Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '08

 
Kategori
Güncel
 

Giden gidene

Giden gidene
 

Son zamanlarda ülkemizin tanınmış sanat ve spor çevrelerinden gitmek üzerine üst üste demeçler yağıyor. Ülkemizi uluslar arası arenada başarılı bir şekilde temsil eden Fazıl SAY’la başladı bu furya. Fazıl SAY vermiş olduğu demeçte Türkiye’de artık laik kesimin kaybettiğini, İslamcı olarak tanımladığı kesimin kazandığını hatta bu kesimin %70 gibi bir oranla baskın duruma geldiğini laikçilerin hayallerinin bilahare kendi hayallerinin yıkıldığından bahsetmiş ve bu ortamda ülkesini terk edeceğinden bahsetmiş. İnsanlar haliyle çok ciddi tepkiler koydular. Kimileri Fazıl SAY’ın haklı olduğunu savunurken, bazı gazetecilerden müthiş tepkiler geldi.

Bu konu bana göre çok iyi bir şekilde incelenmesi, sosyolojik araştırmalar yapılması gereken bir konudur. Bir araştırma konusu olur mu diye düşünme aşamasındayken bir başka sanatçımız Esin AVŞAR’dan evet öyle dediğim açıklama geldi. Açıklama bana göre dehşet verici. Bu güne kadar sinemaya gidenlerin, devleti yönetenlerin, denize girenlerin ancak seçkin kesim olduğuna inanmışlar. Onlara göre halk sinemaya gidecekse ancak pek seçkin olmayan ucuz yerlerde sinema izleyebilirlerdi. Onların üst kademede olması, devleti yönetmesi söz konusu olamaz. Esin Hanım’a göre halkın değerleri ancak köylerde kasabalarda kalması gereken görmek isteyenlerin de ancak gidip oralarda görmesi gereken değerler olması gerekir. Seçkinlerle halkın yan yana oturması söz konusu olamaz. Onların gittiği bir sinemaya parası olan bir köylü Mehmet ağanın gitmesi söz konusu olamaz. Onların paylaştığı ortamlara da gitmesi söz konusu değil.

İşte Esin hanımın Akşam Gazetesine açıkladığı fikirleri: “Türban takanlar ve kara çarşaf giyenlerde büyük bir artış var. Tiyatroya gidiyorum, oradalar. Bir de onlar ‘biz buradayız’ demek için anlasa da anlamasa da her yere geliyorlar. Denize bir giriyorlar, astronot gibi. Umacılar gibi... Devletin zirvesindeki isimlerin eşlerinin de türbanlı olmasından rahatsızlık duyuyorum. Türkiye’ye Müslüman ülkelerin liderlerinin eşleri geldi. Hangisi böyle? Hepsi tamamen açık.”

Konuyla ilgili bir örnek vermek isterim. Kültür Bakanımız Sayın Ertuğrul GÜNAY seçkin kesimlerin halkın üzerindeki tespitlerinden bir örnek verdi. Bir seçkin eline bir resim almış. Resim 1940’larda Ankara’da yine seçkin kesimlerden bir resim. Bu resim 1940’ların kadını diye koyarlarmış kenara. Bu kez eline bir başka resim alırlarmış, 1960’larda seçin kesimden çekilmiş resim. Bu da 1960’ların kadını diye ülkemizin sosyal gelişim sürecini açıklarlarmış. Hâlbuki o dönemde halkın neredeyse %60’ını oluşturan köylünün veya Anadolu da bir çok şehrinde halkın bir çoğu öyle değildi. Kıyafet devriminin başarıya ulaştığını sanırlarmış. Halbuki başarıya ulaştıkları konu kendilerini seçkin sınıfa sokan bir bloklaşmanın olduğudur.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koymuş olduğu devrimleri böylesine basitleştiren, bu devrimleri kendilerine üstünlük unsuru olarak gören anlayışı kınıyorum. Vatan sevmek terk etmekle olmaz, her şeye rağmen kalıp mücadele etmektedir. Tıpkı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde bizlere öğütlediği gibi.

“Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! ”

Saygılarımla..

 
Toplam blog
: 24
: 493
Kayıt tarihi
: 15.03.07
 
 

1982 Bayburt doğumluyum. Bilgisayar Programcılığı Mezunuyum. Konya'da yaşıyorum ve şu anda özel bir ..