Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sabiha Rana Melekler Yüreğinizden Öpsün

http://blog.milliyet.com.tr/sabiharana

15 Şubat '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Geyşa (2)

Geyşa (2)
 

O bir Geyşa

Gizemli ve duygulu geyşa dünyasının içlerine doğru kaldığımız yerden, ilerlemeye devam ediyoruz..

Bayanlar baylar herkes burada mı?

Evet. İkinci bölüm başşlllııyoooorrrr PER DE...

Büyük özveriyle yetişmiş türlü yeteneklere sahip olan bu hatunlar, tanrı kadını hangi amaçlar için yaratmışsa işte o amaçlara uygun olarak yaratıldığını ellerinden geldiğince kanıtlıyorlarmış mesleklerine tutkuyla bağlı bu geyşalar...

Japon halkı teknolojisi ve endüstrisi sayesinde yaptığı devrimlerle ne kadar göz önündeyse geyşalar da yüzlerini boyadıkları beyaz boyayla bir o kadar sessizlikleriyle ve her önüne gelenin onlara sahip olamayacağını nazik bir şekilde sembolize ederek ve ustaca kendilerini gizlemeyi başarıyorlarmış..

Hem gizlenseler de ne olacak ki çekiciliklerinden bir şey kaybetmiyorlar ki onların kırmızı kiraza çalan dudaklarını görmek, erkeklerin arzularını kamçılamaya yetiyormuş ki zaten...

Geyşaları hayat kadınlarıyla aynı kefeye sakın koymayınız.. Onlar hiç bir zaman ne F.....şe ne de O..... pu sınıfına dahil edilmemişler..

Aksine para karşılığında aşk değil verdiği zevk ve sefa ile müşterisine saltanat sürdürüyormuş, müthiş zevkler sunuyormuş..

Böylelikle zarif ve romantik duygular satın alıyorlarmış müşterileri de onlardan..

Şimdi bağla ki tutasın bizim herifleri.. Japonya'ya giden ilk uçağa yer var mı diye soruyorlardır Allah bilir, T.H.Y. yetkililerine : )

En azından şu satırı da okuyun da öyle çıkın yola...

Bir yandan da Japon geleneklerinin önde gelen kültürel zenginliği sayılıyormuş geyşalık... Anlayacağınız bir erkeği motive etmek için ne gerekiyorsa bu geyşa milletinde varmış kardeşim..

Müşterilerinin mesleklerine göre onlarla her türlü konuda sohbet edebilen, şarkı söyleyen dans eden çay ikram eden onlara özel muamele sunan kadın türüne geyşa deniyormuş..

Bence bizim kadınlarımızın bir an evvel bu geyşaları, çeşmeye sulu götürüp, susuz getirmeleri lazım ki bizim herifleri biz zaptedebilelim..

Bilmem anlatabiliyor muyum? Bizim kadınlar huuu bize diyorum, daha çooookk çalışmamız lazım çooookkkkk...

Bakın hele bizim millet, bu geyşa hatunlar var ya ayrıca gazete ve dergileri Allah'ın her günü takip ederek okuyup bilgi sahibi oluyorlarmış.. Ülkelerinde ve dünyada olan biten bütün haberleri takip edip, hiç kaçırmayan yine bu kadınlar yani geyşalarmış..

Kültürün burada ne kadar mühim bir şey olduğunu her birlikte anlamış olmalıyız.. Bir zamanlar biz de kızları okutmak çoookk ayıp ve de günah sayılırdı öyle değil mi? Ama o eskidendi ağalar beyler.. Artık yok öyle yağma Hasan'ımın böreği ...

Aslında ''geyşa'' bir erkeğin her türlü ihtiyacını karşılayan onu mutlu etme sanatına verilen isimmiş.. Geyşaları asla ama asla O....pu veya F....yle aynı kefeye koymayınız billah çarpılırsınız ağabeylerim ablalarım.. İdeal ev kadını nasılsa geyşada öyleymiş, sadece onun özel eğitimini alan kişilerden oluşuyormuş bu hanımlar..

