Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Gençlik bayramdır

Gençlik bayramdır
 

Gençlik bitmeyen bir enerjidir, çiçekleri solmayan bir bahardır. Başta kavak yelleri eser, deli gönül ferman dinlemez, ayakları yerden kesilir, başı göklere değer, bir türlü yere inmez, dağ tepe, bağ bahçe gezer de gezer. Yaşlılar imrenerek bakarlar ona ama acemi çaylak, toy diye suçlarlar, bir türlü güvenemezler kendisine. Genç acelecidir, bir an önce hedefe varmak, idealine kavuşmak, sevmek sevilmek ister, beyninden çok kalbinin sesini dinler. Ama sınavlarla boğuşmak, sorularla, sorunlarla didişmek zorunda kalır.

Farsçada “genç” hazine demektir. Gençlik de bir hazinedir. Bu hazinenin sonunun hazin olmaması için gençler çalışmalı, yaşlılıklarında rahat edebilecekleri bir duruma gelebilmek için çaba göstermelidir. Toplum da gençleri küçük görmemeli, çabalarını değerlendirmeli, onlara olanaklar sağlamalı, yetenekli gençlerin yolunu açmalı, köstek değil destek olmalıdır. Genç kadrolara, gençlik aşısına ihtiyacımız var, onlara güvenmeliyiz.

Hepimiz genç olmak, genç kalmak isteriz. Partilerin gençlik kolları, spor kulüplerimizin genç takımları vardır ama her yıl takımı gençleştireceğiz diye demeçler verildiği halde birinci takımda hep gençliğinin sonuna gelmiş oyuncular oynatılır! Yaşlı politikacılar da bir türlü yerlerini gençlere vermek istemezler, onları piyon gibi kullanırlar.

Bir özdeyişte, “Gençler düşünebilse, yaşlılar yapabilse” deniliyor. Yaşlıların deneyimleri, düşünme yetenekleriyle gençlerin enerjileri, zindelikleri birleştirilebilse sorunlar kolayca çözülür ama yaşlılar mevzilerini bir türlü terk etmez, makamlarını bırakmazlar. Bu yüzden genler ikinci, üçüncü planda kalırlar ya da iş bulamayıp kahve köşelerinde sürünürler.

Atatürk’ün şiirlerinden etkilendiği Namık Kemal ve Tevfik Fikret eserlerinde gençlere seslenmişler, onları yüreklendirmek istemişlerdir. Namık Kemal şiirlerinden başka, Vatan Yahut Silistre, Zavallı Çocuk, İntibah gibi tiyatro eserlerinde, romanlarında gençlere gerçekleri göstermek istemiş, onlara öğütler vermiş, vatan, millet sevgisi aşılamak istemiştir. Tevfik Fikret de, Ferda, Promete gibi şiirlerinde gençlere seslenmiş, “Halukun Defteri” adlı kitabını gençler için yazmıştır. Atatürk de cumhuriyeti gençlere emanet etmiştir. O’nun “Gençliğe Hitabe”si en iyi söylev örneklerinden biridir. Bağımsızlığımızı, cumhuriyetimizi koruyup kollayacak olan gençlerdir. “Yurtta sulh, dünyada sulh” gençlerle olacaktır. Gençler olmasaydı tüm savaşlarda yenilir, tutsak yaşamak zorunda kalırdık.

Genç kimdir acaba, kaç yaşına olanları genç sayacağız? Bu konuda sözü gene Atatürk’e verelim. O, yurdu kaç yaşındaki gençlere emanet ettiği sorulduğunda, “Ben yaşça değil başça genç olanları kastediyorum” demiştir. O’na göre genç olmak genç fikirli olmak demektir. Bir kişinin düşüncesi genç değilse, eskiyse fiziki gençliği hiçbir işe yaramaz. Öyle sözde gençler vardır ki, çiçeği burnundadır ama yenilikleri benimsemez, tutucudur, dili yaşlıdır, eski Arapça, Farsça sözcükler kullanır, çağdışı düşünce ve görüşlerin tutsağıdır ya da pasiftir, pısırıktır, tembeldir. Yaşı yetmiş işi bitmemiş kişi ondan daha gençtir.

Hemingvay gençlerle arkadaşlık ettiği için genç kalabildiğini söylemiştir. Biz de onu örnek almalı, gençlerle fikir alışverişinde bulunmalı, onları asla küçümsememeliyiz. “ummadık taş baş yarar”, “Akıl yaşta değil baştadır” sözleri boşuna söylenmemiştir. Gençlerle aramızda duvar örmemeli, köprü kurmalıyız Deneyimlerimizden gençleri yararlandırmalı, bunu yaparken ukalalık yapmamalı, bilgiçlik taslamalı; öğüt vermekle, nutuk çekmekle kendimizden soğutmamalıyız. Unutmayalım ki gençlerin, çocukların öğütlerden ziyade iyi örneklere ihtiyaçları vardır. Kitap oku diye başlarının etini yiyeceğimize elimize bir kitap alıp okumalı, okuduğumuz kitaplardan güzel örnekler, yararlı bilgiler vermeliyiz. Kahvelerde sigara dumanları arasında oyun oynayacağımıza kitaplıklara koşmalıyız.

Avrupalılar oraya kaçan, hürriyet mücadelesi veren aydınlarımıza “Jön Türkler” adını vermişler, onlar da “Genç Osmanlılar” derneğini kurarak padişah baskısına karşı koymaya çalışmışlardır. Edebiyatımızın, sanatımızın gençlerle hayat bulup gelişeceğini, ilerleyeceğini bilen Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntemle birlikte “Genç Kalemler” dergisini kurmuş, edebiyatımızın, dilimizin gençleşmesi için o zamanın gençleri olan Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul gibi şair ve yazarları çevresinde toplamıştır. Namık Kemal kendisinden genç olan Recaizade Ekrem ve Abdülhak Hamit’i desteklemiş, yüreklendirmiştir. Aynı şeyi Recaizade Ekrem’in de yaptığını görüyoruz. Edebiyat-ı Cedide, Fecr-i Ati gibi edebi topluluklar genç şair ve yazarların bir araya gelişleriyle hayat bulmuşlardır. Nurullah Ataç Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rıfat gibi gençleri desteklemeseydi Garip şiir akımı daha doğmadan ölür, edebiyatımız yaşlı kişilerin hegemonyası altında kalırdı...

19 Mayısta gençlik bayramı yapıyoruz. Şöyle bir düşünelim bakalım, hangi ülkede var gençlik bayramı? Bu bayramın değerini bilelim, boş sözlerle, törenlerle vakit geçireceğimize bayramın gerçek bir bayram olması için var gücümüzle çalışalım; çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak olsun amacımız, gülüp eğlenmek, lafla peynir gemisi yürütmek değil!

“Dağ başını duman almış,

Yürüyelim arkadaşlar!”

Dur diyelim kötülüklere

Kavuşalım güzelliklere.

 
Toplam blog
: 776
: 600
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Emekli edebiyat öğretmeniyim. Yazı ve şiirlerim çeşitli gazete ve dergilerde çıkmaktadır. 20 kita..