Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '12

 
Kategori
Tarih
 

Gerçekler ve Suheyl Camii

Gerçekler ve Suheyl Camii
 

Camii ve İnşaatı


Son zamanlarda siyasilerin “tarihle yüzleşmek” adı altında  “Tek parti, İsmet İnönü camileri kapattı, Camileri, “depo”, “ahır”, “lokal”, “hatta” tuvalet yaptı” sözlerini medyada çok sıkça duymaktayız. Aslında bu iddia Türkiye’de “Cumhuriyet karşıtlığının “şehir efsanesi” haline getirdiği  “çarpıtmalarından” birisidir.

“CHP, Tek Parti, İsmet Paşa camileri kapattı”  çarpıtmasına 1966 yılında bizzat İsmet İnönü “Benim dönemimde camiler kapatılmamıştır” diye cevap vermiştir. Ama; Cumhuriyet tarihi saptırıcıları, bıkıp usanmadan çarpıtma iddialarına devam etmişleridir. Mehmet Şevket Eygi, 1966 yılında Yeni İstiklal gazetesinde vatandaşlara bir çağrıda bulunarak, "CHP döneminde yıkılan, satılan, kiraya verilen, depo ve müze yapılan camiler hakkında resim, yazı ve bilgi’’ göndermelerini istemiştir. Gelen yazı ve resimlerin bir kısmı Yeni İstiklal gazetesinde yayınlanmıştır. Mehmet Şevket Eygi, bu konuyu 2003 yılında "Yakın Tarihimizde Câmi Kıyımı" adıyla kitaplaştırmıştır. Kitabın başlığının altında ise "Kapatılan, satılan, yıkılan, kiraya verilen, depo yapılan, CHP ocağı, saz ve içki evi, spor kulübü lokali haline getirilen, müzeye dönüştürülen binlerce mâbedin hazin hikayesi" şeklinde bir ibarede bulunmaktadır. Yani, “CHP, Tek Parti döneminde camiler kapatıldı, depo ve hatta tuvalet yapıldı” iddiasını ileri sürenlerin “en büyük kanıtı”, Mehmet Şevki Eygi’nin yazdıkları ve söyledikleridir. Bu temelsiz iddiayı, “Tarihin Arka Odası Programı”nda konuşan Doç. Dr. Erhan Afyoncu, Bugün gazetesindeki köşe yazısıyla da doğrulamıştır.

Genç Cumhuriyeti kuranlar; “aşırıya”, “lükse”, “gösterişe” değil, Türkiye’nin gerçek ihtiyaçlarına önem vermiştir. Bu çerçevede, cemaati olmayan, “ihtiyaç fazlası camiler” belirlendikten sonra,  “tasnif dışı camiler” dönüştürülerek farklı amaçlar için kullanılmıştır.” Ama asla, camiler, ahır, eğlence merkezi veya tuvalet yapılmamıştır.Cumhuriyet'in ilk yıllarında bazı yerel yöneticiler tarafından eski eserlere gereken önemin verilmemesi üzerine bizzat Atatürk, aralarında camilerin de bulunduğu eski eserlerin korunmasını istemiş, 1934-1935 yıllarında Vakıfları koruma yasaları çıkartılmıştır.

Özellikle çok partili rejimin politik aktörleri, tek parti dönemi CHP’yi ve İsmet İnönü’ye saldırmak için “Kafir İsmet İnönü camilere kilit vurdu. Etrafına asker dikti. Namaz kılmak için içeriye kimseyi sokturmadı. Camileri devamlı teftiş etti. Nöbetçilere, ‘İçeriye kimseyi sokmuyorsunuz değil mi?’ diye sordu!” biçiminde bir propagandayla, CHP ve İsmet İnönü’nün “cami ve din düşmanı” olduğu yalanına neredeyse bütün Türkiye’yi inandırmışlardır.

Gerçekten de CHP ve İsmet İnönü, 1939-1946 arasında Türkiye’deki bazı camileri “depo” yapmış, bu camilerin kapısına “kilit” vurmuş, etrafına “asker” dikmiş ve bu camileri ibadete kapatmıştır! Burada sorulması gereken ama asla sorulmayan soru şudur: Ama neden? Olmalıdır. İsmet İnönü'yü camileri kapatmakla suçlayanların amacı İnönü'yü "cami düşmanı" göstermek olduğu için bu "ama neden" sorusunu onlar asla sormaz, soramazlar. Çünkü İsmet İnönü’nün bu davranışının nedeni “cami düşmanlığı”, “din karşıtlığı” değil; tam tersine “dinine olan bağlılığı”, “tarihine olan saygısı”dır.

