Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Türkiyeyi Etkileyen iç ve dış politika sorunları

http://blog.milliyet.com.tr/sakin02

25 Haziran '13

 
Kategori
Öykü
 

Gezi ve sonrası

Gezi ve sonrası
 

İhtiyar adam, çok uzun yıllardır oturduğu kendisi gibi iyice yaşlanmış evinin penceresinden yürüyüş yapan kalabalığa baktı. Sıkıntıyla, çok gençler diye söylendi, her türlü provokasyona açıklar. Karısı geçenlere el salladıktan sonra, ne yani dedi, 60 da, gece yatılı olarak okuduğun liseden kaçıp atlı polislerden dayak yediğinde, sen çokmu yaşlıydın. O zaman lise talebesiydin bu gençlerde öyle. Hiç boşuna söylenme. Her zamanki gibi cevap vermedi ve hergün uzun saatlerinin geçtiği bilgisayarın başına tekrar oturdu. Eli bir türlü birşeyler yazabilmek için klavyeye gitmiyordu. içindeki sıkıntıyı bastırmaya çalışarak, kalktı ve kendine sallama bir çay koydu. Olayların bu hale gelmesinin tek sorumlusu AKP nin uyguladığı ve bunu inatla sürdürdüğü yanlış politikalardı. Aslında artık iyiden iyiye ortaya çıkan hedefleri dışında bir politikaları olup olmadığından da emin değildi. Bilen bilmeyen herkesin Başbakanı sorumlu tutması pek doğru değil diye düşündü. Herşeyden önce AKP, Başbakana rağmen yeknesak bir yapı değil. Başbakanın kendisi mevcut farklı yapılardan  biri.. Herşeyi Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanmış , kendine göre muhafazakar, yabancı basına göre islamcı yönü iyiden iyiye açığa çıkmış, çevresinde genellikle belediyeden gelme, ve gene kendisine göre  güvenilir kişilerden kurduğu bir kadro. Siyasi literatüre artık Pensilvanya etkisi olarak geçen cemaat ayrı bir guruptu. Polisin önemlice bir bölümü ve yargının kilit noktalarını, Başbakan a rağmen kontrol ediyordu. Amaçları islami esaslara göre yönetilen yeni bir Türkiye kurmaktı. Birde Cumhurbaşkanının kıyısından köşesinden katıldığı ve AKP içerisinde 85-90 kişi tarafından desteklenen bir başka gurup daha vardı. İhtiyar adam sıkıntıyla peki bu ülkeyi kim yönetiyor diye söylendi.  Kendi deyimleriyle halkın temsilcileri mi, tarikatların güç mücadelesi mi, yoksa kişisel çıkarlarmı yönetiyor. Yoksa hiçbiri değil mi...

Televizyonda bir pasajın içerisine sıkıştırılan bir kaç gencin bir gurup polis tarafından kıyasıya dövülmesini  sıkıntıyla izledi. Polisin bu kadar hırçın olmasını sebebi ne diye düşündü. Aslında bu günün geleceği öncesinden belliyidi. Gezi olayları başlamadan çok önce herzaman uyaran ender şartlarda gaz ve tazyikli su kullanan polis o dönemde öğrenciler toplanıp gösteri yapmaya başladığında gezi olaylarında ne yaptılarsa onu yapıyorlardı. Aslında bunu nedeni belli idi. ABD den  yapılan açıklamalardan birinde Fethullah Gülen, yetişen nesilden sıkıntıyla bahsetmiş amaçlarının daha dinine bağlı  bir nesil yetiştirmek olduğunu açıklamıştı. Polis içerisinde organize olan bu gurubun son hedefinin bu olduğu açıkça belli idi.

Hepsi iyi de diye düşündü ihtiyar adam. Bu iş daha önce de denenmişti. 1960 da ve 1980 de siyasi iktidarlar polisin içerisine el atmış ancak olayların çığrından çıkması üzerine istenmiyen olmuş darbe gelmişti. Bu politikacılara hayret ediyorum diye homurdandı, hiç mi okumazlar hiç mi, eski yanlışlardan ders almazlar, neden ayni şeylerin tekrarlanmasına izin verirler. Bu ne tükenmez hırstır?

