Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '16

 
Kategori
Güncel
 

Gerçek bir Leylek öyküsü...

Gerçek bir Leylek öyküsü...
 

Macar bilim adamları leyleklerin göç haritasını çıkartmanın yararlı bir tespit olacağını düşündüler.

Onlara göre bu tespitin bilimsel açıdan birden çok faydası vardı.

Hemen harekete geçtiler ve bir leyleğin üzerine gerekli bilimsel aletleri monte ettiler ve onu gökyüzüne saldılar.

Uçup gitti leylek...

Mavi göklerde salına salına komşu ülke sınırlarını geçti.

Balkan ülkelerinin büyük bir çoğunluğunun üzerinden uçtu ve diğer yoldaşları ile birlikte dağları, bayırları, ovaları "kuş bakışı" seyrederek her yılki yolculuğunu sürdürdü.

İyi geçiyordu yolculuk, keyifli geçiyordu.

Kimsenin onları rahatsız ettiği yoktu.

Ve derken...

Leylek kafilesi Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin misakı milli sınırları içine girdi.

Pasaportları, vizeleri yoktu.

Ancak onlardan pasaport ve vize isteyen de yoktu.

Girdiler hudutlarımızdan içeriye, Trakya'yı geçtiler.

İstanbul'un kirli havasından hoşlanmayıp, Marmara'ya doğru süzüldüler. Karşı kıyı daha temizdi, üzerinden uçtular. Hedefleri güneydi.

Daha güney, daha güney... O uzun Konya ovasını büyük bir sıkıntıyla geçip, Toroslara vardılar. Daha da yükseldiler; yalçın tepeleri aştılar.

Neyse ki ilerilerde, taaa oralarda Akdeniz'in maviliklerini gördüler.

Yorgunlukları keyfe dönüştü.

Kanat çırpmaları daha da hızlandı ve nihayet Mersin kentinin varoşlarına süzülerek iniş yaptılar.

Gerçekten yorgundular.

Kendilerine korunaklı bir alan buldular.

Ve tam işte bu sırada...

Tam da o güzelim portakal bahçelerinin yemyeşil yaprakları arasına saklanıp, uyuyacaklarken...

Kulakları sağır eden bir patlama yayıldı ortalığa.

Leyleklerden birisi düştü yere.

Yere düşen leylek, Macar bilim adamlarının üzerine bilimsel aygıtları yerleştirdikleri leylekti.

Derken... Mersinli avcılar sükun etti leyleğin yanı başına; sevinçliydiler!

İyi bir atıştı doğrusu, bir kurşunla yere sermişlerdi bilim leyleğini; birbirlerini kutladılar.

Ve leyleği oracıkta bırakarak, çekip gittiler.

Çünkü, leylek çorbası yenmiyordu.

Dolması da olmuyordu Leylek etinin.

Hele hele kızartması, et oldukça sert olduğundan hiç de makbul değildi.

Önemli olan "av"dı... İyi atıştı. Nişancılıktı.

Gerçekten yetenekliydiler bu uğraşta.

Ulusça kutlanmaları gerekirdi.

Biz kendi adımıza tebriklerimizi gönderiyoruz Mersin halkının bu güzide temsilcilerine.

Gazaları mübarek olur inşallah.

Ve maşallah!

 

www.haksal.av.tr

@farukhaksal42

www.soruyusormak.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..