“Nasıl yani?” diyorsunuzdur şimdi. Şöyle ki: İsmet İnönü, II. Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1939-1946 yılları arasında, Türkiye’ye yönelik muhtemel bir saldırıda, camilerin hedef alınmayacağını düşünerek, müzelerimizdeki “tarihi” ve “dini” değeri olan eserleri, zarar görmemeleri için, bazı camilere koydurarak koruma altına almıştır. Evet, İsmet İnönü, 1939-1946 arasında bazı camileri “depo” yapmıştır, ama bu depolar, Kutsal emanetler, Hz. Muhammed’in sancağı, kılıcı, hırka-i saadeti, Hz. Osman’ın kanlı Kuran’ı Kerim”i gibi “dinsel ve tarihsel” değeri olan eşyaların deposudur. Örneğin, Topkapı Sarayı’ndaki “Kutsal Emanetler”, bu emanetlerle ilgilenen görevlilerle birlikte Niğde’ye götürülerek, Niğde’deki bazı camilere konulmuştur. Dolayısıyla, “Kutsal Emanetlerin” bulunduğu bu “cami depolar”, ibadete kapatılmış ve kapısına kilit vurulup asker dikilmiştir. Çünkü İsmet İnönü, bu “Kutsal Emanetlerin” korunmasına çok büyük bir önem vermiştir.

İşte İstanbul'da DP döneminde Menderes'in yıktırdığı ve tahrip ettirdiği tarihi camilerden bazıları:

-1465 tarihinde inşa edilmiş olan tarihi Murat Paşa Camii Vatan caddesi yapılırken 1957'de yıkılmıştır.

-Pertevniyal Lisesi yakınlarında bulunan tarihi Oruç Gazi Camii, 1956 yılında yol yapım çalışmaları sırasında yıktırılmıştır.

-Yeni Kapı yakınlarında Fatih döneminden kalma 1479 tarihli Çakır Ağa Camii yine yol yapım çalışmaları nedeniyle 1958'de yıkılmıştır.

-Aksaray'da Vatan caddesinin başlangıcında yer alan Fatih döneminden kalma Camcılar Camii ve çeşmeleri, 1957 yılında yol yapım çalışmaları nedeniyle yıkılmıştır.

-Aksaray'da, 1555 yapımı tarihi Kazasker Abdurrahman Camii 1957'de yol yapım çalışmaları nedeniyle yıkılmıştır.

-Karaköy Kabataş arasında -bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi'nin tam karşısındaki- Salıpazarı Süheyl Bey Camii 1957'de yol yapım çalışmaları sırasında yıkılmıştır.

-Karaköy Kabataş arasındaki 1878-1879 yapımı, özgün mimariye sahip çok nadide eserlerden biri olan Karaköy Mescidi veya camisi 1958'de yol yapım çalışmaları sırasında yıkılmıştır.

-Karaköy Kabataş arasındaki II. Mahmut döneminden kalma, 1826 yapımı, tarihi Nusretiye camii ve sebili 1958'de yol yapımı sırasında tahrip edilmiştir.

-Karaköy Kabataş arasındaki Mimar Sinan eserlerinden Kılıçali Paşa Camii ve dükkanları 1958'de yol yapım çalışmaları sırasında tahrip edilmiş, bazı duvarları yıkılarak yeniden yapılmıştır.

            Yol açma çalışması nedeni ile yıkılan Salıpazarı Mescidi olarak da bilinen Süheyl Bey Camii, Fındıklı’da, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin karşısındaydı. İlk cami, bir denizci olan Süheyl Bey tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış. Zamanla harap olunca, Sultan Abdülaziz tarafından yeni tarzda, fevkânî, tek kubbeli ve sekizgen plânlı olarak inşa ettirilmiş.

            Altındaki dükkânların yanında bir de çeşmesi olan bu yeni cami, Menderes döneminde 1957 yılındaki yol açma çalışmaları sırasında, Semavi Eyice’nin deyişiyle gereksiz yere yıkılmış. Eski fotoğrafta da görüldüğü gibi yolu engellemiyormuş. Yıkımından sonra da Vakıflar tarafından arsasına lokanta yapılmış.

           Geçte olsa; Yıkım hatalarından biri olan Suheyl Camiinin  yerindeki Lokanta yıkılıp,  Vakıflar Bölge Müdürlüğünce cami temelleri ortaya çıkarıldı. Projesine ve eski haline uygun olarak Suheyl camiinin inşaat çalışmaları halen devam etmektedir.

Gerçekleri öğrendiniz mi sevgili okuyucular?

Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..