Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Gerçeğin yolundan giden sanatçıyla gerçeğe karşı dövüşen sanatçı nasıl ayırdedilir?

Gerçeğin yolundan giden sanatçıyla gerçeğe karşı dövüşen sanatçı nasıl ayırdedilir?
 

Vatan savunması hatları...


“Öküzün gözünden öpen” sanatçıyla “kadehe kan ağlatan” sanatçının hangi sınıfların çıkarlarını savunduğunu saptamak kadar kolaydır aslında bu sorunun yanıtı.

Öküzün damını alçacık yapın

Yaş koman altına kuruluk sepin

Koşumdan koşuma gözlerinden öpün

İrençberler hoşça tutun öküzü

Pir Sultan’ın bu dizeleri, emekçi halkın, “irençberler” sınıfının üretim aracına olan muhabbeti, sevgisi ve önceliği bundan güzel nasıl ifade edilebilir?

“Öküzün damını alçacık yapın”, zira tavan yüksek olursa öküz, emekçi halkın, sofrada bile yeri avradından önce gelen en önemli üretim aracı üşür.

Ayrıca “Yaş koman altına kuruluk sepin.” Gösterilen ihtimama bakın.

Bir de “koşumdan koşuma gözünden öpün.” Bunu tiksinmeden dizelerine yansıtan, hiç kuşkusuz, ağzının suyu ya da sümüğü bulaşma tehlikesi olduğu halde koşumdan koşuma öküzün ağzını, gözünü öpen emekçinin sanatçısı olabilir.

Feodal aristokrasinin şairi, tiksinmeden bırakın koşumdan koşuma öküzün gözünü, ağzından öpmeyi, yanına bile yaklaşamaz tiksinti ve korkudan.

Feodal saraya yüz sürmüş bey çıkarlarının savunucusu ve sözcüsü ise kayıklarda dolaşır sevgiliyle:

İşte üç çifte kayık iskelede amade

Gidelim servi revanım yürü Sa’dabade

Osmanlı feodal seçkinlerinin ve zenginlerinin mesire ve eğlence yeri olan Kâğıthane Deresi kıyıları, yani Sa’dabad’a götürecek kayıklar hazır beklemektedir Nedimin kapısında, iskelesinde. Emekçinin şairi koşumdan koşuma öküzün gözünden öpüyor; feodal hazıryiyicilerin şairi sevgilisini, “servi revanı”nı koluna takıp kayıkla mis gibi Sa’dabad’a gitmektedir.

Pir Sultan, çizmeli kamçılı feodal dönemlerin emekçi yaşamını dizelerine yansıtmış. Kişisel yaşamını sersefil köylü kitleleriyle birleştirmiş.

Ama bugün çok mu özgür köylü? Köylü bugün de “Buğdayı kanla ekiyor, Arpayı canla biçiyor”, aç sefil... Diyarbakır-Bismil diyarının Aslanoğlu köylülerinin toprak mücadelesi basına yansıdığı kadarıyla, Pir Sultan’ın köylülerinden farksız bir yaşam tarzları bulunduğunu göstermektedir. Öte yandan bugünün köylüsü Dünya Bankası’ndan tarla parası dedikleri tembellik ve dilencilik parası gelecek diye sezon sonunu bekliyor. Ne ektiği para ediyor, ne biçtiği... Ekip biçme gerçekten kan ve can bedeli olmaktadır. Geçenlerde yeğenim anlatıyordu; traktör babasından olduğu için para ödemediği halde 300 YTL harcayarak yetiştirdiği buğdayı 302 YTL’ye satmış.

Gel benim sarı tamburam

Sen ne için inilersin

İçim oyuk, derdim büyük

Ben anınçin inilerim

Benim yeğenim gibi şimdilerde bütün emekçi köylü kitlelerinin “içi oyuk”, “derdi büyük”, bu nedenle inim inim inlemektedirler.

Göğsüme tahta döşerler

Durmayıp beni okşarlar

Vurdukça bağrım deşerler

Ben anınçin inilerim

Emekçi köylünün sırtında feodal kırbaç şaklıyor. Feodal zulüm ve baskı göz açtırmıyor. Bu dizelerde Pir Sultan Abdal, feodal kamçılı çizmeli Ortaçağlı iktidarların zulüm, işkence ve saldırılarını sanata yansıtmaktadır.

Köylünün içi kan ağlarken feodal aristokrasinin ve sarayın şairi Baki’nin kadehi kan ağlamaktadır:

Kadeh kan ağlayıp, def sine döner, ney figan eder

Meğer derd-ü aşkı oluptür müptela meclis

Kadeh fiskiye mey su, halkayı rindan anın havzi

Terayı işrete sad-ı revandır Baki ya meclis

Sarayın sanatçısının bütün derdi aşkıdır, işrettir. O sefih yaşamın suyu nereden geliyor diye düşünmez. “Pir Sultan’ın bağrını zulüm döverken, Baki’lerin zevk ve sefa meclisinde def sine dövüyor, neyler figan ediyor. Meclisin hepsi aşk derdine müptela olmuşlar. Yani hastalıkları da, kendi sınıflarına hastır. Köylülerin hastalıkları ise sıtma, tifo, tifüs”tür.

Ben Yunus-u biçareyim

Baştan aşağı yareyim

Dizelerinde koca Yunus da emekçi halkın durumunu yansıtır.

İşte gerçekçi sanatçıyla gerçeğe karşı dövüşen sanatçının ayrımı ve sınıflarının gerçeğinin sanat eserlerine yansıyışı böyledir.

Bugün gerçeğin safındaki sanatçılar, yani günümüzü Pir Sultan’ları milli saflarda sanat yapmaktadırlar. Vatan savunmasının şiirini, romanını, öyküsünü yazmaktadırlar. Gerçeğe karşı dövüşen sanatçılar, günümüzün nedim’leri de BOP Eşbaşkanlarının safında…

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..