Anlayacağımız bunlar mektepli kadınlar kızlar, yani okuma yazma oranı olmayanlardan değiller..

Son yıllarda işin gerçeğini bilmeyenler cahillik işte sex yönüyle değerlendirdikleri ve F...şe ve O....pu gözüyle baktıkları için, geyşalar bu işe çok üzülmüşler ve haklı olarak karar almışlar kendi aralarında... Bir daha size geyşa mı tövbeler tövbesi demişler ve sayılarını aşağıya doğru çekmeye başlamışlar yani sayıları azcık kalmış şimdi...

Bu dünya kıskanç insanlarla kaynıyor geyşaları bile çekemediler soylarını kurutmak için ellerinden geleni yapmışlar..

Bilgileri sunan Japon dostlarımın bir ricası oldu.. Lafın üzerine basa basa dedikleri için ben de lafın üzerine basa basa yazıyorum..

Lütfen geyşa dendiğinde aklınıza ilk gelen şey, belden aşağı sohbet muhabbet olmasın.. Burnumuzun dikine düşünmeyelim ağabeylerim ablalarım ayıp oluyor geyşa kız kardeşlerimize yavv..

Akşam olduğunda yorgun argın vaziyette eve gelen erkeği mutlu etmek, bir tek geyşacıkların görevleri arasındaymış.. Farklı şeyler düşünüp de elin adamını elin kadınını niye günaha sokuyorsunuz? Yapmayın gözünüzü seveyim.. Bir de not iliştirdiler kalemime, dediler ki böyle bilinmesi biz Japon halkını bilhassa onore eder, sayın Rana dediler..

Geyşa hizmet ettiği adamın karşısına çıkmadan önce, ilk işi şuymuş, hani kireç gibi görünüyor ya yüzleri işte öyle bembeyaz bir makyaj yapıyorlar.. Bu makyajı yüzlerine bir de boyunlarına aynen uyguluyorlar.. Neden mi bu özel makyajı yapıyorlarmış?

Meğer müşterisinin moralini bozmamak içinmiş yaaa... Kimin aklına gelir böyle ince fikir ? Benim gelmezdi biz de yalan sıfır..

Aynı zamanda da kendi ruh halini gizlemek içinde bu makyajı yapıyorlarmış.. Billahi de bravo.. Bizde yine özellikle nasıl asık suratımızı takınsak da bizim herif bize bu akşam da ilişmese diye düşünüp '' başım ağrıyor '' maskemizi takıveririz yüzümüze.. Ve beş karış bir surat tabi, yorgun argın eve gelen herife, ilk lafımızı sokarız.. Demek istediğim şu, beyimize daha kapıda soğuk duşunu aldırırız.. Vazife kızım vazife : )

Zaten geyşa milleti de erkek eve gelir gelmez daha kapıda soruyormuş ya '' yatmak mı istersin yemek mi istersin duş almak mı istersin ?Diye..

Bizim kadınımız daha sormadan vazifesini icra ediyor güzelim benim.. Çünkü bizim herifimizin de bizim kadınımızın da kendi gelenek ve göreneklerimize göre yaşamış olduğumuz günün sonunda zaten soğuk duşa ihtiyacımız oluyor da ondanmış.. Burada eksik bir şey yok! : )

Ya da şöyle bir konuşma dili geçer aralarında..

Ve adam sorar karısına.. Yav Şaziment dur daha bismillah , bu ne surat bu ne ahh ? Kadın meydan muharebesinden çıkmıştır ya cevap verir.. Bir eli başında bir eli belinde.. Aman be herif, nasıl olayım işte? Başım ağrıyor karnım çatlıyor.. Bütün gün beynimi yediler kafamı şişirdi bu veletler yetmiyormuş gibi, bir yandan annen öte yandan kız kardeşlerin dıır dıırrr..

