Gençlik

Gençliğin kıymetini bilelim

GENÇLİK BİR ÇİÇEKTİR. ÇİÇEK SULANMAZSA KURUR
Gençliğin de dili vardır konuşur , bir kuş olur göklerde uçuşur. Kuşun kanadı kırılırsa eğer… Hayatı son bulur.

Beşiktaş Kız Lisesi 2. sınıf öğrencisiydim, bu satırları yazarken. Kendi okul bünyemizde düzenlenen şiir yarışmasında ikinciliği aldığım şiirimin çok sevdiğim dizeleridir bunlar.

Gençlik yıllarının anlamı: Sınır tanımadan yaşamaktır. Özgürlük adeta bir giysi gibi sarar bedeninizi. Kanınız damarlarınızdan öyle hızlı akar ki! Yüreğinize vardığında, bütün benliğinizin bir salıncak gibi havalanıp, ulaşılması imkansız gibi düşünülen beyaz bulutlara değdiğini hissedersiniz. Mevsimler hep bahar olur. Aşk baharda ve gençliğin o gizemli, bir o kadar da deli dolu anlarında birdenbire ortaya çıkıverir. Bazen tarifi mümkün olmayan bu hoşça bazen de boşça duyguyla şimdiki büyüklerin bakış açısı ile yalnız kalmak istersiniz. Bazen de bu sırrı paylaşacak bir sırdaş ararsınız. Gençliktedir çılgınca sevmek, çılgınca düşünmek. Yaşamak istediğiniz her şey kendi dünyanızda yarattığınız motiflerde saklıdır. Onları, siz çizer siz boyarsınız. Asla başkalarının ortak olmasını istemezsiniz. Ta ki, birilerinin çıkıp da, sizin özgürlüğünüzü elinizden almaya kalkışmasına kadar.

Gençlik dedikodu ve ön yargıda son derece cömert olan kişilerin ellerine teslim edilmemeli. Aman kızım Ayşe Hanım duyar, canım oğlum Ahmet Amcan ne der? lerle büyüyen bizler, kişiliğimizin kapana kısılmasına sebep olan baskılarla büyüdük. Büyüdük de, gerçekten büyüdük mü?

Peki gençlere nefes aldırmak istemeyen büyüklerimizde de hiç haklılık payı yok mu? Onları bu şekilde davranmaya zorlayan şey nedir? Bunun sebebi de, onların da kendi ailelerinden görmüş olduğu bize kıyasla daha da katı olan baskıcı davranışlardır. Bilinçsizce yapılan bu davranış ya da düşünce şekilleri inanın, gençliğin pırıl pırıl geleceğini erezyona uğratıyor. En önemlisi özgüvenleri eriyor, kişilikleri arayışa düşüyor. Bu güzel özelliklerin yerine insanı boğan iki şeytan özellik yani çekingenlik ve korku taht kuruyor. Ve gençler kendilerinin farkına varamıyorlar, dolayısıyla kendilerini ifade edemiyorlar. Ne yazık ki, sadece bilinçli olan büyükler dolaşık olan bu durumun farkına varıp, çözüme soyunabiliyorlar.

Ya olayın bilincine ve ciddiyetine varamayanlar! Baskıya tepki gösteren gençlere uyguladıkları barbarca davranışlar ve hayatları boyunca vücutlarında taşımak zorunda kaldıkları bıçak darbesi misali ağır sözler ! Gençlere boşluğa düşmeleri için davetiye çıkarıyor. O boşluk nelerle dolu ah (!) bir bilseniz. İnançsızlık, esrar, eroin, sevgisizlik, umutsuzluk ve dolayısıyla kayıp gençlik. Gençlere; genç olana kadar ki zaman süresinde sevmeyi ve merhameti yaşayarak ve paylaşarak öğretelim. Nefretin, kinin insanı kemirdiğini, affetmenin ve hoşgörünün büyülü asla bozulmadığını gençleri büyüleyerek anlatalım.

Unutmayalım; GENÇLİK BİR ÇİÇEKTİR.ÇİÇEK SULANMAZSA KURUR. Öyleyse Gençliğin kanadını kırmayalım bırakın özgürce-sevgi ve saygıyla-uçsun.