Gıda Terörü: Yavaş yavaş zehirleniyoruz !

Et ürünlerinde at, eşek, domuz eti çıktı!

En tanınmış damacana suyu markalarında hayvan ve insan dışkılarına rastlandı!

Fırınlara yapılan ramazan kontrollerinde pide hamuruna bulaşmış böcek izlerine rastlandı!

Ünlü resturantın mutfağının içler acısı hali ilgilileri şaşkına çevirdi!

Normalin çok üzerinde tarım ilacı kalınısı çıkan meyveler Rus gümrüğünden geri çevrildi!

...............................................................................

Son günlerde, son aylarda ve hatta son yıllarda değil çok uzun yıllardır medyada görmeye alıştığımız yukarıdaki gibi haberlerin ne yazık ki ardı arkası kesilmiyor. Bunca habere, ikaza ve cezaya rağmen bizleri doymak bilmeyen bir iştahla yediklerimiz ve içtiklerimizle zehirlemeye azmetmiş gibiler.

Durmadan yükselen hammadde fiyatlarına özellikle sabit gelirli halkın alım gücünün düşmesi eklenince Uğur Dündar'ın deyimiyle " Gıda teröristlerine " gün doğuyor. Fiyatları ucuz olunca alan razı, satan razı misali merdiven altlarında durmadan mal üreterek piyasaya arz ediyorlar. Lüks resturant örneğinde olduğu gibi de meraklı gözlerden saklanan mutfak işlerini görmeye yetiyor da artıyor bile..

"Almayın kardeşim ! " demek kolaydır. Asgari ücretle aile geçindiren hiç kimseye almayın diyemezsiniz. Arz bir şekilde talebini bulacaktır ama esas iş devlete düşüyor galiba?

Bir defa gıda suçlarını caydırıcı cezalar çok hafif. Adamın dükkani birkaç gün kapanıyor ya da birkaç yüz lira ceza ödeyerek hizmetine(!) kaldığı yerden devam ediyor.

İkincisi bozuk ve hileli gıdalardan zarar görenlerin tazminat davası açması halinde çoğunlukla davacı pişman oluyor. Halbuki batıda olduğu gibi gereğinde yüzlerce milyon dolarlık tazminatlarla karşılaşsalar bu derece pervasız olabilirler mi?