Gezi direnişi kibiri yendi...

Çapulcular kibiri yendi. Artık ülkenin siyasi tarihi üzerine not düşenler Gezi Direnişi’nden milat olarak söz edecekler.

Sandıktan aldığı oy çokluğunu sürekli halkın gözüne sokarcasına dile getiren iktidarın uyguladığı politikaların yarattığı ötekiler; Gezi’de, Türkiye’nin 78 ilinde görülmemiş bir direnişle hayat tarzlarına, özgürlüklerine sahip çıktılar.

Gezi Parkı Direnişi üç ağaç meselesi değildir diye yazdık, söyledik. Kiminle konuşsam “milletin boğazına kadar geldi” yanıtını aldım.  İktidarın kibirli, “ben bilirim, o yasak, bu yasak,ben yaparım..ben ben” diline ve uygulamalarına karşı biriken tepki; şafak vaktinde Gezi Parkı’na yapılan vahşi müdahale ile sokakta, meydanlarda  kendini gösterdi.

Halk korku duvarını yıkarak adeta üzerindeki ölü toprağını attı. Özellikle gençler, kadınlar oluşturdukları dil ile toplumun yüreğinde sarsılmaz ayrıcalıklı bir yer edindi.

Konda’nın Gezi Parkı’na gelenlerle yaptığı araştırmada ezici bir çoğunluk (%58.1)“özgürlüklerin kısıtlandığını düşündüğü” için katıldığını söylüyor. AKP ve politikalarına karşı olanlar ise katılımcıların %37.2’sini oluşturuyor. %30.3 ise Erdoğan’ın açıklamalarına ve tavırlarına tepki için eyleme katıldığını söylüyor. İlginç olan ağaçların sökülmesine karşı olanların %20.4 oranında olması.

Dünyada eşi benzeri görülmemiş şekilde atılan biber gazı ve tomalardan sıkılan suların yarattığı şiddete maruz kalmamak için alanlara, sokaklara çıkmayanları da düşünecek olursak toplumda ezici bir üstünlük ile AKP/Erdoğan karşıtlığının yükseldiğini söyleyebiliriz.

 Türkiye’yi sokağa döken, sokağa çıkmayanları da ekran başına kilitleyen Gezi Parkı Direnişi, AKP/Erdoğan’ı  onca şiddet, yıkım ve cana gelen zararlardan sonra uzlaşma noktasına getirdi! 

Necati Şaşmaz, Hülya Avşar’ın, Bülent Ersoy’un akilliğine mecbur olan AKP’nin, çok değil on yıl önce mağdur edebiyatı ile sahne aldığı siyaset arenasında sınırsız desteklendiğini anımsatmakta yarar var.

AKP/Erdoğan içerden, dışarıdan yapılan eleştirilere yüksek perdeden yanıt yetiştireceğine ‘işlerin bu noktaya gelmesine yol açan hataları nasıl yaptım’ diye düşünmesi gerekiyor ama ne yazık ki düşünmek yerine reflekslerine göre tutum alarak eski vesayet düzeninden alışık olduğumuz üzere ‘bindirilmiş kıtalar’dan oluşan “Milli İradeye Saygı Miting”leri düzenliyor. Bir çok yurttaş gibi bende bu mitingleri ‘Erdoğan’ın İradesine Biat Mitingi’ diye tercüme ediyorum.

Öte yandan Taksim Dayanışma Platformu tarafından yapılması beklenen açıklama bu güne kaldı. Platformun yapacağı açıklamanın direnişi “üç ağaç meselesi” olarak gören iktidarın beklentileri ile örtüşmeyeceğini tahmin etmek hiçte zor değil. Haysiyetine sahip çıkıp kibiri yenenler pes etmeyecek…

Her ne kadar iktidar/Erdoğan yaptığı açıklamada, mealen ‘2014 seçimleri için meydanlara çıktığını’ ifade etse de artık herkes biliyor ki, bu mitingler Gezi Parkı Direnişi ile meydanlara ‘hayat tarzıma karışma, özgürlüğüme dokunma’ diyen halka, demokratik taleplere karşı yapılıyor. İktidarın bu tutumu toplumu germekten, kutuplaştırmaktan başka bir amaca hizmet etmeyecek.

İyi seyirler…