Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '07

 
Kategori
Haber
 

Gerçek nerede?

Gerçek nerede?
 

Meclise bir kanun tasarısı getirilirken önce bunun bir ihtiyaç olup olmadığı, topluma faydası ve ihtiyaçları karşılayabilirliliği değerlendirilir, devamında ise anayasaya ve evrensel hukuka uygunluğu göz önüne alınarak girişimlerde bulunulur ve mümkün olduğunca toplumun katkısı ve damıtılmış düşüncelerle uygulamaya hazır hale getirilir.

Sonrasında ise birey ve toplumun birbiriyle ve devletle ilişkileri bu çerçevede yürütülür. Hiçbir güç keyfince kendi istediği gibi bir uygulama ile kanunlar dışına çıkamaz.

Anayasa Mahkemesi’nden oybirliği yada oy çokluğu ile Anayasa’ya uyumsuzluğu yada içeriği nedeniyle iptal edilen kanunların yapılış şeklini ve mantığını anlamak mümkün değil. Yasa yapıcı kendisi iyi niyetle yapıyor olsa bile emek harcanıp Anayasaya uyumluluğu uygun hale getirilmesi için gerekli özen gösterilmeyerek Anayasayı zorlarcasına, Cumhurbaşkanı ve muhalefetin itirazları olmazsa gözden kaçırılmak istercesinae yapılmak istenen kanunların amacını ve bu yaklaşım sahiplerinin hizmet anlayışını anlamak mümkün değildir.

Anayasal hukuk düzeni içinde demokratik katılımcı fikir üreten bir toplum olanakları kullanılarak; keyfince yasa yapma sonucunda fantezi düşünce ve ideolojilerini uygulama zemini bulan güç sahiplerinin ve bunlara itirazın ve tartışmanın mümkün olmadığı bir rejim içinde yaşamak, adaleti ve gerçeği aramak ne kadar mümkün olabilir?

Emile Zola’nın, bir avuç eğitimcinin mücadelesini anlattğı ‘’Gerçek’’ adlı romanında ki ‘’Adalet için gerçeğe, mutluluk içinse adalete ihtiyaç var’’ tespitinden hareketle ‘’gerçeğe’’ ulaşmak; demokrasiyi, özgür bireyi, katılımcı toplumu, kurum ve kuruluşlarını göz ardı ederek, onları kıskaca alacak davranışlara sessiz kalarak sağlanabilir mi?

Demokrasinin, hukukun, aklın ve özgür iradenin olduğu bir yerde keyfi uygulamalar yapılabiliyorsa; Cumhuriyet’in değerlerinin etkisizleştirildiği ve bu yaklaşımla oluşturulan inanç eksenli bir rejimde kim bilir neler yapılabilir. Bir tek gazetecinin bile yok edilmesini haklı olarak içine sindiremeyen kitlelerin, halkın sesi olan kuruluşların sindirilmesi ve ona verilen gözdağından çekinerek ‘’aman bana da bulaşır mı?’’ dercesine mesafeli duranların zaman içinde ilkeli kişiliklerini koruyarak ayakta kalmaları acaba mümkün olabilir mi?

Hiç olmazsa bir diziye gösterilen tepkinin küçük bir orandaki hassasiyeti, bir gün herkese gerekebilecek olan şiddet içermeyen fikir ve düşünceyi ifade etme araçlarından en önemlisi olan haber alma hürriyeti içinde gösterilmeli.

Toplumların gerçeğe ulaşmasının önündeki engeller kalkarsa belki bu tür dizilerin yapılmasına neden olan gerekçeler ve kişilikler de hayal kahramanı olmaktan öteye geçmez, bekli de talep bile görmez…

 
Toplam blog
: 22
: 550
Kayıt tarihi
: 01.07.06
 
 

1968 doğumluyum. Elektrik mühendisiyim. İnsanın kendisini anlatmasının zor olduğu, bununla beraber y..