- Kategori
- Gündelik Yaşam
- Okunma Sayısı
- 469
Gerçek bir hikaye!

alıntıdır
Kısa bir süredir hiç tanımadığım biri için dua edip, iyi dileklerde bulunuyorum. Önceden söyleseler aklıma gelmezdi. Genel olarak hayra ve güzelliklere dua ettiğim çoktur ama şahıs olarak daha önce hiç görmediğim birine bu denli duacı olmama bende bazen şaşırmıyor değilim.
Onu bir sosyal paylaşım sitesinde tanıdım. Çoğu zaman resim beğenmekten ibaret olan bu siteler anlamsız gelse de bazen hayatın gerçeklerine tanıklık ettiriyor insanı. Hani hep derim ya “herkesin bir hikayesi var” diye, onun ki biraz farklı. Adını vermeyeceğim bağışlayın. Ona bir gökkuşağı diyebiliriz aslında çünkü rengarenk bir kişilik. Evinden, okuyup öğrendiklerinden, sunumlarından, renklere ve koleksiyonlara olan düşkünlüğünden ve ona şuan çok gerekli olan pozitif enerjisinden bahsetmek istiyorum.
Hayat dolu bir insan. Her yeni güne şükürle başlıyor. Hayatı bir evcilik oyunu gibi istediği kurguyla yönlendirebiliyor. Yani benim gözümde bilge bir kişilik. Çok genç bir bayan. Eşiyle mutlu bir evlilik sürdürüyor. Sanırım 2-3 yıllık evli. Henüz çocukları yok.
Son zamanlarda öksürük nöbetlerinden bahsediyor. Hastalığı bile abartmadan yaşayan biri o. Daha fazla dayanamayıp hastaneye gitmeye karar veriyor ve geçtiğimiz yılın son günleri hastane serüveni başlıyor. Üşütme, bronşit gibi bir şey beklerken, hiç umulmadık bir şekilde göğüs boşluğunda bir kitle ile sarsılıyor. Pet testi için randevular, tahliller vs…
Aşama aşama paylaşıyor yaşadıklarında sosyal paylaşımda. Belirsizlik onu biraz sıksa da yine de dirayetli. Çünkü onun mutluluğu koşullara bağlı değil. O zaten yaşama aşık!
Bir süre tahlil, test koşturmadan sonra sonuçlar belli oldu. O da onu takip edenlerle paylaştı; “Kanser ülkesinden pek sevilmeyen lenfoma isimli bir misafir gelmiş bana” diyerek. O süslü anlatımlarıyla bu olayı bile kendi düşlerinde kurgulamaya başlamıştı. 6 aylık bir sürecin her ayının 20 günü hastanede kalacak. Tabii ona sorarsanız burası bir otel hastane değil. Eşimle ne güzel tatil yapacağız diyerek kendini tamamen hasta psikolojisinden çıkarıyor.
Hastaneden her gün resim atıyor. Ama görseniz hastane odası değil rengarenk bir hobi odası orası. Ve her mesajının altında şükür ettiğini belirten bir şeyler yazıyor.
Kemoterapi ye ise tatil içeceği kokteyl diye bir isim takıyor. Yanında bilgisayarı, günlüğü, rengarenk hobileri var. O sanki rengarenk bir bahçenin çiçeği. Eminim bu misafiri kısa bir sürede geri gönderecek. Çünkü o yaşama sımsıkı bağlı. Sevgi kökleri o kadar güçlü ki onu bu yaşamdan koparmaya hiçbir rahatsızlığın gücü yetmez. O Allah inancıyla dolu.
Bunu neden anlattım?
Hayatta en ufak şeyleri dert ederek o kadar zor anlar yaşatıyoruz ki kendimize, böyle bir kahramanı tanıyınca insan utanıyor.
Dışarıdaki çiçekleri koklayın benim için diyen biri var karşınızda! Siz etrafınızdaki çiçeklerin, güzelliklerin ne kadar farkındasınız acaba?
Ne kadar şükür dolusunuz? Kaç sabah kalkabildiğinize şükür ettiniz? Kaç kez tüm insanlığa faydalı olmak adına bir şey yaptınız?
Şimdi bir düşünün! Yaşam kendiyle dost insanları sever. Siz yaşamla ne kadar dost olabildiniz?
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Merve hanım, yanıtınıza teşekkürler. Verdiğiniz yanıt doğrultusunda, benim bu görüşümü de yansıtan tamamlayıcı bir blog hazırlamanızın uygun olacağı fikrini takdirinize sunuyor, saygı ve selamlar gönderiyorum. Refik
Refik Başdere 26.01.2015 11:40- Cevap :
- Refik Bey, bu konuyu kendime görev ediniyorum ve memnuniyet duyuyorum. En kısa sürede yazacağım. selamlar 27.01.2015 10:56
Değerli Merve hanım, yine duyguları harekete geçiren bir konuya el atmışsınız. Var olunuz. Kanserli hastaların, yaşama bağlılık isteği kadar, bu hastalığı yenebilmek yolunda, onlara dışardan maddi ve manevi destek vermek de çok önemli. Onlara gösterdiğiniz ilgi ve sevgi sayesinde, "benim etrafımda beni önemseyen ve sevenler var, ben onlarla birlikte yaşamalıyım" azim ve düşüncesi ortaya çıkıyor ki, bu olumlu düşünce hastalığın yenilmesinde önemli rol oynuyor. Bunun ötesinde, buradan imkanı olan öncelikle MB yazarı arkadaşlarıma ve okuyanlarına sesleniyorum (ki yanılmıyorsam okuyucu sayısı 500 bin yazar sayısı 8500 civarında): Bugün burada yazabilen her bir yazarımız ve okurlarımız "bir tuğla da sen koy" kampanyasına, ayda 25,- TL bağışta bulunsa, çok daha ileri adımlar atılabilir ve ülkemizdeki araştırma ve mücadele imkanları, daha yukarılara taşınabilir. Harcamalarımdan ayda 25,- TL ve daha fazlasını,kesinti yaparak, destek sağlamak, bana mutluluk veriyor. Saygı ve selamlarımla. RB
Refik Başdere 22.01.2015 13:05- Cevap :
- Merhaba Refik Bey, ne güzel bir fikir bu! Aslında hemen hayata geçirilmesi gerekir. Hepimizin yarın ne olacağı belli değil. Hem bugünün değerini bilmeliyiz hemde yarını düşünerek daha insancıl hareket etmeliyiz. Selamlar... 26.01.2015 8:15
Bu yazını alıp baş ucuma koymam lazım değerli Merve'm.Selam ve sevgilerimle.
Şennur Köseli 22.01.2015 8:48- Cevap :
- Sanırım hepimizin sıkça hatırlaması lazım bitanem. Sevgiler yolluyorum sana 22.01.2015 13:39