Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Gezi Parkı olaylarının düşündürttükleri üzerine

Gezi Parkı olaylarının düşündürttükleri üzerine
 

Gezi parkı olayları ülke çapında çok tartışıldı, konuşuldu. Tartışılıp konuşulmaya da devam ediyor. Uzun süre de edecek gibi görünüyor. Gezi parkı olayları sırasında yaşananları herkes kendince yorumlayıp değerlendiriyor ve buna göre tavır alıyor. Bu da aslında çok doğal bir durum. İnsanlar yaşadıkları toplumun içinde olay ve olgulara kendilerince bir bakış açısı ile yaklaşırlar. Bir olay veya olguyu değerlendirirken doğru bir bakış açısına sahip olabilmek bu yönüyle oldukça zordur. Bilimsel çalışmaları yapanlar, adalet sistemi içinde görev yapan özellikle hakimler hep kendi vicdanlarının sesine göre hareket ettikleri, etmeleri gerektiği söylenirse de insan unsurunun olduğu yerde sonuçta her vicdan sahibi geçmişten getirdiği bakış açısına, tavır alışa, değer yargılarına sahiptir ve bunlardan kendisini kurtaramaz. Kurtardığını söyleyenler hiçbir zaman doğru söylemiyordur. Bilimsel alan ve adalet alanında dahi olamayan bir durumun topluma mal olan Gezi Parkı türü olaylar için olmasını beklememek gerekir. Bu nedenle Gezi Parkı olaylarını da herkes kendine göre değerlendirip tarihe mal edecektir. Günümüzde yaşanan olaylar için söz konusu olan böylesi bir gerçeklik karşısında bile çok farklı bakış açılarının olduğu dikkate alındığında tarihi olaylar konusunda var olan farklı bakış açıları karşısında hiç şaşırmamak gerekiyor.

Gezi parkı olaylarında olan neydi sorusunu da herkes kendince cevaplayacaktır. Kimisi gezi parkı olayına bakıp demokrasinin güçlenmesini görürken kimisi de seçimler aracılığıyla devrilemeyen bir iktidarı devirmenin aracını görmektedir. Geçmişte devrimci hareketlerin yapamadığını yapma veya muhalefet partilerinin yapamadığını yapma gibi sonuçları görenler de kendilerine göre haklı. Bazıları yeşile duyarlılığın bir göstergesi, bazıları sorumlu bir vatandaş olduğunun göstergesi olarak bu olaylara bakıyor veya katılıyor. İktidar açısından ise kendilerini çekemeyen iç ve dış düşmanların komplosu olarak görülüyor. Kişisel amaçlarını veya hırslarını, hınçlarını tatmin etmek isteyenler de eksik değil. Siyasal gruplar arası var olan çekişmenin getirisi olarak değerlendirenler, uzun süredir biriken öfkenin dışa yansıması olarak değerlendirenler ve daha bir çok farklı bakış açısı Gezi Parkı olaylarına yaklaşıyor, değerlendirip tavır alıyor.

Tüm bu tavırları olumlu veya olumsuz yargılamak yerine anlamak ve günlük hayata yansıyacak sonuçlar çıkarabilmek önemli. Bunu da yine herkes kendine göre yapacaktır, yapmalıdır.

Yapılan gösterilerde dile getirilen argümanlara bakıldığında mevcut siyasal iktidara karşı bir duruşun olduğu açıkça görülmektedir. Toplanan bu grupların karşı duruşunun gerekçesini doğru anlamak gerekir. Gezi Parkı olaylarındaki görüntülere bakıldığında toplanan grupların belli yerleri işgal etme, alanlara çıkma, alanlarda toplu olarak bir araya gelip bağırma, sloganlar atma, yolları farklı şekillerde kapatma, yakma, yer yer kırma, dökme, taşları söküp direklere, metallere vurma, tencere, tabak, kaşık, çatal gibi metal varlıkları vurup gürültü çıkarma, siyasal iktidarın emrindeki emniyet güçlerine saldırma, kendilerine ait hale getirdikleri yaşam alanlarında kendi kişisel düşüncelerine göre düzenlemeler yapmaya çalışma, araçları yakma gibi davranışların bulunduğu görülüyor. Bu davranışların temelinde kendini fark ettirme, kendi istediği şekilde davranma, yapılan uygulamaları kabul etmediğini gösterme gibi tepkilerin olduğu görülmektedir. Siyasal iktidara karşı ortaya çıkan bu tepkilerin bu düzeyde yoğun, yıkıcı, zarar verici olmasının nedenlerini anlamak için geçmişten bu güne yaşananlara bakmak gerekiyor.

