Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '08

 
Kategori
Dostluk
 

Gerçekten empati kurabildik mi ?

Gerçekten empati kurabildik mi ?
 

Herşey gölgesinde oturduğumuz Çınar ağacı kadar doğaldı..


Biz birbirimizi biliriz. Birbirbirimizin yazılarını da okuruz ya bu platformda.. Hani biraz “körle sağırlar, birbirini ağırlar” gibi oluyor. Olsun varsın canım, bundan ne zarar gelirki ? Arada belki yeni birileri de duyar sesimizi, tesadüfen de olsa yazılarımızı okur. Yeni kalemlerle tanışır, hatta bir ara belki denk gelir. Falanca tarihte, falanca yerde, filanca saatte, falanca kişinin yerinde top-la-nı-yo-ruzzz. Hani merak eder de gelir belki, orada yeni yüzlerle tanışır, yeni keyiflere ve empatilere ortak olur. Neden olmasın ki ?

Benimkisi biraz da öyle oldu gerçekten. Neredeyse 2 yıldır buradayım. İki yıl önce birçok sanal ortamda yazı yazdım, bunu da dile ve yazıya getirdim. Çoğundan zevk almadım, bir kısmına ısınamadım. Bir kısmında da okuyanlar ve diğer yazanlarla bir sevgi ve iletişim köprüsü kuramadım. Bende bir problem var diye düşündüm. Belki bu sefer kırarım bu kötü zinciri dedim ve pembe bir hayal perdesiyle, hiçbir beklenti içinde olmadan buraya merhaba dedim. İlk yazımda ne kadar da heyecanlanmıştım. Şöyle yada böyle, onlarca yazı yazmışım. Belki zaman zaman kendimi bir şey zannettim. Ama bir şeyi hiç göz ardı etmedim. O da gelen eleştirileri hep önemsedim. göz ardı etmedim. Bu bana çok şey kazandırdı.

Yukarıdaki paragrafta bahsettiğim gibi, ben de, spotlar arasında kalan ama belki de gözden kaçan bir toplantı haberini mail kutuma düşünce haberdar oldum. Ne kadar ayıp değil mi ? Utanmadım desem yalan olur. Ama bu utancın arkasına sığınmadan ve bahane uydurmadan bu toplantıya, nelerle ve kimlerle karşılaşacağımı bilmeden ve hayal bile etmeden, koşulsuz katılmayı, hatta sonuna kadar kalmayı ama elektrik yakalayamazsam bir bahane uydurup, bir iki saat sonra kalkmayı kurgulaşmıştım kafamda.. Çünkü bu tür toplantılar biraz da tehlikelidir. Biz insanoğlu doğuştan gelen genetiksel kalıntılardan olsa gerek, peşin yargılı olmayı, insanlar hakkında hüküm vermeyi severiz. Böylesi bir katılımlarda da, insanlar üzerindeki ilk intibah çok önemlidir. Birinden hoşlanır yada severse hep sever, o an elektrik almazsa, sempatik gelmezse empati kurmaya çalışmaz ve bir daha karşılaşsa bile nezaketen sohbet eder, gülümser yada hiç muhabbet etmez. İşte bundan çekinerek gittim bende böyle bir toplantıya…

İki gün önce burada, İzmir’de bir birliktelik gerçekleşti. Farklı eğitimlere, kültürlere, sosyal konuma, bilgiye, görgüye ve görünüme sahip olan yaklaşık 40 kadar insan bir araya geldi. Her ne kadar adı “Milliyet Blog yazarları İzmir toplantısı” ise de, toplantıdan ziyade bir birliktelik, hatta eğlenceli, şiirli, türkülü bir dostlar buluşması oldu. Yukarıda bahsettiğim farklılıklara sahip insanlar sanki yıllardır tanışıyorlarmış gibi sıcakkanlı ve dostane tavır içindeydi. İçimizde, emekli öğretmenler, emekli mühendisler, genç mühendisler de vardı, doktorlar, işletmeciler de vardı. Hatta, blogda bir tek yazı yazmamış olan da vardı ki aramızda, sırf bizlerle o anı yaşamak ve bizlerle beraber olmak için gelmişlerdi. Ne onlar yazmadıkları için önemsenmezlik pozisyonuna girildi, ne adetsel olarak çok yazı yazanlar omuzlarda taşındı. Ne güzel olanların yanında erkekler cirit attı, ne de bayanlar, yakışıklı erkeklerle fotoğraf çekilme itişmesine girdi. Her şey çok naif ve doğaldı. O kadar doğaldı ki, birbirimizi ancak blogdaki yazılarımızdan tanıdığımız Mavilim rumuzlu Ufuk hanıma o kadar çok takıldım ki, o saflığıyla ve doğallığı ile bunları hiç yadırgamadı. Nasıl takılınmazdı ki kardeşim? Giymiş güzel bir mavi entari, süslenmiş, püslenmiş. Herkes onun fotoğrafını çekiyor. Her fotoğraf karesinde o var. Hekesin ağzında bir mavidir gidiyor. Vallahi bir ara, toplantıdan ayrılıp gitmeyi bile düşündüm. Sonra dedim ki meydanı ona bırakma, sen en iyisi git kendine bir mavi tişört yada gömlek al, ilgiyi çekersin.. Ama beni ablukaya aldırdı, kurnaz Ufuk hanım, giyemedim mavi gömleği…

Epeyce insan vardı toplantıda.. Kimler yoktu ki ? Zarif hanım efendiler, yakışıklı beyler, güzel sesliler, fotoğrafçılar, efeler, genç arkadaşlar, yeşil gözler, mavi gözler, uzun saçlılar, kısa saçlılar, kısa şortlular, uzun şortlular, şapkalılar, gözlüklüler, yeşiller, maviler, kurabiyeler, paslar, çörekler, börekler, boyozlar, kolonya ve misfir şekerleri.. Ve de birbirinden güzel ve şirin kediler..

Çok ama çok hoş bir gündü. Çok daha fazla şey söylemek mümkün. Aramızda olmayanlar yada olamayanlar… Resimlere bir bakın, ne demek istediğimi anlarsınız…

Ha, bu arada empati konusuna gelince…. Bunun gerçekleştiğini tefrika gibi yazı yazmamdan da beli değil mi canım ?

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..