Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '09

 
Kategori
Yeni Ürünler
 

Genetiği değiştirilmiş organizma: GDO

Genetiği değiştirilmiş organizma: GDO
 

Son yıllarda sofralarımızı, sağlığımızı ve geleceğimizi etkileyen bir tahlike dolaşıyor etrafımızda. Bu tehlikenin adı genetiği değiştirilmiş organizma kısa adıyla : GDO

Bir canlıya genellikle farklı türden olmak üzere bir veya bir çok genin aktarılması ve eklenmesiyle ortaya çıkan yeni canlı, genetiği değiştirilmiş (modifiye) organizma yani GDO olarak tanımlanıyor. Bu uygulama sonucu elde edilen ürüne ise transgenig organizma deniyor.

Bu aktarım, örneğin, bir çeşit bakteriden bir bitkiye, bir bitkiden başka bir bitki türüne ya da bir canlının gen dizilimini değiştirerek yeni bir modelin belirlenmesi şeklinde olmaktadır. Örneğin E.coli bakterisinden bu tarz değiştirmeyle geliştirlen arttırılmış, yavaşlatılmış yeni bir organizma elde edilmesi gibi.

Tarımda ise son bir kaç yıldır GDO lu tohumların üretimi sürmektedir. Genetik değiştirme çalışmaları halen mısır, pamuk, patates vs. gibi ürünlerde zararlılara karşı dayanıklılık, soya, pamuk, mısır, çeltik gibi ürünlerde tarım ilaçlarına karşı dayanıklılık, ayçiçeği, soya, yerfıstığı gibi ürünlerde yağ üretiminin arttırılması, domateste raf ömrünün uzatılması ve aromasının arttırılması için kullanılmakta.

Genetik değiştirme çalışmaları, ineklerde süt üretimini yüzde 10-15 oranında arttıran doğal bir hormonun formu üretiminde, yüzde 60 daha sert peynir yapımını sağlayacak peynir mayası için gıda enzimlerinin üretiminde devam edilmektedir.

Genetiği değiştirilmiş hayvanların gıda amaçlı kullanımında, et veriminin arttırılması, büyüme hormonu üretimini teşvik eden genin aktarımı , koyunların yün verimini arttırmak üzere keratin geni kullanımı gibi konular üzerinde çalışılmaktadır. Ayrıca sazan, kedi balığı , somon, kiremit balığı başta olmak üzere 20 çeşit balıkla büyüme artışı ya da soğuk koşullara dayanıklılığı artışı sağlayan gen aktarımı çalışmaları yapılmaktadır, başta, ABD, Arjantin, Hindistan ve Çin olmak üzere 23 ülkede genetik tarım yapılıyor Genetik tarım alanı 114 milyon hektarı buluyor. Dünyada bu tarımı gerçekleştiren çiftçi sayısı 12 milyona ulaştı. 2025 te 25 milyara ulaşması öngörülen pazar şimdiden 33 milyon dolara ulaştı.

Bu şekilde gen transferi ile genetik yapıya doğrudan etki eden çalışmalar gelecek yıllara sonuçları henüz tüm boyutları bilinmeyen yansımalara neden olabilecektir.

GDO ların insan ve hayvan sağlığı üzerinde bir çok etkisi bulunmakta: Antibiyotiklere karşı dirençlilik gelişebilmekte.Transfer edilen genlerin insan ve hayvan bünyesindeki bakterilerle birleşme ihtimali olabilmekte, olası toksit etkiler ve alerjiler gelişebilmektedir.

GDO lu ürünlerin uzun vadede insan ve hayvan sağlığına olan etkileri tam olarak bilinmediği için tüketicilerin bu konularda uyarılması gereklidir. Etiketleme yoluyla tüketicilerin bilgi edinme ve seçme hakkı sağlanması gereklidir.

Bir ürüne neyin aktarıldığı bilinmediği için aktarılan organizmaya karşı alerjisi olanlarda reaksiyon gösteriyor. Çevresel açıdan biyoçeşitliliği bitiriyor. GDO lar tozlaşma yolu ile yabani türleride kendine çevirerek tek tip ürün oluşmasına yol açıyor. Bir mısırın poleni 35 km.. kadar taşınabiliyor, GDO lu bitkilerde bulunan özellikle zararlı ot ve böcek öldürücü genler ile terminatör teknolojisi gereği aktarılmış olan genler de toksin üreterek çalıştıklarından , dokularda birikme durumunda , önemli riskler oluşturuyor.

GDO lu bitkilerin doğrudan ve dolaylı olarak kanserojen etkisinin olabileceği birçok araştırıcı tarafından ortaya kondu. Özellikle herbistlere dayanıkı GDO lu pamuk, soya, mısır, çeşitlerinde kullanılan bazı kimyasal maddelerin doğrudan kanser yaptıkları biliniyor.

GDO lu ürünlerin oluşturduğu tehlikelere karşı mücadele edilmek üzere GDO ya Hayır Platformu kurulmuştur.

Platform başta ekolojik ürün üreticileri ve ekoloji örgütleri olmak üzere tüm ülkede örgütlü çevre platformu oluşturan yerel derneklerden ve konuyla doğrudan ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarından (STK) dan oluşmaktadır

Genetiği değiştirilmiş organizmaların GDO Türkiyeye girişinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı genelgesine göre yasak olmasına karşın bu konu ile ilgili kesin bir veri yok. Çünkü yurtdışından gelen hammaddeler işlenmiş gıdalar bakanlığın açıklamasına göre mevzuat eksikliği nedniyle denetlenmiyor ve bu nedenle GDO ların Türkiyeye girip girmediği resmi olarak bilinmiyor, ama GDO ya Hayır Platformunun geçen yıl Arjantinden ithal edilen mısır ve yerli bir bebek mamasında yaptırdığı analizler, GDO lu olduklarını kanıtladı.

Bütün dünyada bu tehlikeye karşı önlemler alınırken ülkemizde yasallaşan yeni tohumculuk tasarısı kanunu ülkemizi bu biyolojik tehlike karşısında savunmasız bırakmaktadır.

AB uyum paketi içerisinde çıkarılan bu yasaya göre kamu tohumculuk alanından çekilecek ve yerini şirketler alacaktır. Yasaya göre yetki devri ile birlikte kamu üretim, sertifikalandırma , ticaret ve denetim uluslar arası dev tarım şirketlerine bırakılmaktadır. Böylelikle ülkemizn gıda güvenlği, ve gıda güvencesi bir avuç uluslar arası gıda tekelinin insafına bırakılmıştır.

Kaynaklar:

http://www.cev.org.tr/Default.aspx?pageID=18&nID=1170

http://www.ekoses.com/ekolojikyasamportali/bpg/publication_view.asp?iabspos=1&vjob=vdocid, 147286

http://www.ekolojistler.org/turkiyenin-yeni-tohum-yasasi-yeni-kontroller-eski-tartismalar-cev.-ekoloji-kolek.html

http://www.tuketicihaklari.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=179&Itemid=45

 
Toplam blog
: 20
: 7034
Kayıt tarihi
: 05.04.07
 
 

Okumayı seviyorum. Okudukça geliştiğimi, geliştikçe de kendimi ifade etmek istediğimi farkettim. ..