GeziYORUM... GörüYORUM... YazıYORUM...

Çok yaşayan mı bilir ?...Çok gezen mi ?..Yılların söylemidir bu ve hep aynı yanıt verilir : 

-Elbette ki çok gezen bilir !... 

Ben :'' -Hayır !.. ''Diyorum...Çok yaşamak ve çok gezmek marifet değil.. 

Gezerken, yaşarken çevreye karşı antenlerinin, duyargalarının açık olması gerekir...Yoksa , aylak aylak gezinenin...Duvar dibinde , kıraathanede hareketsiz yaşayanın bilmesi , algılaması çok zor !.. 

Algılamak, sorgulamak, eleştirmek, yorumlamak, sorun çözücü olmak, alt yapı bilgisi olma koşuluyla şikayet edebilme cesareti olmak, yeri geldiğinde övmek, onurlandırmak da aydının görevi olmalıdır. 

Japon ve Fin'li arkadaşlarımın , her seyahatleri sonunda açıklamalı albüm yayınladıklarını duyar, görür ve hayıflanırım. 

Bizde bu kültür henüz oluşmadı;ya da sponsoru olanların uhdesinde kaldı. 

DTCFden, Japon arkadaşım, Prof.Şigero, Kaman yer altı Antik Kentin, ortaya çıkaran bilim adamıdır..Bizi, bizden iyi anlatmıştır...Kaman yer alltı kentini ortaya çıkaran ünlü arkeolog olarak Japon Prensinden de liyakat ödülleri almıştır. 

Başarısının altında yatan en büyük neden :Gezen, okuyan, soran, sorgulayan ve çözüm üreten olmasıdır. 

......... 

Kavga ve savaş üretimi konusunda başı çeken;bu sorunlara 50 yıldır çözüm üretemeyen ülke yöneticileri içinde, seyahat notlarını yazan, ülkeyi dışarda başarıyla tanıtan bilim adamına rastladınız mı ?.. 

Yoktur !..Ama halk içinde bilim adamı fırçalayarak, onun ONURUNU RENCİDE ETME BECERİSİ GÖSTEREN Kültür Bakanı vardır, bizde...Bir heykelin yıkılışını önleyemeyen;gençliğindeki ideolojisine tamamen sırtını dönmüş bir bakan !..Topkapı Sarayındaki eserleri hurdacıya satmak isteyen müdürünü savunan bakan !.. 

................... 

Tükürdüğünü yalayanlar ve devlet, hükümet yetkilileri, muktedirler... neredeler şimdi ?... 

Tatildeler... 

Peki neyi çözdüler ?.. 

-Hiç !.. 

Peki Ankara'nın sorunlarının farkında mı bu muhteremler... 

Bendeniz İzmirde ikamet ediyorum..Yaz-kış demem !...İzmirle ilgili sorunları, güzellikleri, sanatı, siyaseti yazarım.. 

''-Efendim !...Seyahatteyim..Geziyorum...Kafamı ülke sorunlarına yoramam...Iccık dinleneyim canım...''diyemem !.. 

Yazarım...sorgularım...çözüm önerileri sunarım...Lay-lomculuk...goygoyculuk en nefret ettiğim illetlerdendir... 

. . . . . . . . . . . . 

İstanbulda 3 hafta kaldım...İstiklal Caddesindeki tarih yıkımını yazdım...Demirören AVM...Yıktın perdeyi ...Eyledin viran !.. 

Güzelim tarihi sinemaları yıkan zihniyeti eleştirdim...Kibar yetkililerin, kibar açıklamalarına tanık oldum !... 

.. 

Şimdilerde 3 haftadır Ankaradayım...Geziyorum...keyif alıyorum...Dinleniyorum tabi.. 

Herkes sayfiye yerlerine koşarken, ben İzmir'de, denize sıfır olan evimden çıkıp Ankara'daki evimde serin, başkent gecelerinin tadını çıkarıyorum...Ankara Kalesi konaklarında fasıl gecelerine katılıp tatilin tadını çıkarıyorum... 

