Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '09

 
Kategori
Tarım / Hayvancılık
 

Genleriyle oynanan hormonlu ve kanserojen tohumlardan oluşan yiyecekler

Genleriyle oynanan hormonlu ve kanserojen tohumlardan oluşan yiyecekler
 

"TÜKORDER" TÜKETİCİYİ KORUMA BİLİNÇLENDİRME DERNEĞİ GENEL BAŞKANI ÖNER SAMANLI, AÇIKLADI


Prens Charles'in Türkiye ziyaretini herkes başka bir açıdan değerlendirdi.

Kimi için cami ziyaretleri, kimi için Mevlana hayranlığı, benim için ise ayrılırken uçağına doldurduğu kasalar dolusu sebze önemliydi.

Koca Prens Türkiye'nin domatesine muhtaç değildi herhalde. Öyleyse bir anlamı olmalıydı bu kasaların. Evet, Prens yanılmıyorsam Kaz Dağı'nda kendisi için yetiştirilen organik sebzeleri ülkesine götürüyordu.
Meğer o civarda yaşayan birkaç aile sürekli kraliyet ailesinin sebzesini yetiştiriyormuş ve kraliyet ailesi sadece bu sebzeleri kullanıyormuş.

Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın Kuzey Kıbrıs ziyaretinde Cumhurbaşkanı Talat ile aralarında şöyle bir konuşma geçtiğini hatırlıyorum;

Cumhurbaşkanı Talat, Toptan'a bir yemek sırasında Türkiye'de en son yediğim domateslerin tadı hala damağımda' demişti. Bu konuşma üzerine Toptan, Talat'a 'En kısa zamanda size hormonsuz Anavatan domatesleri göndereceğim’ sözü vermişti.

Meclis Başkanı Toptan kendisinden sonra Kıbrıs'a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hormonsuz domatesleri emanet ediyor, Cumhurbaşkanı Gül de Toptan'ın bu masum ricasını yerine getiriyordu.

Meclis Başkanı Toptan'ın Ankara'da ancak bir hafta araştırma sonucunda hormonsuz domates bulabildiğini de okumuştum o dönemde. Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzun farkında mısınız?

Gelelim işin teknik meselesine.

Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nda, 115 bin kişi çalışıyor. 70 tane Üniversitemiz, 30 tane Ziraat Fakültemiz, 50 tane Tarım Araştırma Enstitümüz, 10 bin işsiz Ziraat Mühendisimiz var.

Buna rağmen Türkiye tohumda tamamen dışa bağımlı.

Tek kelimeyle tohumun patronu ise İsrail.
Domuz geni yerleştirilmiş domates, AIDS mikrobu bulaştırılmış kavun haberleri biraz spekülatör olabilir ama, İsrail tohumu olayının kesinlikle öbür madalyon tarafı da var. İsrailli araştırmacıların, genleriyle oynayarak, gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini Şalom Gazetesi'nin internet sayfasından okumuştum. İstediğiniz şekle sahip domatesleri bile bulabilirsiniz; Çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli...

Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru.

Gelelim başka doğrulara. Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok. Yani İsrail'den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz. Bir gram tohumun fiyatı her dönemde bir gram altına denk oldu. Üstelik İsrail tohumunu toprağa bir ektin mi artık isteseniz de yerli tohuma dönemiyorsunuz.

Genetik tohum o toprağa da zarar veriyor. Artık hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50-70 yıl sonra ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için artık tamamen kullanılmaz hale geliyor.

Buna en güzel örnek, Türkiye'nin patates deposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izin verilmemesidir.

Yani İsrail tohumu tek başına satmıyor. Tohum alana hastalığı bedava....

Tohumların içine hastalık yerleştiren İsrail, bu sayede zirai ilaç satımını da garanti altına almış oluyor. Bütün bu acı tabloya rağmen Türkiye'de yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işletiliyor.

Ne korkunç.

Köylü kendi bahçesinde tohum bırakamayacak. Yoksa uluslararası mahkemede yargılanacak..!

Şu anda dünyada, İsrail tohumu kullanma yasası çıkartan ilk ülke işgal altındaki Irak'tır.

İkincisi de biz olacağız.

BU YAZININ ANA FİKİRİ;

EY VATANDAŞ AKLINI BAŞINA DEVŞİR !

“KÖYLÜ BU MİLLETİN EFENDİSİDİR” sözlerinin kahramanı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, bu sözleri söylediğinde, ne genetik , ne kanser, ne de hormon üzerine tartışmalar vardı.

İşte Mustafa Kemal bu nedenle, Cumhuriyetin temel prensiplerinden olan altı ilkenin içerisine, DEVLETÇİLİĞİ, bu nedenleri ileri görüşlülüğü ile bildiği için, almıştı.

Atatürk İlke ve Inkılaplarının sessizce birer birer yok edildiği, ülkemizin ekonomik değerlerinin iç ve dıştan emperyalist ülkelere hızla satıldığı bu günlerden birgün, toprağında domates, biber, çilek yetiştiremediğiniz günlere geldiğinizde sakın ha sakın bu nasıl oldu böyle demeyiniz.

Saksılarda domates, biber, çilek yetiştirmeye şimdi hobi, yarın zorunlu olarak başlayacağınız günler çooook yakınınızda.

Atı alanlar Üsküdar’ı çoktan geçmekteler.

Heyhat…, bu ülkemin kimileri Milliyetçiyim, kimileri de Yurtsever’im diyen insanlarına..

Heyhat…, Devletçiliğin yok edilişini, tarımı ve ziraati önemsemeyenlere destek verenlere, …

Heyhat…, Ülkemizi faiz ve tefeciliğin kucağına atarak, milleti kredi kartı ve kredilerin batağında sürükleyenlere, milli bankalarımızı Yunana, Fransıza, İngilize satarak, onların Lozan’da kaybettiklerini geri iade edenlere…

Heyhat…, , Bunları benimle aynı ülke içerisinde, aynı statüde TC. vatandaşı kimliği ile yaşatma eşdeğerinde tutanlara….

Heyhat…., Sahte Cumhuriyetçilere,

Heyhat…., Sahte ATATÜRKÇÜLERE,

Heyhat…, Sözde Milliyetçi-Yurtseverlere….

HAYDİ, MANGAL VARRRR, MANGAL VARRRR…!

HAYDİ KÜL VAR, KÜL VARRRR…!

MANGALLARA KÜL VARRRR….!

(Bilgi fırtınası için, Teşekkürler, Refika Köprü)

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..