Başbakan, Afrikadan, amacının ne olduğu belirsiz geziden döner dönmez, bütün yumuşatma çabalarını elinin tersiyle bir kenara itmiş uzlaşmasız sert üslubunu sürdürmüştü. İhtiyar adam  çayından okkalı bir yudum çekip,  gözlüklerini burnunun üzerine düşürerek kitap okuyan karısına, Başbakanın dinlenmeye ve hatta siyasetten çekilmeye ihtiyacı var. Bu kadar sertliği desteklemesinin başka bir açıklaması yok. Ancak o kadar büyük hırsları  varki bir türlü vaz geçemiyor. Karısı, yaşanan tüm olumsuzluklara karşı neşeli bir kahkaha attı. Böyle düşünenleri daha öncede gördük. Siyaset aşırı hırsı affetmiyor. Mutlaka düzeltecek bir mekanizma geliştiriyor. Acı olan taraf,siyasetin, sertliği ve hoyratlığı gidermek için bulduğu çare, eskisinden daha sert olabiliyor. İhtiyar adam başını salladı karısı haklıydı ..

Havada uçuşan komplo teorileriyle çok eyleniyordu. Canını acıtan ise dış basının özellikle ABD basınının Başbakanın söyledikleri ile eylenmesi ve onları şaka malzemesi yapmasıydı. Çalışma hayatının hiç bir döneminde ve katıldığı hiç bir uluslararsı toplantıda buna izin vermemiş, her zaman çok sert tepki göstermişti. Dişlerini sıkarak, sayın Başbakan buna pek aldırmıyor diye homurdandı. Amacı oy verenlerin onun hesaplamalarına göre % 50 sini diri tutmaktı, ancak bu arada toplum ciddi biçimde kamplara ayrılıyordu ve buna pek aldırdığı yoktu , nasıl olsa % 50 nin desteği ve polisinde katkısıyla gene kazanır hedeflerime ulaşırım diye düşünüyordu herhalde. AKP iktidarının görünen yüzü, her nekadar TC nin temel kuruluş ilkelerine şimdilik bağlı görüntüsü veriyorllarsa da gerçek hiç te böyle değildi. Kazandığı bir seçimden sonra balkondan birleştirici görüntü veren Başbakan ,tümüyle tekrar değişmiş, ve  kartlarını açmıştı.

ABD nin, özellikle Dışişleri Bakanlığının polisin kullandığı müdahale tekniklerini sürekli tenkid etmesi, üstelik bunu alt seviyeden başlatıp dışişileri bakanına kadar tırmandırarak  tam 9 kez yapması, ilginçti. İhtiyar adam Başkan Obamanın hedefi ne diye düşündü. ABD bildiği ABD ise, insan hakları gibi kavramları sadece çıkarları ile örtüştüğü sürece uygulardı. Suriyede kan gövdeyi götürürken Rusyayı ikna etmek için kılını kıpırdatmamış tam tersi çatışan taraflardan birine silah ve eğitim vermişti. Son olaylardaki tavrı acaba Suriye konusunda , Türkiyeye siyasi baskıları arttırmak   olabilirmiydi. Son zamanlarda AB de bir tuhaftı. Şansölye Merkel yaklaşan seçim propogandasını Türkiye üzerinden yürütücekti, bu belli olmuştu. Ancak  ekürisi  Sarkozy artık yoktu ve politikadan çekilmişti. Buna rağmen 22 faslın açılmaması için, gezi olaylarını bahane ederek , son ana kadar direnmiş ancak gücü yetmemişti. Biz hariç tüm ülkelerin, ulusal çıkarları herşeyin önünde, bizse nelerle uğraşıyoruz, diye homurdandı.

Karısı, tekrar okuduğu kitaptan başını kaldırarak, farkındamısın dedi kendi kendine konuşur oldun. Neden benimle de paylaşmıyorsun. İhtiyar adam gülümsedi sen dedi futbol takımı tutar gibi siyaset konuşuyorsun. Diğerlerinin de yaptığı bu. Ben resme daha yukardan bakmak istiyorum ve her tarafını görmek istiyorum. Saçma dedi kadın, birini siyaseten desteklersin veya desteklemezsin. Resmin her yönünü göreceğim diyerek tarafsız olamazsın . Unutma cehennemin en karanlık yerleri kriz anında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.İhtiyar adam ilk dafa kahkaha attı  Dante'nin ilahi komedyası cehennem bölümünden bir alıntıydı bu ve tam yerine oturmuştu...

 

 

 

 
Toplam blog
: 89
: 321
Kayıt tarihi
: 27.07.09
 
 

ODTÜ 1970 Kimya Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatımın bir bölümü kamuda bir bölümü ise özel sektörd..