Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '12

 
Kategori
Deneme
 

Gerçek Anlamların Amansız İzleğinde…

Gerçek Anlamların Amansız İzleğinde…
 

Sizler gibi bana da anlamadan, anlamları sorgulamadan yaşanan bir hayat hep sığ ve itici gelmekte... Bol köpüklü, ışıklı eğlence ve şamatalar arasında gizlenmeye çalışılan bir sığlık… Kasaba düğünlerinde, isteksizce sahne ortasına itilerek sürüklenenler gibi kalakalırsınız bazen bu sığlığın orta yerinde ister istemez.

Anlam deyince; birincisi, ‘şey’lerin ilk ortaya çıktıkları andan itibaren yüklendikleri – ve hayatın akışı içinde zamanla değişebilen- tarihsel içerik söz konusu... İkincisi de; insanoğlunun (ve de insan kızının) iç dünyasında güncel ya da geçmişe dair deneyimleri ve yarına dair düşleri doğrultusunda yüklediği öznel, kişisel içerik gelir akla…

Bayram seyran derken bir süredir tatildeydim. Planladığımdan uzun sürdü. Neden mi? Bir önceki tatilimden bu yana geçen süreç içinde yaşayıp hissettiklerimin, içeriği boşaltılmış ya da ‘rehin alınmış’  veya 'tutuklanmış anlamların’ ardından bu durum ‘entelektüel bir öz savunma süreci’ olabilir diye düşünen yanımı dizginlemekte zorlandığım için daha çok belki de...

Doğanın kucağında, tüm bu türden anlam(sızlık)ları, onların dayattığı geçici yorgunluğu, yalnızlığı ve yılgınlığı kıyıda insanlarla, denizde kumla, yosunla ve güneş ışığıyla yıkayıp güç toplayarak, heybemde umutlar biriktirerek tekrar ‘insan olabilmek’, ‘ben insanım!’ diyebilmek için yine çabaladım.

Burada, hemen her gün, antik Ege'nin yosun kokulu berrak sularının kıyısında kumları avuç içlerime aldım, bir onlara, bir de hayatın hamuruna baktım. Hayatın hamuru çok farklı; sert, insafsız ölçüde adaletsiz ve yorucu göründü gözüme... Sistem, seçmeyi değil de daha çok sürüklenmeyi öğretiyor. Bulmayı değil de daha çok kaybolmayı öğütlüyor sanki bizlere... Bulaşıcı olana bakıyorum; Akıl mı, güzellikler mi diye. Hayır! Çirkinlikler, yüzeysellikler ve alıklık! Paydayı onlar kuruyor. Ve artık her şey satılık, her şey 'çalıntı' hale gelebiliyor maalesef.  Hayatlar, aşklar hatta devrimler bile…

Eeee bize de 'çalınmamış', 'satıl(a)mamış' olanları özlemek kalıyor. Gerçekleş(e)memiş olsalar bile... Satılık ve 'çalıntı' hale gelmemiş idealler ülkesi varsa oraya sığınalım diyor iç sesim... Yoksa da yazıya...

“Belli mi olur? Belki her şey yine de düzelmeye yüz tutabilir” diyen umut adına…

İ.Ersin Kabaoğlu,

26 Ağustos 2012,

Karareis koyu-Mercankoy 

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..