Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '08

 
Kategori
Yolculuk
 

Gezdim durdum İzmir'de durdum.

Gezdim durdum İzmir'de durdum.
 

Izmir_from_konak_pier


Haftasonu İzmir'deydim.Akrabamızın düğünü vardı.Çok eğlendim açıkçası.Sabah 4'e kadar diskoda zıpladık, kudurduk diyebilirim:)).Damat bey sağolsun bizi düğünden sonra unutmadı. Allah sonuna kadar mutlu ve bahtiyar kılsın. Hava da o kadar müsaitti ki gezmek için anlatamam. Bakın anlatamıyorum :))

Kiminle mi gittim? Tabii ki yalnız dermişim. Hayır yalnız değildim ve yanımda babam ve eniştem mevcuttu. Otomobille gittiğimiz için çok zevkli geçti turumuz açıkçası. İlk molamızı Ayvalık'da verdik. Şimdi Ayvalığa gittin de bir Ayvalık tostu yemedin mi diye soracaklarınız vardır eminim. Yenmez mi bre more deryalar. Şimdi ağzınız sulanacak biliyorum ama o kaşarını ne kadar da güzel yapmışlar evladım :))Sündür sündürebildiğin kadar. Heheeeyt bree. E tabii yanında kuru kuru da gitmezdi en köpüklüsünden.

İkinci durağımız Susurluk. Ne kadar da güzel memleketim varmış da kıymetini bilememişim. Kendime kızıyorum açıkçası. Neden daha önce buralardan geçmemişim de duraklamamışım? Durun şimdi. Susurluk deyince aklınıza ne geliyor? Trafik kazası mı? Ne o bilemediniz mi? Hayıır yandınız çıkın oyundan :)))
Arkadaşlar lafı daha fazla en geyiğinden large'latmadan dilimin altındaki ıslanmış baklayı ortaya çıkartıuorum. Ayran! İşte budur. Hiç susurluk ayranını denediniz mi?Ben denedim mükemmel doğrusu. Susurluğa ilk girişinizde sizi başlangıç noktasında dev bir ayran heykeli bekliyor. "Buyrun efenim buyrun"der gibi size selam duruyor o koca köpüğüyle. Çok hoş bir karşılama olmuş. O ayranı denemeniz lazım.Koca bir bardak size yetmeyecektir buna eminim. Sıcak bir tost ile beraber bu kadim dostumuz I Run'ı deneyin derim başka da bişey demem.

Manisa'da duruyoruz. Hava o kadar güzel ki arabada yol almaktan sıkılmıştık. Manisa MMM Migros'a uğramadan edemedik. Eniştem bir bal firmasında çalışıyor da biz de dedik haydi ballara bakalım fiyatları nasıl. O kadar pahalı ki ballar inanamazsınız. Artık bal bile alamayacağız gerçekten de. Arılar birer ikişer intihar ediyorlarmış. O sebepten bal azaldığı için fiyatlarda normal olarak tavana vuruyor en dampinginden.

Manisa o kadar harika bir şehir ki orada bulunmanız lazım bir kere de olsa. Kocaman sanayi şehri olmakla beraber, bir o kadar da yeşilliği çok olan bir yer.

İzmir'e hele şükür ulaşabildik. Hava da o derce güzeldi ki İzmir'in o sakin ışıltılı güzelliği yüzümüze bir tokat gibi vuruverdi ve uykulu halimizden birden şok olarak uyandık :))

Biz Buca'ya gitmek amacıyla buraya geldiğimiz için diğer ilçelerini gezemedim ne yazık ki. Buca'ya Hipodrom'un oraya yakın biryerde akrabamızın düğünü vardı. Ama akşam sekizde idi düğün. Eee dedik ne yapalım? Gittik damat evine, bi güzel karnımızı doyurduktan sonracıma bir iki hoş beş sohbet ettik akşamı da ettik en sonunda.

Düğün biraz bana değişik geldi. Orada adet, takı merasimi düğün bittikten sonra. Ben bir dumur oldum ki sormayın en ohasondan. Millet oynayıp oynayıp yorgunlıktan geberdikten sonra o halde para takma sırasında giriyor. Ne garip değil mi?

Neyse düğün bitti, damat bey bizleri geceye akmaya davet etti. Gittik diskoya. Burasının adı ' Çınaraltı' imiş. Turkuaz ismi verilmiş.Burası, İzmir'in Lailası imiş. Kimin umurunda ben eğlenmeme bakarım. Sabah 4'e kadar hopladık, zıpladık, kudurduk. Derken dediler çorbacıya gidelim de ayılalım biraz. Şimdi dedik orada durun bakalım. Frene basalım artık. Evlere dağılalım artıkın. Herkesin uykusu var. İçlerinde birtek ben içki içmedim. Diğer arkadaşlar ooo 4-5-6- bardak bardak biralar havada uçuştu. Bana da içkisiz bir kişilik olarak arabayı kullanmak kalmıştı.
Şimdi sizlere İzmir hakkında kısa bir tarih bildisi vererek yazımı sonlandırıyorum. İnşallah bir dahaki sefere gezmeye kalkarsam sizlere yine anlatırım. Yediğim içtiğim benim olsun sizlere anlatırım.:))

İzmir kelimesi eski İon lehçesinde Smurne, Attika (Atina) lehçesinde ise Smyrna diye yazılırdı.

Bugünkü Hellenler bu kentin adını Smirni biçiminde telaffuz etmekte, Gerçi son yıllarda Antik Efes kenti civarında da bu adla anılan bir köy yerleşimi izlerine rastlanmıştır. Olasılıkla İzmir'den Efes'e giden bir kısım Amazon kraliçelerinin adını yerleştikleri köye de koydukları düşünülmektedir ki bununla ilgili bilgilere eski Yunanistan'daki kaynaklarda da rastlanmaktadır.

