Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '18

 
Kategori
Güncel
 

Gerisini Bana Bırakın

Gerisini Bana Bırakın
 

*** “Eğitim, yoksullar için bir sermaye, zenginler için de bir faizdir.” ***

Türkiye'de yerel bir gazetede yazmaktayım lakin kısıtlanmak her koşulda yaratıcılığı baltalar. Özgürlük  denen  kavram; bağımlılık yapan herhangi birşey gibi  iliklerimize, düşüncelerimize işler ve öyle bir an gelir ki özgürlük olmadan nefes alamaz hale geliriz. Uzun zamandır yazmaktan imtina ediyorum. Yazı yazarken illa ki toplumsal veya siyasal alanlara eleştiride veya övgüde bulunmak zorunluluğu doğuyor. Bir olayı veya yapılanmayı överken  ya da onaylarken sorun yok da; eleştiri yapıldığında  tepki almak, bazı hoş olmayan sözlere maruz kalmak, yazmayı seven insanları yazmaktan uzaklaştırıyor. Bu sebepten yazmaktan soğuduğumu düşünüyorum.

Kendi kendimle süren uzun konuşmalar yerine, yazmamın beni bir nebze de olsa rahatlatacağını düşündüğüm için günlerdir arayıp da çözüm bulamadığım problemimin kaynağı olan eğitim sistemindeki bazı değişiklikler hakkında yazmak istiyorum. Arada bir değişiklik yapmak, tabiri caizse tedbili mekanda değişiklik yapmak her zaman olmasa da birçok zaman  insana huzur verir,  nefes aldırır  lakin her canımız sıkıldığında mekan değiştirirsek bu var olan sıkıntının üstüne daha büyük sıkıntılar yaratır. Huzur bulalım derken olan bir parçacık huzurumuzdan da oluruz.

Bu sene kızımın ortaokula başlaması ile beraber, aniden  yürürlüğe giren yeni eğitim  sistemine adapte olmaya çalışıyoruz. Artık çocuklar sınava girmeden, sadece 4 yılın ortalaması ile liselere  gidebilecek. Okullarda eğitim eşitsizliği zaten vardı, okullar isimlerini, başarılarını duyurmak için diğerlerine nazaran biraz daha çalışkan çocukları bir şubeye toplayarak o çocuklara ayrı bir  program uyguluyorlardı.  TEOG sınavlarında derece yapabilmek için okullar da kendi aralarında yarışıyorlardı. Şimdi bu yarış daha da perçinlendi. Çocuklara sınavlarda haketmedikleri notlar verilerek, ders notları şişiriliyor, çocuğun öğrenip öğrenmemesi  ikinci  planda yer alıyor. Böylece  okullar bu sefer de not ortalamalarını yükselterek isim ve başarı sağlamaya çalışıyor. Bir çok öğrenciye eğitim veren biri olarak olayları izliyor ve gözlemliyorum. Bu eşitsizliğe velilerin de çanak tuttuğunu gözlemliyor, çocuklarının kapasitelerini bildikleri ve ortaokulun ilkokula nazaran daha ağır derslerden oluştuğunu bilmelerine rağmen, çocuklarının her sınavdan 100  aldıklarında bunu sorgulamadıklarını görüyorum.

Yarın bu sistemin de değişmeyeceğini kim bilebilir?  Yarın TEOG vb.bir sınav sistemi tekrar gelebilir,  peki geldiğinde ne olacak diyorum? Aldığım cevap şu: “  Gerekirse ek ders aldırırız. Onu da  zamanı gelince düşünürüz.”   oluyor.

Yani, bu sistemi getirirken amaç; Çocukların daha iyi bir eğitim alarak Türkiye’yi muassır medeniyetler (!) seviyesine ulaştırmak olsa da, malaesef  her zaman her yerde olduğu gibi,  işine  gereken önemi vermeyen eğitimciler ve bu eğitimcilere ses çıkarmayan ebeveynler  sayesinde  olan yine çocuklarımıza oluyor. Adaletsizlik heryerde her zaman vardı ve de var olacak.

  Değil mi ki bir eğitimci ;

-“Artık işimiz vicdanlı eğitimcilere, öğretmenlere kaldı.” demek zorunda kalıyorsa,

veya bir başka eğitimci: 

-“Kompozisyon kısmını yeter ki boş bırakmayın, birşeyler karalayın,  gerisini bana bırakın .”

diyebiliyorsa çocuklara,  ben daha ne diyebilirim ki!

Çocuklara balık vermeyip balık tutmasını öğreten güzel insanlara saygı ile!...

 

Melike ÇELİK

 

 
Toplam blog
: 78
: 290
Kayıt tarihi
: 02.07.11
 
 

1980 yılının buhranlı Ankara' sında gözlerimi dünyaya açmışım. Babamın işi nedeniyle çocukluk yılla..