Neyse konuyu dağıtmayayım toparlıyayım çünkü, hayat kadınlarının tam tersine geyşa asla açık saçık giyinmezmiş.. Helal olsun onlara, demek ki sadece bizde değilmiş muhafazakar aile yapısı ve tesettürlü kadın muhabbeti.. Aksine, vücudunun her yerini gizlermiş ve otursa bile ayaklarını göstermeyen kıyafetler giyerlermiş.. Size şimdiye kadar demedim ama benim gözüm tuttu bu geyşa kız kardeşleri, zaten filmlerde gördüğümüz gibi aynen, hanım hanımcık giyiniyorlarmış ve tin tin tine mine hanım yürüyorlarmış...

Aslında bizim memlekette olsa bu geyşa kız kardeşlerimizden var ya, çok tutulur bunlar haa bizim köylerde..

Aha şuraya yazıyorum heç bekar mekar adam da kalmazdı .. Başlık parasını da daha sabaha denkleştirip getirirlerdi bizimkiler.. : )

Batı kültürünün tam tersine kadın vücudunu sergilemek pekte öyle hoş karşılanmıyormuş Japonya' da.. Vücutlarının namahrem olan kısımlarını bilhassa kapatarak ve kimseye göstermedikleri için, daha bir çekici buluyormuş bu erkek milleti geyşaları..

Duydunuz mu? Bizim kızlarımız da daha açsınlar üstlerini başlarını bellerini öyle gezsinler şehrin göbeğinde.. Aynen sayfide geziyorlarmış gibi !

Ben yazdıkça sizler geyşacıkları iyice şey sandınız dı değil mi? Yukarıda yazdım ya hanım hanımcıkmış bizim geyşalar diye evet bu doğru diyorum billahi inanın ayol..

Geyşaları F....den ayrı düşündüren nedenlerden biri de geyşaların müşterileriyle yatmaları yasakmış...Yoksa siz onları heriflerle y.....mu sandınız? Tühhh yok anam bunların akılları fikirleri ... İyi tamam aklınıza gelene uydular diyelim yatıp uyudular heriflerle en tez vakitte bulundukları o evden hemen sınır dışı ediliyorlarmış yani atılıyorlarmış.. Bu onursuzluk olduğu için pek olmazmış ya olsa bile yolu yordamı varmış...

Sadece bedensel ve ruhsal rahatlamak için giderlermiş erkekler geyşa evlerine.. Eğer, cinsel anlamda da bir beraberlik söz konusu olacaksa, eşlik müessesesine anlayacağımız bu adam bu geyşanın efendisidir diye karşılıklı olarak anlaşma yapılıyormuş kontrat imzalanıyormuş meğer..

Ardından geyşa efendisinin ( bu efendiye '' Danna'' deniliyor ) iki taraf arzu ederse Danna’nın ailesi de kabul ederse geyşa erkeğin evine de taşınıyormuş.. Genelde çalıştıkları evlerde kalmaya devam ederlermiş, o başka..

Adamlar bu işi çözmüşler kardeşim.. Boşuna Japon olmamışlar.. Ne diyorduk? ( Japonlar yapmış kardeşim.)

Az kalsın unutuyordum! Efendi bey arzularsa geyşadan çocuk yaparmış iki tarfta anlaşırsa efendisinin evine yerleşirmiş geyşa ve doğan çocuk o evde büyüyormuş.. Şimdi dikkat! İşin cilvesi burada başlıyor... Eve gelen geyşa o evde sadece hizmetçi olarak görülüyormuş.. Eyvah ki ne eyvahh...

Çocuğu mu? İşin acı tarafıda bu zaten ( tabi bana göre) geyşanın çocuğu o evin asıl hanımına anne diyebiliyormuş.. Dünya işte anacım, bir yandan göz süzer öte yandan gözünü çıkartır adamın.. Tamam anlıyorum her ülkenin geleneği göreneği ayrıdır saygı duyarız ve bizlerede saygı duyulmasını bekleriz tamam da.. Bakıyorum da hangi ülke olursa olsun illa ki bir yerden o kutsal aile kavramı dediğimiz yuvayı zedeleyen bir töresi bir geleneği var.. Japon erkeğini ve geyşasını çok şanslı çok nasipli düşündük şimdiye kadar değil mi? İşin aslı hiç de öyle değil kardeşlerim.. Japon erkeği maalesef kendi sevip beğendiği kısacası aşık olduğu bir kadını seçme hakkına dahi sahip değilmiş..

