Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Gezi üzerinden, ‘Ayakta Durmak İstiyorum’ ne yaparsınız?

Gezi üzerinden, ‘Ayakta Durmak İstiyorum’ ne yaparsınız?
 

Dünden beri artmaya başlayan Duran Adam eylemlerinden biri (alıntıdır)


Yoğun Biber Gazlı ve bol tazyikli su fışkırtmalı Gençlik Eylemleri on dokuz gün sonra bitti diyorduk ki dün İstanbul’da Tunel’de başlayan Gezi Parkı’na doğru topluca yürüme eylemi diğer toplaşmalar polis tarafından engellendi. Bugün nerede ne gibi kıpırdanmalar var, bilemiyorum. Ancak dün Ordu’da çadır kurarak protesto eyleminde bulunan yirmi beş (25) kadar gence beş bıçaklı gencin saldırıya geçmesi hiç de iç açıcı bir tepki olmasa gerek.

Öte yandan dün öğle sonu İstanbul’da Taksim Meydanında birkaç kişinin yüzlerini Gezi Parkı’na çevirerek sessizce protesto eyleminde bulunmaya başlamaları çok anlamlı geldi bana. Ayakta Duran Adam Eylemi olarak adlandırılan bu sessiz protesto Gezi Parkı üzerinden AK Parti iktidarına yönelik olarak yaygınlaşan çok yönlü tepkilerin bir devamı sayılır. Çok amaçlı içerik taşıyan Gezi Parkı Protesto Eylemleri örgütsüz ve yaygın bir uygulamaya dönüşmüş ve bitirilmiş olsa bile ‘dar’ ya da ‘az katılımlı’ bu eylem biçimi yaygınlaşabilir.

AK Parti iktidarının toplum üzerinde denemek istediği çok yönlü değişim istemi doğrultusunda ortaya çıkan eylem koyma, çevrecilik, eğitim, emek, kentsel dönüşüm gibi yine çok yönlü kısıtlayıcı uygulamaları açıktır ki bugüne kadar sessiz kalan bir kitleyi protesto yapmaya yöneltmiştir. Söz konusu tepkilerin örgütsüzlüğü ile kişiselliği bakımından belirgin bir ‘tepki verme bilinci’ kapsamında öncelikle İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adapazarı, Eskişehir, Antakya, Adana ile Mersin’de ortaya çıktığını gördük. Gelişen olayların değerlendirilmesi bağlamında başta ABD, İngiltere ile Almanya yanında Avrupa Parlamentosu’nun tepkileri de gözlerden kaçmadı. İktidar sözcülerine göre çapulcular ile ayyaşlardan oluşan bu protestocular için ‘düğmeye dışarıdan basılmış’ değerlendirilmesi de yapıldı. Oysa bir de öğrendik ki sorunun içerisinde Başbakan Erdoğan’ın bir açıklamasına göre işin içinde ‘Faiz Lobisi’ de varmış. Öyle ki geçenler İstanbul Borsası'ndaki işlemlerin 90.000’lerden 75.000’e doğru inmeye başlamasının bile başlıca etkeninin Gezi Parkı Protesto Eylemeleri olduğunu söyleyenleri duyunca küçük dilimi yutacaktım, desem yeridir.

Nasıl olur da yıllardır Terör Saldırıları bir anca beşer, onar, yirmişer askerleri ve sivilleri bir anda arakadan vurarak öldürürken ne düğmeye dışarıdan basılması ne de değişik borsa işlemlerinin düşmeye başlaması h i ç de ‘hayra alâmet’ görülmedi!

Öte yandan otuz yıllık Terör Saldırılarını tetiklemesi (!) yönünden Faiz Lobisi adlı bir oluşumun varlığı söz konusu edilmezken BDP, CHP, MHP, DİSK, TTB ile SDP gibi kuruluşlar Gezi Parkı Eylemleri üzerinden birden bire her şeyi birbirine karıştıran birer sarmal oluverip çıktı, çok şaşırdım doğrusu. Anladığım kadar ile AK Parti yetkilileri ile danışmanları Reyhanlı’daki patlamaların da önceden olabileceğini kestirmiş (!) olabilecekleri gibi Gezi Üzerinden doğabilecek dipten gelen tepkileri sabırla göğüsleyerek sonunda durdurabildiler. Umarım öyle olur da ‘mesaj alındı’ biçiminde açıklanan ders çıkartma ile toplumun belirli kesimleri de yine gönül huzuru içerisinde işinde aşında ve yolunda ilerlemeye devam eder.

Böylece en küçük bir kıvılcımda patlamaya hazır birer volkan olmaktan ya da bu tür bir suçlama ile karşılaşmadan tek tek kişiler ve gruplar olarak Biber Gazsız, yakıcı ilaçlı tazyikli susuz ve gerçek mermi kullanmayan polislerin bulunmadığı alanlarda tepkilerini sesli, sazlı, sözlü, fotoğraflı ve yazılı bezleri ile kağıtları kullanarak en uygar bir biçimde gösterebilirler. Unutmayalım ki AİHM Kararları ile TC yasaları gereğince ikitidarlar da siyasetçiler de 'daha fazla eleştirilebilirler' değil mi? Kaldı ki 'Devletin mevcut düzeninin sorgulanması' ve 'Politik konularda ifade özgürlüğü daha geniştir' denilmiyor mu AİHM Kararları arasında? Yeter ki sözlerimiz de eylemlerimiz de şiddet, terör, silaha övgü, şiddete ve silahlı çatışmaya övgü taşımasın.

Peki, iktidarın bazı uygulamalarına karşı çıkmak için hiç şiddet içermeyen Çadır Açma Eylemleri ile Ayakta Duran Adam Eylemleri yangınlaşır ise yasal olarak ne yapılabilir dersiniz? Bence içerisinde ses, saz, söz ve yazı bulunan bu tür tepkiler koymak kişilerin, ‘düşünce özgürlüğü’ ile ‘eylem yapma’ hakları değil midir?

Örnek olarak emekli bir kişi olarak ben AK Parti iktidarının Barış Süreci, Milletvekili Dokunulmazlığı, Asgari Ücret, emekli aylıkları, Yeni Petrol Yasası, Tabiat Kanunu Tasarısı, 2B, Kentsel Dönüşüm, protezlerin (2) ile (4) yıl olarak sınırlandırılmış olması, 4+4+4 Eğitim uygulaması ile sanal iletişimin sık sık kesilmesi yanında bütün iş kolları için Denetimli Zorunlu Tek Tip Sözleşme getirilmemesi, medyanın ücretler yönünden denetimsizliği ile 3. Köprünün adının Yavuz S. Selim yerine Osmanlı Devletini kuran Gazi Kara Osman Bey olarak değiştirilmesi için arada bir Kızılay’da bir saat Ayakta Durmak İstiyorum Bana Karışamazsın eylemi yapmaya kalkışsam ne yaparsınız?

Açıklama: Ayakta Durmak İstiyorum ünlü yazarımız Tarık BUĞRA'nın 1956'da Budapeşte'de SSCB'nin kendilerine yönelik baskıları ve değişim karşısındaki tepkileri için SSCB Ordusunun tanklı, tüfekli saldırılarını da anlatan bir tiyatro eseridir. 1966'da yayınlanmıştır.

Gelecek yazı: Gezi için Macarlar gibi, ‘Ayakta Durmak İstiyorum’ ne yaparsınız?

 

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..