Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '15

 
Kategori
Siyaset
 

Genel Seçim 2015

Genel Seçim 2015
 

Peterson Köşkü ne yazık ki harabe halde duruyor kentin göbeğinde


Yaz başında yeniden seçim yapacağız. Bizi kimin yöneteceğine karar vereceğiz yeniden. Hal böyle olunca da milletvekillerinin ithal olup olmamasıyla başlayan tartışmalar, seçim programlarının açıklanmasıyla yerini kaynak tartışmalarına bıraktı. Vaatler havada uçuşuyor zira. Asgari ücrete zam, emekliye ikramiye, bedava su-elektrik vs.

Bu yazımda milletvekillerinin yerli olmasına değineceğim. İzmir kamuoyunda özellikle seçim zamanları sıkça tartışılıyor bu konu. Milletvekillerinin nereli olduğu, ithal mi-yerli mi olduğu tartışmaları bana oldum olası anlamsız gelmiştir ve her seçimde bir öncekinden daha da anlamsız geliyor.

Elbette bir vekilin yaşadığı şehri tanıyor olması, sorunlarını biliyor olması ve aidiyet hissetmesi önemlidir. Ancak bunlardan daha önemli bir şey var ki, o da duyarlı olmaktır. Yaşadığınız şehrin sorunlarına duyarlı iseniz, sadece kendinizin değil de tüm insanların mutlu, huzurlu, güvenli, sağlıklı yaşamalarını istiyor ve önemsiyorsanız, nereli olduğunuzun, ithal olup olmadığınızın, önseçimle belirlenmenizin hiç bir önemi yoktur. Tersini düşünürsek de; eğer milletvekilliğini kendine imtiyaz sağlamanın bir aracı olarak görüyorsa kişi, isterse yedi göbekten o şehirli olsun, isterse önseçimde rekor kırarak gelsin, hiçbir şey farketmez. Bunun böyle olduğu yaşadıklarımızdan da belli. Eğer “yerli” olmak hizmet için yeterli olsaydı bugün, yaşadığımız şehrin sorunlarının bitmiş olması gerekirdi. Çünkü çok sayıda yerli vekilimiz oldu bizim bugüne kadar. Hadi çok uzaklara gitmeyelim, yalnızca bir önceki seçime yani 2011 genel seçimine bakalım. Milletvekillerinin önemli bir bölümü İzmirli idi. Ancak geçtiğimiz bu 4 yılda ne Bornova merkezdeki kültür merkezi inşaatında bir ilerleme oldu, ne de Peterson Köşkü’nün virane hali değişti. Koskoca kültür mirası kentin göbeğinde yıkılmaya yüz tutmuş duruyor öylece. Yangınlara inat ayakta duruyor, sarhoşlara ve evsizlere ev sahipliği yapıyor. Bunun örneklerini kentin bütününe baktığımızda çoğaltabiliriz. Ben uzağa gitmedim fazla, hemen gözümün önündeki bir örneği verdim sadece.

Yerli olmanın bir şeyi değiştirmediği yerel yöneticilerimizden de belli değil mi? Her yerel seçimde adaylar çıkıp meydana aday olacakları il ve ilçede doğup büyüdüklerini, o ilçede aş ve iş sahibi olduklarını kendilerinin aday gösterilmesi için bir sebep olarak göstermezler mi her zaman? Bütün yerel yöneticilerimiz "yerli" olduklarına göre kentlerimizin bugünkü durumunu neyle açıklamak gerekir? Ambulansların, itfaiyelerin ilerleyemediği sokaklarımız, yollarımız İzmir’de doğmakla övünen belediye başkanlarımızın eseri değil mi? Sabah evimizden çıkar çıkmaz ayağımızı bastığımız kaldırımların durumunu nasıl açıklayacağız? Belediye başkanlarımız “yerli” olduklarına göre.

Demek ki yerli olup olmamak değil asıl mesele. Asıl mesele duyarlı olmak. Bizim seçtiklerimiz eğer yeterli duyarlılığa sahip değillerse, aldıkları sorumluluğun gereklerini (ister milletvekili ister belediye başkanı) yerine getirmiyorlarsa ha yerli ha ithal ne fark eder ki?

 
Toplam blog
: 87
: 566
Kayıt tarihi
: 02.12.09
 
 

Çevre Bilimi Uzmanı – Peyzaj Mimarıyım. Yüksek lisansımı çevre sorunları ve biyokütle enerjisi üz..