Ancaaak !..Yine gördüğüm aksaklıkları, eksikleri, gariplikleri biiir...biiir yazmadan edemeyeceğim... 

1-Ankaranın eğlence mekanları saat:11.00 'den sonra kapatılıyor... Alkol alınan mekânlarda daralma var...Bu kentin turiste, paraya ihtiyacı yok mu ?...Halk ve turist , belli saatten sonra, Çankırı Caddesindeki salaş pavyonlara gitmek zorunda mı ?.. 

2-Ankara'da gece 10.30 'dan sonra belediye ve halk otobüsleri inzivaya yatıyor...Yassak !...Burası başkent yahu !..El insaf !..Ulaşım felç...olan yine garibana oluyor !..Gariban da inadına oy veriyor sanırım...(Anlayamadığım tek nokta !..) 

3-Kedi Seymen !..Kocaman ve çirkin beyaz kuyruğunun, Seymenin poposundan dışarı çıkması yok mu ?...Kahretti beni...Ankaralı olmayan Melih Beyin bunu hissetmesi çok zor tabi...Seymenler Derneğini de kınıyorum !..Ayıp !.. Kuyruklu Seymen :ya da seymen donlu kedi heykel-maskotu, kıdemli bir Ankaralı olarak beni çok incitti..ATA'nın kemikleri, yine sızladı !... 

4- Ankara-Keçiörenli olarak eski başkan Turgut Altınok'un icraatleriyle rahatlamıştık...Pazar yerlerimiz düzelmiş, pazar esnafı disiplinize edilmişti...hijyen ve dürüstlük ön plandaydı...buna uymayan pazar esnafı cezalandırılıyordu...teleferik...Estergon Kalesi...Çimler...güller...Temiz caddeler...Ramazan eğlence bölgeleri...Hijyenik iftar çadırları...Parklar, spor alanları ...modern alış-veriş merkezleriyle, dev akvryumuyla Keçiören dünya çapında bir kent olmuştu... 

Turgut Altınok bir komployla uzaklaştırıldı...Ya şimdi ...Pazaryerinde esnaf kral olmuş...Vatandaş seçerek alamıyor meyvesini...Çöplerin durumu pek iç açıcı değil...Cumhuriyet Kulesi yarım bırakılmış...milli servet heba edilmiş...Yazık !.. 

5-AŞTİ'ye gidecek olan gariban yolcunun servis olanağı Melih Bey tarafından engellenmiş...İstanbul ve İzmirde yolcu servisi var...başkente yok !..Melih Beye duyurulur...Halk ve öğrenci perişan...herkes taksi tutamaz !..Halk da uyuyor mu ? 

.(.Yahu hocam!..Senden başka dilekçe yazan yok !...millet işkence manyağı olmuş...bırak, İzmirde keyfine bak !..diyenler oluyor...) 

6-Ankaralılar görüyor mu bilmem !..Kızılayın göbeğini işgal eden devasa Kızılay Binası 30 yıldır boş duruyor !...neden...niçin soranınız var mı ?..Bu milli servet sadece benim değil !..Sizin de !.. 

7-Gençlik Parkı kanepeleri güvercin pisiliğiyle kaplı...Ancak WC'ler çok temiz ve bedava ...Bu da güzel haber... 

8-Yeşile koşan Ankara çok iyiyidi...Şimdi nedense betona koşan bir başkent izlenimim var !.. 

Turistik ve antik değerleri de olan Ankaramız, hantal bürokrasi ve yeteneksiz yöneticilerin gölgesinde kalmıştır....Yaz günlerine geceleri püfür püfür esen eğlence mekanlarında dinlenmek-eğlenmek isteyen halımıza, saat 10.00 civarıda: 

''-Haydeee !...kapatıyoruz !! telaşıyla ''- kışş..kıışş !.. Yallah...yallah !..''çekmek memleket ekonomisine vurulan bir darbedir... 

Yer altı şebekelerinin ekmeğine yağ sürmektir bu !.. 

Ben yazıYORUM...UyarıYORUM.. 

Yakışmıyor güzel Ankarama...