Şimdi diyeceksiniz ki yav sabiş bu ne perhiz bu ne turşu.. Önce bize bal sürüyorsun sonra da sirke çektiriyorsun.. Yok billah benden kaynaklanmıyor tamamen dünyanın kendisinden..

Düzen bu! Neyin düzeni diyorsanız, düzenin düzeni...

Burası bizim geleneklere uyuyor bakın. Japon anne baba aile kimi uygun görürlerse oğulları da onunla evlenmek zorundaymış.. Benziyor dememiş miydim? : )

Asıl geyşa gerçeği burada başlıyor bayanlar baylar, çünkü ailelerin seçtiği eş cinsel olarak daima arka planda kalırmış.. Açıkçası ben şöyle anladım burayı yani adamın eşi kendisine bile dokunulmaz oluyormuş..

( Millet vekili gibi yani ) : ) Yasak kardeşim yasak dedik, dokunmak yasak.. Çocuk edeceksen o başka ucundan accık...

Erkeğin eşi olan kadıncağız sadece ev işlerini yapmakla ve çocuklarına bakmakla yükümlüymüş.. Çocuklar kocaman olunca tabi ki onunda sağa sola gezmeye çaya kahveye özgürce gitme hakkına sahipmiş.. Durum böyle olunca da erkek adam ihtiyaç duyuyorsa şayet ( Mutlaka duymalı yoksa geyşalar ne işe yarar? ) tabi ki çok parası olan geyşaya az parası olan da hep ağzımızda gevelediğimiz F.....lere gidermiş..

Bak Allah'ın işine sen, ne eş ne aile hiç kimsecikler erkeğin zevk ve rahatlamak için gitmesine gıkını çıkarmazmış aksine saygı gösterirlermiş.. Zaten adam da gizli saklı gitmezmiş ki pes valla değil mi? Hatta eşi onu temizler paklar giydirir kuşandırır öyle yollarmış.. Brehh brehhhh... Biz adamın da kadının da ciğerini söker köpeklere yediririz alimallah... Bize ters düşer abi.. Japonlara hişt diyecek değiliz, sevgimiz saygımız sonsuz kendilerine..Japon dostlarımız gelenek ve göreneklerini varsınlar sürdürsünler kendi aralarında.. Bizi bozar... Biz almayalım...

Mesela adam gidiyor kardeşim, gittiği yere ait masraf vs. ne varsa faturasını eve yollayabiliyormuş..Yok daha neler diyeceksiniz... Buyurun deyiniz.. Japonya'da kasa da kese de evin hanımndaymış.. Erkek adam maaşı aldığı gibi doğru hanıma teslim edermiş... Neden mi? Evi hanım idare edermiş de ondan.. Evin eksiğinden gediğinden kadın sorumluymuş.. Erkekler evi nasıl idare edeceğim diye düşünmezlermiş böylece..

Pekiii ben bir şey söyleyeyim mi size ? Söylüyorum işte!

Haa o mu? Geyşa (3) mü? Japonya'dan yeni yola çıkmış, geliyormuş Çatıırr çattıırrr çatlayınnn : )

Sabiha Rana

Değerli bilgilerinize ; Ülkemizde son yıllarda yaşanan boşanma olaylarını düşünüp, kendimce araştırırken dünyadaki bir kadın gözüyle bakmaya başladım olaya.. Araştırmalarım beni ta Japonya'ya geyşalara ve geyşanın doğduğu ülkeye sürükledi.. Bu yüzden peşin hükümlü olmamak adına konuya açıklık getirmesi için önce ''geyşa'' nedir? Onu öğrenmem gerekiyordu.!

Okuma nezaketi gösterdiğiniz için teşekkür ederim..

 
Toplam blog
: 1989
: 4996
Kayıt tarihi
: 26.10.06
 
 

Gazeteci - Yazar (NLP Uzmanı - İlişki ve Yaşam Koçu) Yaşarken dünyayı dolaşmayı, topraktan güneşe..