Mevcut siyasal iktidar 2002 yılında seçimlerle devletin yönetimine geldi. O zamandan bu yana siyasal tartışmalar sürekli devam ediyor. 2002 yılından beri yapılan seçimlerde hep mevcut siyasal iktidar güçlendi. Siyasal iktidarın ilk dönemlerinde devletin genel işleyişine yönelik değişikliklerin yapılıp yapılamayacağına dair tartışmalar yapılırken zamanla siyasal iktidar gücünü daha da pekiştirdi. Önceleri genel düzenlemelere yönelik yapılan değişiklikler fazla dikkat çekmezken siyasal iktidarı elinde bulunduranların devletin hemen her düzeyinde gittikçe güçlü bir şekilde kendini hissettirmeye başlaması tepkilerin gün geçtikçe birikmeye başlamasına yol açtı. Cumhurbaşkanı seçimi, anayasal değişiklikler, askeri kadroların dizaynı, yargı organlarının yapılanması, üniversite başta olmak üzere eğitim sistemine yönelik yapılan düzenlemeler, her düzeydeki bürokratik makamlara yapılan atamalar, ekonomik hayata yönelik getirilen düzenlemeler yanında son dönemde yapılan yasal düzenlemeler biriken tepkinin gittikçe güçlenmesine neden oldu.

Biriken toplumsal tepki mevcut siyasal sistem içinde kendini yeterince ifade edemez hale gelince de Gezi Parkı olayları patladı denebilir. Biriken toplumsal tepki siyasal sistem içinde en rahat siyasal partiler aracılığıyla dile getirilmesi gerekirken toplumsal tepkiye yön verecek siyasal partilerin özellikle muhalefet partilerinin kendilerinden beklenen rolü gerektiği gibi oynayamaması en önemli etkenlerden birisidir. Mevcut muhalefet partileri bu yönüyle biriken toplumsal tepkiyi doğru bir şekilde yönlendiremedikleri gibi biriken toplumsal tepki mevcut muhalefet partilerini de kullanmak istemedi. Bu isteksizliğin en önemli gerekçesi muhalefetten beklediği performansı görmemesi, muhalefet partilerinin çabalarını yetersiz görmeleri olarak değerlendirilebilir.

Muhalefet partileri toplumsal tepkiyi yeterince temsil edebilseydi böylesi bir patlama olmaz dolayısıyla da Gezi Parkı olayları da yaşanmazdı. Dolayısıyla Gezi Parkı olaylarını sadece dış güçlerin bir işi olarak ele almamak gerekiyor. Ülke içindeki iç dinamiklerin de rolünün olduğunu görmek gerekir.

İktidar açısından Gezi Parkı olaylarından da ders alınması gerekiyor. 2002 yılından beri yapılan tüm seçimlerde güçlü bir şekilde yönetimde bulunma ve yapılan anketlerde de güçlü konumunun devam ettiğini gören iktidar veya iktidarı çevreleyen gruplar kendilerini sınırlayan bir gücün olmadığı düşüncesiyle rahat hareket etmekteydiler. Hani halk arasındaki deyimle adeta“Köpeksiz köy bulmuşlar, değneksiz geziyorlar”anlayışındaydılar. Bu anlayış iktidarı veya iktidardan beslenenlerin gözlerini adeta kör etmiş durumdaydı.  

Gezi Parkı olayları iktidar açısından bu körlüğü ortadan kaldırmışsa toplumun geleceği açısından büyük bir kazanımdır. Bir ülkede farklı siyasal partilerin alternatif durumda olabilmesi ülkelerin geleceği açısından istendik bir durum olmalıdır. İktidarı sınırsızca elinde bulundurmak yönetimi elinde bulunduranlar açısından ve toplum açısından hiç hoş bir durum değildir.

Muhalefetin bu durumdan ders çıkarabilmesi gerekiyor ancak gidişat açısından bakınca bunun çok da mümkün olmadığı, olmayacağı görünüyor. Mevcut siyasal iktidarın yenilmez bir konumda bulunmasının gerekçelerini doğru okuyup doğru sonuçlar çıkarmak ve ona göre hareket etmek gerekiyor. Mevcut muhalefet partilerinin durumlarına bakınca gidişatın çok da ümit verici olmadığı söylenebilir. Bu yönüyle Gezi Parkı olaylarını iktidarın ayaklarını yere sağlam basmaya vesile bir araç olarak görmekten başka bir çare yok gibi görünüyor.

Ümit edelim ki iktidar bundan sonra bu kadar pervasız, bu kadar sorumsuz davranmaz. En azından tartışma, fikir alışverişine katkı sağlayan platformların güçlendirilmesi, kim ne düşünüyor sorusunu daha çok sorup cevaplarını alma çabası içinde olma anlayışının daha güçlü bir şekilde gelişeceği beklentisi ülke geleceği açısından büyük bir kazanım.

Soru, görüş ve değerlendirmeleriniz için…

Ahmet Hikmet

eagensea@gmail.com

 
Toplam blog
: 26
: 934
Kayıt tarihi
: 03.05.10
 
 

Eğitim insandaki cehaleti alır. Ancak eğitimin gideremeyeceği bir çok özellikler vardır. Bu neden..