Gene kadın kullanıldı!!!

Kadın sadece cinsel obje, araç…

Diyarbakır’daki çocuklardan, meclisteki kadına kadar, bir şekilde cinsel meta olarak görülüp kullanılmakta ne yazık ki.

Sadece bizde de değil, tüm dünyada böyle ne yazık ki kadın gerçeği, hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de bu böyle. Üstelik en vurucu silah ayrıca siyasette. Karalama, gözden düşürme, yerinden etme, aklınıza ne gelirse her konuda kadın kullanılmakta.

Bu erkek egemen dünyada da, üstelik akıllar hep belden aşağı çalıştıkça, çıkamadıkça belin bir karış yukarısına bile, kadın bu zinciri pek kolay kıramayacak gibi görünüyor.

Kadınlar omuz omuza vermedikçe, birbirlerine destek olmadıkça, hele de onurlu davranmadıkça, kendilerine biçilen rolleri sıyırıp atmayarak, kuzu kuzu oynamaya devam ettikçe, rol model olmak zorunda hissettikçe kendilerini, bu gerçeği yok edemeyecek gibi görünüyoruz!

Gerçi dün akşam bir TV kanalına bağlanan Latife Tekin; kaset olayından önce de, Ankara’da Baykal-Baytok ilişkisinin konuşulmakta ve pek çok kişinin, özellikle de CHP grubundakilerin bunu bildiğinden bahsetti. Bilmem doğruydu, bilmem dedikodu. Bekâr iki insanın ilişkisi olsa, siyasi kimlikleri de olsa ilgilendirmezdi bizi. Lakin ikisi de evli!

Doğru değilse olay, tezgâhsa, çok çirkin, çok iğrenç; siyaset adına da, insanlık adına da, eşler için de, ayrıca da çok üzücü.

Lakin doğruysa; Baytok yaptığı ayıba rağmen yine de mağdur!..

Baykal erkek; ona mubah cinsel kimliğiyle, yıkadı mı elini gider kiri! Ayrıca siyasi kimliği nedeni de eklenince, elini yıkamasına bile gerek yok. Açıkça dile getirmese de, pek çok kişi, çoğunluğu da erkek olmak üzere, sadece önemsememekle kalmayıp, helal olsun bile derler içlerinden; hem de her kesimden.

Geçen gün bu konuyla ilgili yazdığım bir gazetede, okurlardan aldığım mesajlardan biri, bu konudaki haklılığımı göstermesi yanı sıra, içimi de acıttı. Diyor ki: Ben Baykal’ı sevmem, şeriatçıyım da, ama helal olsun yaptıysa, erkektir yapar, ben o yanıyla ilgili değilim işin…

Şeriatçı ve de şeriata göre zina suç!..

Ve buna rağmen helal olsun diyebiliyor erkek oluşuyla!..

Yazık! Hem de çok yazık!!! Yazıklar olsun!..

(Hoş bizim şeriatçılarımız zinayı da suç olmaktan çıkardılar ama!..)

Baytok için de ileri geri söylemler başladı…

Baykal’ın kapısı önünde, açlık grevleri, geri dön yalvarışları; lakin Baytok’un yanında tek bir partili kadın yok, üstelik vekil arkadaşları bile oralı değil.

Belki gerçek olduğunu bildiklerinden kınayıp, ayıpladıklarından yanında değiller. Öyleyse haklılar, iyi de ediyorlar…

Peki Baykal olayın diğer kişisi değilmişçesine, ona niye itibar, onunkisi niye görmezden gelinmekte?!

Ve de eşi hanımefendi, niye hâlâ eşinin yanında, dik ve onuru zedelenmemiş gibi durmakta?!

Daha önceki pek çok hanım gibi, eşinin bu durumunda suskun kalmakta, hatta kabullenmekte?!

Baytok cephesinin iç yüzünü bilmiyoruz; kocası emin oluşla mı suskun, rezalet çıkmasın diye mi, siyasi kaygılar ya da talimatla mı veya dışarı öyle görünüyor da şimdilik içerde kıyametler mi kopuyor bilmiyoruz, hatta dövüp dövmediğini bile! Öyle ya dayak için de kadın olmak yeterli, isterse milletvekili olsun, fark etmez!

Ama eminse eşinden ve olayın sahteliğinden, eşinin elini tutup basın önüne çıkarak, başı dik, eşinin savunusuyla, inandığı, güvendiği ve yanında olduğunu açıklaması gerekmez miydi?!

Olcay Hanım için de geçerli bu…

Bilemiyoruz şu an her iki evde de neler olmakta olduğunu da, gelecekte neler olacağını da.

Doğru ya da değil kaset ve söylenenler, bekleyip göreceğiz…

Lakin bu işten; doğruysa bile ilişkileri, Baykal yarasız beresiz, Baytok da onulmaz yaralarla çıkacaktır eğer doğru değilse bile…

Ve olan gene kadına olacak; erkeğin elinde aklanan kir, kadının alnında leke olarak kalacaktır ömür boyu!!!

p.r.alkan