları, arkadaşlık kurmaları yasak falan değil bildiğim kadarıyla. Hani yani konuya “ilgi ve merakları farklıdır, neyi paylaşacaklar” şeklinde bakılırsa bir nebze doğru. Kaldı ki büyüklerle küçüklerin ortak ilgi ve merakları da olabilir. Örneğin doğa ve hayvan sevgisi.

Çocuklarla yaşlıların arkadaşlıkları olacaksa gerçek hayatta da filmlerdeki gibi olur zaten. Gerisi torun dede/nine ilişkisi. Ama hani küçük lakin çocuk olmayanlarla neden konuşulmaz? Akrabaysa mecburiyetten, değilse selam bile verilmez. Teyzesiniz, amcasınız ya da abla, ağabey… Sizden genç insanlarla selam verip onlarla konuşsanız, hatta belki arkadaşlık yapsanız ne zarar görürsünüz ki. Ama bu tür arkadaşlıklarda bilgi ve tecrübe paylaşımının doğru olmadığını düşünüyorum. İçinizden biriniz sözde doğru öğütlerini ve yaşadığı tecrübeleri gençlere anlatayım, onlara yol göstereyim diyerek dost, arkadaş olacaksa olmasın. Bu tür davranışlar gencin beyninde esaret yaratıyor.

Aslında konuşmak, tanışmak, arkadaşlık ve hatta aşk, ilişki, belki evlilik için insanları büyüklük küçüklük bakımından kısıtlayan şeyler fazla olmamalı. İnsanlar arasında bizim kurduğumuz yaşa bağlı saygı düzeninin esaslı bir temeli olmadığını düşünüyorum. Özellikle tanışma, konuşma, arkadaşlık bakımından insanların bu ilkel anlayışları toplumun fertleri arasında aşılmaz duvarlar örüyor. Genç kızımız/erkeğimiz ailesi, akrabası ve kendi yaşıtı arkadaşlarıyla konuşuyor. Diğer insanlara kapalı. Çocuk/genç“Tanımadığın kimselerle konuşma” diye yetiştirildiği için caddede, sokakta, otobüste, minibüste, parkta, bahçede kimseyle konuşmuyor/konuşamıyor, kalabalıklar arasında yalnız başına yaşıyor.

Bir çocuğa/gence sadece ailesinin sevgisi yetmez. Çocuğun/gencin içinde yaşadığı toplumla da kaynaşması gerekir.

Gerek anne baba gerekse çocuğun/gencin endişelerini giderecek “ sapık kontrolü ve temizliği” yapılıp gençlerimiz, çocuklarımız her yaştaki insanla özgürce ilişkiler kurabilecekleri sosyal hayatın okyanuslarına salınmalıdır. Aksi halde onları “hamburger-kafe-birkaç arkadaş” üçgeninde bırakırsak Allah göstermesin çocuklarımızı Kumkapı sahillerinden toplarız.

Çocuklarla/gençlerle büyüklerin gezip konuşmalarının, arkadaşlık yapmalarının doğru olmadığını söyleyen kimseler tek kelimeyle cahildir; onları kale almayın. Büyüklerin, özellikle erkeklerin çocuklara/gençlere yaklaşmaları toplum tarafından “sapık niyet” olarak algılanıyor. Bu konuda erkeklerin itibarı maalesef ciddi şekilde zedelenmiş. “Yavrum, kardeşim”tarzında sözlerle sahte bir itimat yaratıp yaklaşanlara toplum inanıyor nedense. Bu şekil yaklaşmayanlarınsa hepsi sapık. Böyle bir şey olabilir mi ya! Bir genç kıza bir adam “yavrum, kardeşim, kızım” vs dediği zaman varsa gizli niyeti ortadan mı kalkıyor. Çocuklarınıza (özellikle kız çocukları, genç kızlar)  -ya da onlar kendilerine- şöyle bir sınır koyun: Çocuk/genç (özellikle kız çocuğu, genç kız) herkesle konuşabilir ama topluma açık ortamlarda. Parkta otursunlar, akşama kadar konuşsunlar ama ben kız çocuğumu bir adamın evine yollamam.