Ancak Smyrna sözcüğü Yunanca değildir, Ege Bölgesindeki birçok yerleşim adı gibi Anadolu kökenlidir. M.Ö. 2. binin başlarına ait Kayseri Kültece yerleşiminde ele geçen bazı tablet metinlerinde Tismurna adına rastlanmaktadır. Tismurna'daki `ti' bir ön ek olup büyük olasılıkla bir kişi ya da bir yer adını belirtmektedir. Bundan da Hellenler ya da Bayraklı höyüğünü mesken tutanların bu ön eki atıp kente 'Smyrna' demişlerdir. Kentin adı olasılıkla M.Ö. 300 ile M.Ö. 1800 yılları arasında Smurnu olarak anılıyordu

Eski İzmir kenti (Smyrna) körfezin kuzeydoğusunda yer alan ve yüzölçümü yaklaşık yüz dönüm olan bir adacık üzerinde kurulmuştu. Son yüzyıllar boyunca Meles Çayı'nın ve Sipylos Dağı (Yamanlar Dağı)'ndan gelen sellerin getirdikleri mil ile bugünkü Bornova ovası oluştu ve yarım adacık bir tepe haline dönüştü.

Şimdi Tepekule adını taşıyan bu höyüğün üzerinde Tekel Müdürlüğü'nün İzmir Şarap ve Bira Fabrikası'na ait numune bağı bulunmaktadır. 1955'ten beri yoğun gecekondu bölgesi olan bu çevrede İzmir'deki ilk yerleşim yeri olarak tespit edilen İzmir Höyüğü bulunur. Buradaki ilk kazılarda Türk Tarih Kurumu ile Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü"nün katkıları büyük olmuştur.

Batı Anadolu kıyılarındaki ilk yerleşimler -ki bunlar Troya Savaşlarından sonra kurulan Aiol, İon ve Dor kökenlidir- genelde küçük yarımadalar üzerinde kurulmuştur. Bunlar, Çandarlı (Pitanes), Foça (Phokaia), İzmir (Smyrna), Kilizman (Klazomenai), Milet ve İasos gibi yerleşimlerdir. Bunun nedeni yerleşim yerlerini kuran ve oturan insanların daha çok Hellenli ve den olmalarıdır. Böylece yarımada yerleşikleri hem iki limana sahiptiler, hem de kara denizden gelecek saldırılara karşı güvence içindeydiler. Elverişsiz havalarda limanlardan biri uygun olmadığı takdirde gemiciler diğer limanı kullanma şansına sahiplerdi. Bayraklı Höyüğü körfezin kuzeydoğu köşesinde, kuzeyine sarp kayalı Yamanlar Dağı'nı da alarak karadan gelecek saldırılara karşı rahat bir konumdaydı. Güneyi imbata açıktı. Eski İzmir yerleşimi yaklaşık 3000 yıl boyunca bu yarımada üzerinde ver aldı. M.Ö. 4. yüzyılın ikinci yarısında büyük nüfus artışı yüzünden bugünkü Kadifekale (Pagos) eteklerine taşındı.

En eski İzmir'in yerleşimi Bornova ilçesindeki Yeşilova Höyüğü'nde 2005 yılında yapılan kazılarda keşfedilmiş, İzmir kenti tarihinde bilinenden 3 bin yıldan daha eskiye M.Ö. 6500 yıllarına kadar gidilmiştir.Yeşilova buluntuları İzmir'deki ilk yerleşimin Neolitik Çağda Bornova Ovası'nda başladığını , yerleşim sayısının Kalkolitik ve Tunç Çağlar süresince artarak devam ettiğini göstermiştir.

Symrna kazılarından elde edilen bilgiler ışığında Tunç Çağ evlerini höyüğün en üst düzeyinde denizden 3 ile 5 metre yukarıdaki kayalar üzerine oturtmuşlardır. Bu yerleşme Eski Tunç Çağı dönemine aittir. Bulunan çanak ve çömlekler Troya dönemi ve kültürüyle (M.Ö.3000-2500) benzerlikler göstermektedir. Birinci yerleşim tabakasının üstünde Orta Tunç Çağı dönemi yer alıyordu. Burada bulunan keramik eserler Troya II kentinde ortaya konulan sanatsal eserlerle hemen hemen özdeştir (M.Ö. 2500-2000). Üçüncü yerleşme katı Troya VI ve Hitit dönemi ile çağdaştır (M.Ö.1800-1ü50). Bu katta elde edilen büyük ve sağlam bir vazo, Afyon ve Uşak kentlerinin güneyindeki Beyce Sultan kazılarında elde edilen kapların çeşidindendir. Ayrıca birçok kap biçimi Orta Anadolu ile olduğu ölçüde Troya VI kap kaçağı ile de benzerlikler taşımaktadır. Bundan başka yine Troya VI'da gün ışığına çıkan `Minyas' tipi vazolar Bayraklı'da da ele geçmiş, bir de 4-5 Myken seramik parçasına rastlanmıştır. Açılan sondajlar küçük olduğundan evler hakkında geniş bilgi elde edilememiştir. Tunç Çağı'nda İzmir `de yaşayan yerli halkın dili konusunda herhangi bir fikir elde edilmesi mümkün olmamıştır. `Minyas' türü keramiğin ele geçmesi birçok Anadolu kentinde olduğu gibi, burada da 2. Binde Akalılâra (Achaioi: Myken) ait bir ticaret kolonisinin bulunduğuna ilişkin ipuçları verebilir.

Kendinize iyi bakın.Siz de yorumunuzun sonuna güzel bir şey ekleyin.Noooluuuuurrr :)))

Kaynak Bilgi :www.vikipedia.com.

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..