Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '07

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Gez dünyayı gör Osaka'yı

Gez dünyayı gör Osaka'yı
 

Kaf dağının ardında yemeğe davet edildim. Dünyayı bir uçtan bir uca geçerek uçak denilen kuş kondu Osaka havaalanına.

Her şeyi ile ne kadar farklı bir şehir, bırakın Türkçe bir kelime orada okuduğum tek İngilizce kelime "hospital " idi..sanki yakın bir akrabamı görmüşüm gibi duygulanmıştım hastahane yazısını görünce.

Bir kez dışarı çıktım, kayboldum evi bulana kadar hatim indirdim adaklar adadım.
Misafirperverler Japonlar da.. hadi dediler Nur gelinin görümceleri sizi yemeğe götürelim.


Uzun zevkli bir yolculuk sonrası işte dediler burası. Baktım tek katlı şirin bir yer, bizim et konusunda seçici olduğumuzu bildikleri için bunca yolu gelmişiz malum domuz eti yemiyoruz.

Girdik içeri, odalar var ev havasında her odada bir küçük ama uzunca bir sehpa yerde kilimler, eee hani sandalyeler diyemiyorsun çünkiii yere dizlerinin üzerinde oturuyorsun. Dizelendik melemen bardağı gibi, kapı açıldı bir bayan geldi oda oturdu. Elinde bir çaydanlık onlara has küçük küçük fincanlar çay servisi için, her gittiğiniz yerde bu servisi mutlak yapıyorlar bedava. Şekersiz içiliyor bir süre sonra alışılıyor.

Neler yiyeceğimizi sordu, ben dut yemiş bülbül sağ olsun Nur gelin sesim oldu. Siparişler verildi.

Hepimiz birbirimize bakıp gülümsüyoruz…

Saygı ile ayrıldı bayan garson, bir süre sonra büyük bir tepsi içinde yiyeceklerimiz geldi.. dört büyük kap ağzı kapaklı ayrıca üzerinden duman tüten ayrı bir kap.. ilk önce o kabı açtı içinde dürülmüş bükülmüş sıcacık minik havlular çıktı ellerimizi silmemiz için…akladık pakladık..

Nihayet sıra yemek de idi..açtım benim için bırakılan büyükçe kabı..

Kendi içinde bölümlere ayrılmıştı, her bölümde farklı lezzetler sıralanmıştı. soya sosu onların sofralarının as solisti her şeye katılıyorlar, yağ yok, salça yok ama soya her an ellerinde orada televizyonda izlediğim her programda mutlak birileri yemek yapıyor, pirinci ve makarnayı evirip çevirip, tabağını değiştirip farklı sunup öyle çok tüketiyorlar ki yemek Japonlar için sanki hayatın anlamı gibi geldi.

Menüde yosunlu çorba vardı, içinde bizim erişteye benzer bir çeşit makarna farklı ama sonrasında tiryakisi olunacak bir tat, tavuk etini yine soya sosunda farklı bir şekilde pişirmişler.

İlk kez çiğ balığı da orada tattım, ilginç balık sevmeyen ben bile çok sevdim. Pirinç onlar için vazgeçilmez, ekmek niyetine sabahları o pirinci yiyorlar.

O pirinci pişirdikleri özel bir kap var sanki buhar maharetiyle pişen, sadece su ve pirinç hadi bana bir dilim ekmek diyemiyorsun, küçük kaseye her daim hazır olan pirinçten doldurup ekmek niyetine yiyorsun.

Ayrıca bizim menüde bu pirinci yosuna sarıp öyle sunuyorlar, keyifle tüketiyorlar, tam alışıyordum oradan ayrıldım, baktım uçakta da bizlere sunuldu.

Oralara gitmeden önce biraz çubukla alıştırma yapmak da fayda görüyorum, yoksa aç kalabilirsiniz..)

Farklı bir mutfak, gez dünyayı gör Osaka’yı ye yosunlu pirinci, çiğ balığı yahu bu söz böylemiydi? Sevgi ile
kalın efendim

http://www.denizce.com/

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..