Gençlerle konuşan genç kalır; çocuklarla konuşan hiç ölmez. Gençlere, çocuklara aktarabileceğiniz hiç mi güzellikleriniz yok? Aslında ömrün neresinde olursak olalım genç yaşamalıyız. İnsan yaşlandığında neden muhafazakâr olur, eskiyi, gericiliği, tutuculuğu savunur anlamıyorum. Bu yoksa hani ben yaşlıyım yapamıyorum, diğerleri de yapamasın anlamında bir nevi kıskançlık mı? Sayın büyükler, işte sizlerin bu tutucu haliniz nedeniyle gençler ve çocuklar sizinle konuşmuyorlar.

Ergin (yani 21 yaş üzeri) gençlerle hangi yaşta olursanız olun ilişki ve iletişim kapıları açıktır; çünkü bu yaştakilerin ne yaptıklarını bildikleri kabul edilir. Herhangi bir şekilde kandırma söz konusu değilse bunlarla  (eş-sevgili-arkadaş) üçlü yaşam formatından birisinin tesisi anormal sayılmaz. Ancak aynı kişi ile aynı anda eş, sevgili ve arkadaş olunamaz. Toplumun bu konuda ne dediği hiç önemli değildir. Ancak köle insanlar hayatlarını içinde yaşadıkları topluma göre düzenlerler.

Sadece ileri yaştakiler değil çocuklar ve gençler de büyüklerle konuşup arkadaş olmalıdırlar. Aynı yaştakiler birbiriyle arkadaş olur anlayışı saçmalıktan ibarettir. Ancak 21 yaş altı küçüklerle farklı yaşamlar ve değişik arkadaşlık şekilleri düşünülmemelidir. Bir kimse bir şeyi bilinçsiz olarak kabul ediyorsa biz onu kandırıyoruz demektir. 21 yaş üzeri aklı başında kimselerin karşılıklı konuşarak yaptıkları hiçbir şey sapıklığa girmez. Bu nedenle bu yazıda yaşlar arası onca özgürlük ritüellerine rağmen “sübyan mantığı” söz konusu değildir.

Küçüklerin büyüklerle ve tersi büyüklerin küçüklerle sanki yasaklı ilişkilerinin nedenine/kökenine inmek lazımdır. Biz öyle sanıyoruz ki ve işte aslında bu yasağın topluma göre nedeni cinsel anlamda büyüklerin küçüklere zarar verebilecekleri endişesidir. Ve bu haklı bir endişedir; çünkü Türk toplumu cinsel olarak aç bir toplumdur. Gençleri ve özellikle de kız çocuklarını bir kısım erkeklerden uzak tutmak maalesef gerekiyor. Ama işte bu koruma içgüdüsü abartılıyor ve çocuklar/gençler büyüklerden bir şekilde uzak tutuluyor. (Tanıdık ve akrabaların zorunlu yakınlıkları istisnadır) Hayatın zaruretleri dışında sizler küçüklerle büyüklerin oturup sohbet ettiklerini görmemişsinizdir.

Bilinçsiz Müslümanların çocukları ve kadınları camiye almamaları gibi büyükler de bunları çocuk olarak görüp (akranları olarak görmeyip) muhatap almamaktadırlar. Sonuçta noluyor; amca, teyze, kro dayı sap gibi ortada kalıyorlar. Büyük oldukları için saygı beklentisini de unutmamak lazım. Büyük dediğimiz kimseler saygı beklediği kimseyi karşısına alıp konuşmuyor. Ondan sonra Allah’ın safı yalnızlıktan şikâyet ediyor.7 milyar insanın ve sayısız diğer canlıların, bitkilerin yaşadığı, her şeyin dolu dolu olduğu bir dünyada yalnızlıktan şikâyet eden kimsenin kafasında sorun vardır. Herkese yüreğini kapatırsan tabi yalnız olursun. Çocuk ve gençlere ise oyun yetiyor. Oyun aslında herkese yeter. Sadece oyun oynayarak bir ömrü doldurabiliriz ama bu bizim istediğimiz hayat olmaz. Sevgi ve dostluk dolu gülüşleri kaçırırız. Çocuk ve genç popülâsyonla yetişkin nesil arasında kopukluk var. Bunun nedenleri var ama istenirse bu nedenler ortadan kaldırılabilir. Yeni bir toplum yaratmayı amaçlayan Kerim Korkut Ağaç Hareketi sistemlerini oluştururken bu hassas konuları dikkate alacaktır.

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..