Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '09

 
Kategori
Blog
 

Gergin yaşıyoruz vesselam

Gergin yaşıyoruz vesselam
 

Vur gözüne gözüne, göremesin karakolu


İlginç...

Gergin yaşıyoruz vesselam. Hem de davul derisi gibi gergin. Hatta birbirimizi daha da çok germek için ges ges geriliyoruz... Sataşıyoruz, çelme takıyoruz, laf atıyoruz, oda yetmediğinde tabiri caizse biribirimizin kulağını, saçını falan çekeleştiriyoruz...

Sabah kalkıp, daha kargalar kahvaltısını etmeden, çoğu zaman saçını başını yollarda düzelterek, uykuyu yarı almış, yarı uyuklayarak koşa koşa gittiğimiz, ekmek teknemiz olan kapıdan girdiğimizde başlıyoruz çekeleşmeye. Günaydın demek falan hakketire. Kılıç kalkan ekibi gibi, sabahın köründe başlıyoruz cenk etmeye. Gün boyu çekeleştirmeyle, nifak sokmayla, itişmeyle, kakışmayla yılmadan, bıkmadan, usanmadan yol alıyoruz.

Ekmek kapımızdaki süreyi tamamlayıp geliyoruz evimize, aman allah birde bakıyoruz ki, yönetici diye seçtiğimiz kişinin yanlış, ya da hoşumuza gitmeyen bir icraatı var, kuşanıp kılıcı kalkanı doğrudan saldırı yöneticiye, ya da o sırada takacak bir vaka bulduğumuz gibi derhal ve derhal kapıcıya, bekçiye, bakkala, kasaba...

Yetmedi mi? Daha boşalması gereken negatif enerji deposu dolu demek ki... O halde hemen iki komşuyla bir akşam kahvesi sefası ve konu o anda cismen orada bulunamayan diğer komşunun tavuğu, kazı, kızı... Lafı biribirinin ağzından kapmacayla, gayet celalli bir şekilde, en dokunaklı, en tumturaklısını söylemek, taşı gediğine oturtuvermek becerisiyle.

O da mı yetmedi?

Önemi yok az sonra yorgun argın eve gelecek birisi var nasıl olsa.

Yorgunsa,
"neden yorgunsun, sen hep böyle yorgunsun",
Yorgun değilse,
"nedir sendeki bu değişiklik anlamıyorum" falan gibi saldırmacalarla geceyi zehir etmek mümkün. O da tutmazsa tutunulacak bir dal bulunur elbette, önemli olan gayret etmek...

Sıra geldiğinde, sözüm ona amacı, bilgi, yetenek ve istekle üretip, üretiklerini paylaşma yeri olan Milliyet Blog'ta geçirilecek zamana... Hemen başlıyoruz, nerde tatmin olacak uygun bir zemin var, direksiyonu o tarafa kırıp hedefe doğru yol almaya... Kim kime ne demiş, kim kime en özlü sözle nasıl dokundurmuş, kim editörler tarafından en gözde üye olmuş, kim editörlerin gözüne girememiş... Kimin yazısı ne kadar zamanda yayına girmiş, kimin yazısı kaç saat editörlerin elinde eğleşmiş... Kim güvenilir üye olmuş, kime güvenilmezmiş... Hemen polemik yapma zamanı... Gücün ve isteğin varsa oturup şöyle en esaslısından giydirmeceli bir blog yazısı yazmalı, yok şayet blog yazmak değilse niyetin o zaman hemen birkaç yorum yapmalı... Ya birilerini yağcılıkla suçlamalı, ya da yağcılar diye suçladıklarının karşısında bir yerde saf tutulmalı... Maddi manevi hiçbir çıkarı olmayan, birbirini hiç görmeyen tanımayan, görevi, bizler yayına al dediğimizde önlerindeki bilgisayara incelenmek üzere düşen yazıları incelemek olan blog editörleri, kime neden taksın bunu hiç anlamıyorum... Ama yine de editörlere veya diğer blog yazarlarına kafayı takmalı...

Bunu yapmalı ki, birbirini sadece yazdıklarıyla tanıyan insanlar topluluğu olan Milliyet Blog yazarlarının arasında da bir husumet oluşmalı, sürekli itişmeli, kakışmalı...

Bunu yapmalı ki yorgun argın geçen bir günün ardından, internet başında kendine ayırdığın birkaç saat de gergin geçmeli... Yoksa insan tabiatına aykırı davranmak olur, kii buda pek rağbet görmez sanırım...

Amacına ulaşıp bugünkü bütün negatif enerjiyi sağa sola zerkettikten sonra, huzurla ve bir günü daha tamamlamış olmanın verdiği mutlukla derin bir uykuya dalmalı, kii aynı tempoyla ve aynı negatif enerjiyle ertesi gün yeniden görev başında olmalı...

İlginç...

Nedir bu çekişme ben anlamıyorum, anlayan var mı onuda bilmiyorum...

Ben yine de sizlere en itişmesiz, kakışmasız tarafından sevgilerimi gönderiyorum

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..