Geyikli'de hem tatil yaptık, hem de dert dinledik!

Sıcakların bastırğı buğünlerde, deniz kenarında tatil yapmanın keyfide bir başka oluyor. Hele Ankara'nın bunaltıcı sıcağından kurtulup kendinizi Ege'nin serin sularına bıraktığınızda bir mutluluk kaplıyor bedeninize, ruhunuza. Relaks bir biçimde bol oksijeni ciğerlerinize çekip verdiğinizde, değişimi hemen farkediyorsunuz, dinçleşiyorsunuz. Mavi ve yeşil renklerin hakim kıldığı denizin üstünde gün batımıyla beraber kızılımsı renklerinde karışmasıyla seyrine doyum olmıyan bir görsellikle başbaşa kalıyorsunuz.

Bir dostumuzun daveti üzerine, son zamanlarda adından sıkca bahsedilen, Ç.Kale İline bağlı Ezine Kazasının Geyikli Beldesi' deki taş evine davetliydik, hem dostumuzun gönlünü almış, hem çevreyi tanımış olacaktık, bu nedenle uzun zamandır yapılan davete icabet ettik. Ev, zeytinlikler içinden Bozcaada'ya bakıyordu, muhteşem bir manzarası vardı, hele akşam günbatımında terastan güneşin batışını seyrederken, bir kadeh şarabınızı yudumlamanız her şeye değerdi.

Geyikli'ye gelmişken Bozcaada'yı gezmemek olmazdı, yeni iskeleden kalkan arabalı vapurla kırbeş dakikada adaya geçiyorsunuz. Çok sıcak bir ortama ayak bastığınızı vapurdan indiğinizde anlıyorsunuz. Hemen gözünüze sağda bakımlı kale çarpıyor. Rum mahallesine girdiğinizde hemen dikkatinizi daracık sokaklar, rengarenk çiçeklerle bezenmiş, iki katlı rum evleri özelliklerini kaybetmeden muhafaza edilmiş, boyalı şirinmi şirin, bu evlerin çoğu pansiyon olarak kiralanıyor.

Ayazmada denize girmemek olmazdı, poyraz rüzgarının esintileriyle yeşile çalan denizin tadını çıkardık. Balık, kalamar, deniz börülcesiyle şarabımızı enfes manzaraya karşı yudumladık. Ertesi gün Geyikli'yi, Odun iskelesini, Çamlık ve Dalyan Köyünü gezdik, eskiden arabalı vapuru Odun iskelesinden kalktığı için yazlık villa ve siteler buralara kurulmuş, çok daha önceleri bu iskeleden meşe palamudu ihracatı gerçekleştiriliyormuş o nedenle iskele civarında çok sayıda taş depolar mevcutmuş, bunlardan birinin ''Taş Konak '' adı altında resterasyonu yapılmakta, butik otel tarzında, turizmin hizmetine sunulacak olduğunu öğrendik.

Doksanlı yıllarda yeni iskelenin daha kuzey kısma yapılmasıyle, yazlık sitelerin ve yerleşimin bu bölgeye kaymasından dolayı, Geyikli'de bir hareketlilik yaşanmış, bu nedenle köylü hem memnun hemde mutsuz olmuş; Memnun olmuş hem işleri bir kat daha artacak, Beldeleri gelişecek, mutsuz olmuşlar, gelenlerin bazıları tarlaları, zeytinlikleri, meyve bahçelerini tarumar etmeye başlamışlar. Babalarının, dayılarının nufusunu kullanan birtakım kendini bilmezler, köyde terör estirmişler, su paralarını, elektrik paralarını ödememişler, kendi sitelerinde de aynı tarz olumsuzlukların hala yaşandığı söylenmektedir.

Geyikli'de bazı site sakinlerinin anlattığına göre; sitelerde hala şantiye elktriği kullanılmakta ferdi elektriğe geçilmesi için yapılan müracaatlar Çanakkale elektrik idaresince pek dikkate alınmadiğı söylenmektedir. Bu durumda pahalı elektrik kullanılmaktan yakınmaların hat safhaya gelmiş olduğunu da böylece öğrenmiş olduk.

Geyikli'nin dertlerinin yanında güzellikleride o denli fazla, gözünüzün alabildiğince kumsalı, tertemiz, pırıl pırıl bir denizi, bol oksijeni olan ve hala bakir kalabilen belde olması avantajlı durumudur. Bunların yanında meyvesi, sebzesi, meşhur Çanakkale dometesi, zeytin, zaytinyağı ve Ezine peyniriylede ün salmıştır.

Yolunuz düşerse uğramanız tavsiye edilir..