Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gerçek bir hikaye!

Gerçek bir hikaye!
 

alıntıdır


Kısa bir süredir hiç tanımadığım biri için dua edip, iyi dileklerde bulunuyorum. Önceden söyleseler aklıma gelmezdi. Genel olarak hayra ve güzelliklere dua ettiğim çoktur ama şahıs olarak daha önce hiç görmediğim birine bu denli duacı olmama bende bazen şaşırmıyor değilim.

Onu bir sosyal paylaşım sitesinde tanıdım. Çoğu zaman resim beğenmekten ibaret olan bu siteler anlamsız gelse de bazen hayatın gerçeklerine tanıklık ettiriyor insanı. Hani hep derim ya “herkesin bir hikayesi var” diye, onun ki biraz farklı. Adını vermeyeceğim bağışlayın. Ona bir gökkuşağı diyebiliriz aslında çünkü rengarenk bir kişilik. Evinden, okuyup öğrendiklerinden, sunumlarından, renklere ve koleksiyonlara olan düşkünlüğünden ve ona şuan çok gerekli olan pozitif enerjisinden bahsetmek istiyorum.

Hayat dolu bir insan. Her yeni güne şükürle başlıyor. Hayatı bir evcilik oyunu gibi istediği kurguyla yönlendirebiliyor. Yani benim gözümde bilge bir kişilik. Çok genç bir bayan. Eşiyle mutlu bir evlilik sürdürüyor. Sanırım 2-3 yıllık evli. Henüz çocukları yok.

Son zamanlarda öksürük nöbetlerinden bahsediyor. Hastalığı bile abartmadan yaşayan biri o. Daha fazla dayanamayıp hastaneye gitmeye karar veriyor ve geçtiğimiz yılın son günleri hastane serüveni başlıyor. Üşütme, bronşit gibi bir şey beklerken, hiç umulmadık bir şekilde göğüs boşluğunda bir kitle ile sarsılıyor. Pet testi için randevular, tahliller vs…

Aşama aşama paylaşıyor yaşadıklarında sosyal paylaşımda. Belirsizlik onu biraz sıksa da yine de dirayetli. Çünkü onun mutluluğu koşullara bağlı değil. O zaten yaşama aşık!

Bir süre tahlil, test koşturmadan sonra sonuçlar belli oldu. O da onu takip edenlerle paylaştı; “Kanser ülkesinden pek sevilmeyen lenfoma isimli bir misafir gelmiş bana” diyerek. O süslü anlatımlarıyla bu olayı bile kendi düşlerinde kurgulamaya başlamıştı. 6 aylık bir sürecin her ayının 20 günü hastanede kalacak. Tabii ona sorarsanız burası bir otel hastane değil. Eşimle ne güzel tatil yapacağız diyerek kendini tamamen hasta psikolojisinden çıkarıyor.

Hastaneden her gün resim atıyor. Ama görseniz hastane odası değil rengarenk bir hobi odası orası. Ve her mesajının altında şükür ettiğini belirten bir şeyler yazıyor.

Kemoterapi ye ise tatil içeceği kokteyl diye bir isim takıyor. Yanında bilgisayarı, günlüğü, rengarenk hobileri var. O sanki rengarenk bir bahçenin çiçeği. Eminim bu misafiri kısa bir sürede geri gönderecek. Çünkü o yaşama sımsıkı bağlı. Sevgi kökleri o kadar güçlü ki onu bu yaşamdan koparmaya hiçbir rahatsızlığın gücü yetmez. O Allah inancıyla dolu.

Bunu neden anlattım?

Hayatta en ufak şeyleri dert ederek o kadar zor anlar yaşatıyoruz ki kendimize, böyle bir kahramanı tanıyınca insan utanıyor.

Dışarıdaki çiçekleri koklayın benim için diyen biri var karşınızda! Siz etrafınızdaki çiçeklerin, güzelliklerin ne kadar farkındasınız acaba?

Ne kadar şükür dolusunuz? Kaç sabah kalkabildiğinize şükür ettiniz? Kaç kez tüm insanlığa faydalı olmak adına bir şey yaptınız?

Şimdi bir düşünün! Yaşam kendiyle dost insanları sever. Siz yaşamla ne kadar dost olabildiniz?

 
Toplam blog
: 670
: 1923
Kayıt tarihi
: 19.12.10
 
 

İstanbul doğumlu. Kuantum Yaşam Koçu. EFT, NLP, ETKİLİ İLETİŞİM, BEDEN DİLİ gibi bir çok konuda e..