Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '09

 
Kategori
Siyaset
 

General

Sanırım 1987 yılıydı. Master bitmişti. Bir hafta geçmemişti ki askerlik şubesinden yazı geldi.

Askerlik vakti.

Gittim şubeye sevk işlemlerimi yaptırıyorum. Alışık olmadığım saygısız, ölçüsüz bir üslup ile karşılaşınca hemen oracıkta askerliğimin pek zor geçeceğini anladım.

Tuzla piyade okulundan yedek subaylık diplomasını aldım. Tam 12 ay Diyarbakır 7. kol ordu karargâhında görev yaptım.

Askerlik ve ordu için içimden geçenleri söylemek istersem acaba ne olur?

Hükümet aleyhinde bile dilediğinizi söyleyebilirken ordudaki uygulamalar için, zihniyet için bir şeyler söyleyememek, kısık sesle söyleyebilmek ne acıdır.

Nene lazım kes sesini, alt tarafında postal, ortasında silah, üst tarafında şapka bulunan adamlar çıkar karşına. Sus sus sus.
Demokrasi de susma rejimidir zaten.

* * *

TV’ ye bakıyorum.

Başbuğ paşa arkasına 30 kadar generali almış kaşlarını çatarak, kelimeleri heceleyerek, cümleleri tekrarlayarak, gözlerini parlatarak konuşuyor. (12 Eylül 1980 darbesinde Evren paşa ve generalleri canlandı gözümde, beynimde)
Yayıla yayıla, yaya yaya konuşuyor, saatlerce konuşuyor. Hani az gelişmiş, gelişmemiş, geri kalmış ülkelerde çok görülür bu tablo.

Uganda’ da, Mozambik’te, Kamerun’da, Nijer’de, Gambia’da, Burkina Faso’ da. Erken kalkan iktidarı ele geçirir bu ülkelerde. Hep de apoletli insanlardır bunlar. Şapkalı ve bol yıldızlı, nişanlı. Türkiye’nin güneyine düşer bu ülkeler. Afrika’ya
Birde Türkiye’nin kuzeyindeki ülkeler var. Almanya, Belçika, Fransa, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Romanya vs. Apoletli insanlar tv’ de görünmezler. Kışlanın içindedir apoletler.

Eh Türkiye bu iki grubun arasında yer alıyor. Birileri Türkiye’yi kuzeye Avrupa’ya çekmek isterken, statükocular güneye Afrika’ya doğru çekmeye çalışıyor.
Kavga bunun kavgasıdır.

Başbakan Brüksel’den konuşuyor Başbuğ’a cevap verir gibi.

“Soruşturma devam edecek. Biz arkasındayız. Demokrasinin çiğnenmesine seyirci kalamayız” böyle konuşan bir genel kurmay başkanından sonra bunları söyleyen bir başbakan. Türkiye gelişiyor, değişiyor.

Artık orduda biliyor ki darbeyi kimse istemiyor Türkiye de. CHP ve onun yandaşları dışında.

* * *

Varlığını halkın iradesine dayandıran hangi ciddi siyasal parti, darbecilerin sivil mahkemede yargılanmasına karşı çıkabilir.
Olsa olsa CHP.

Halbuki siyasal partiler kendi varlığını koruyabilmek için darbelere karşı olmak durumundadır. Bu nedenle darbe teşebbüsçülerinin yargılanmasını ister.

Peki CHP niye istemiyor?

Biliyor ki bu halk onları iktidar yapmayacak, ümidini kesmiş. Bari ordu “gizli bir iktidar” olarak siyasette varlığını sürdürsün.

Ordu hala üst otorite olmak istiyor bu ülkede.

Devletten milletten bağımsız bir kuruluş.

Harcamalarını da atamalarını da kimse denetleyemez, sorgulayamaz.
Başbakanlar yargılanır hatta asılır bu ülkede ama genelkurmay başkanları yargılanamaz. Dilerse darbe yapar, uygun görürse muhtıra verir.

Şemdinli davasında olduğu gibi sivil yargının 39 yıl mahkumiyet verdiği suçlular askeri mahkemede salı verilir.

* * *

CHP değiştiremedi kendini çağdaş dünyaya ayak uyduramadı. Hala 3. dünya ülkesi realitesi olan orduya yaslanma tavrını sürdürüyor.

Onun için Baykal, müstehzi ve tehditkâr bir üslupla “askerler senin fikrini nasıl olsa değiştirir.” diyebiliyor. Halk iradesinin bir yansıması olan cumhurbaşkanı için.

Karayollarında, DSI’de, Milli eğitim’de, başbakanlıkta, maliyede, adalette kim suç işlerse işlesin bundan böyle. Yargılanacağı mahkeme sivil mahkeme değil. Karayolları mahkemesi, DSI mahkemesi, milli eğitim mahkemesi, başbakanlık mahkemesi, maliye mahkemesi, adalet mahkemesi yargılama merciidir.

* * *

Otobüsü durdurdu emniyet kuvvetleri.

Arama ve kimlik soramaya başladı önden itibaren.

Yedek subay kimliğimi göstermeli miyim? Düşünüyorum. (gösterirsem beni arayamazdı polis)

Kimliğimi gösterdim.

Bütün otobüs arandı, ben aranmadım.

Keşke bende aransaydım.

Avukat arandı, öğretmen arandı, mühendis arandı, işçi arandı, memur arandı, esnaf arandı, gazeteci arandı.

Herkes, herkes arandı ben aranmadım.

Ben asteğmendim, polis beni arayamazdı. Yıl 1988 idi. Keşke polis beni, askeri de arayabilseydi.

Canım memleketim benim. Yolun çoooook uzun çoooook.

* * *

Hostes heyecanla çıktı kokpitten yolcuların arasına daldı. İçinizde elektrikten anlayan var mı? Uçakta arıza var.

Birkaç el kalktı havaya hostes birini aldı geri döndü kokpite.

Biraz sonra bilgisayardan anlayan var mı? Diye geldi tekrar.

3-5 dakika sonra elektronikten anlayan var mı?

Arkalarda oturan bir adam mütemadiyen el kaldırıyor hostesin her sorusuna.

Hostes dayanamamış sormuş;

- Beyefendi siz hep el kaldırdınız. İşiniz ne sizin kuzum?

El cevap

Ben Generalim.

* * *

İnşallah bir gün bir asker veya subayla ihtilafa düşüp mahkemelik olmazsınız.

Ananızı öpen kadıysa, şikâyetinizi kime yapabilirsiniz.

İbrahim EROL

 
Toplam blog
: 135
: 694
Kayıt tarihi
: 31.08.09
 
 

Gazi Üniversitesi fizik lisans eğitiminin ardından, Marmara Üniversitesi'nde master, İTÜ'de dokto..