Geniş açılı üçgen

Kendisini tehdit edip, eşini de alıkoyduğunu söyleyerek savcılığa başvuran kadın şöyle diyordu; "Cemil İpekçi eşimi ilaçla uyutup alıkoydu."

İstediği soruya cevap verip, cevabında zorlanacağı soruları ise 'es' geçen genç kadın devamında şöyle diyordu; "Ben Bekir'i her şeyiyle kabullenmiş, ona aşık olmuştum. Yine de, evlenme kararı aldığımızda eşime, 'Cemil İpekçi'yle bir ilişki yaşadın mı, yaşamadın mı?' diye sordum. Bana 'ilişkim yok' dedi ama evliliğe karar verdiğimiz andan itibaren Cemil İpekçi'nin telefon tehditleri başladı."

Burada araya girelim;

Kocasının İpekçi'yle ilişkisi (!) olduğunu adı gibi bildiği halde bu soruyu sorarak kibarca 'saf'ı oynamıyor mu?

Kaldığımız yerden;

"Sanki ben elinden bir şeyini almışım gibi davranıyor. Benimle sürekli bir savaş içerisinde. Ben kimseyi, kimsenin elinden almadım. Cemil benim kına gecemi bile zehir etti. Telefonda bana Bekir'in biseksüel olduğunu ve benimle mutlu olamayacağını, onun bir kadınla ilişki yaşayamayacağını, benim çok genç olduğumu, böyle şeylerle başa çıkamayacağımı söylüyordu. Şimdi Cemil İpekçi'ye dava açtık. Ve bu davadan da vageçmeyi düşünmüyoruz. Cemil Bey bizi rahat bıraksın."

Genç kadının sevdim dediği ve evlendiği adama bakın.
Adam bir o köşede, bir bu köşede.
Üstelik köşelerin biri de ters köşe.
Kadın ise, sözde mücadeleyi ters olan köşeye karşı yapıyor.
Üçgenin geniş açısının durumu böyle.

Az daha unutuyordum,
Cemil İpekçi'nin avukatı Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dilekçesinde, bakın neler söylemiş;
"Bekir ve eşi Pınar birlikte aşırı derecede uyuşturucu alarak, kolları jiletle kesilmiş vaziyette müvekkilim olan eski arkadaşı (Remzi) Cemil İpekçi'ye sığınmış, arkadaşını bu halde gören Cemil, Bekir'i derhal Balıklı Rum Hastanesi Anatolia Kliniği'ne götürmüştür."

Bu açıklamayla üçgenimizi tamamlıyoruz.