Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Giden sevgili, biten aşk

Giden sevgili, biten aşk
 

Hiç bir insanı sevdiğiniz için, kötülüklerden korumak ve ne fedakarlık gerekiyorsa hayatta yapacağınıza inanıyorken, hep terslikler, hep yanlış anlaşılmalarla doldu mu yaşamınız?

Böyle bir duruma çok yakından şahit oldum ben. Derler ya aksilikler bir başladığı zaman sonu gelmez. Komik ama gerçekten öyle oluyor. Siz ne kadar üstüne titreseniz, ne kadar hoş görülü olmaya çalışsanız, ya suistimale uğrarsınız, ya da terk edilirsiniz.

İnsanlar sevgilerini, koruma içgüdülerini göstermek için çeşitli yollara başvururlar. Bunların çoğu da bilinçli hareketler değildir hani.! Bazen aşırı kıskançlıktır içgüdü bazense fazla duygusallık. Bir kıvam bulunamaz çoğu zaman. Ve sonra başlar bahsi geçen aksilikler. Bir türlü dur durak bilinmez her geçen saniye bir mevzi kaybedilirken mücadeleye devam edersiniz. Aslında bilirsinizde konduramazsınız sürecin başladığını. Hiçbir kötü niyetiniz yoktur tek korkunuz onu kaybetmektir ve artık bu çok yakındır.

Bu süreç başladığında daha da üstüne düşmeye başlarsınız sıkı sıkı sarmak istersiniz uçup ellerinizden gitmemesi için, başına bir şey gelmesinden korkarsınız. Siz onun tek koruyucu meleğisinizdir sanki. Onu sizden başka hiç kimse bu kadar çok sevemez ve hiç kimse bu kadar koruyamaz diye düşünürsünüz.

Ve bir gün o kıyamet günü gelip çatar, bütün çanlar sizin için çalar, artık ellerinizden uçup giderken içiniz içinize yerken sadece bakarsınız arkasından. Elleriniz terler, içinizi derin bir korku sarar ve kendi kendinize şöyle dersiniz;

NEDEN..?

Bu soru sizin için cevabını bulamayacağınız bir soru olarak gelir. Neden ben, ne yaptım ki sadece onu çok sevdim ve onun için elimden gelen her fedakarlığı yaptım dersiniz.

Aslında cevap o kadar basittir ki inanamazsınız.!

Yapmanız gereken sadece yaşamaktır. Yaşamaktan kastım; Farklı olmadan, bir yakın koruma gibi değil veya bir anne baba gibi değil sadece yaşamak.

Sizden önce olduğu gibi davranmak, siz yokken hayatında kendini nasıl koruya biliyorsa, içindeki soru ve sorunları nasıl halledebiliyorsa siz varken de bunları yapabileceğini bilmelisiniz. Yaşam alanlarına müdahale etmeden tabir yerindeyse çimlere basmadan etrafından dolaşmalısınız. Ne varlığınızdan şüphe ettirmeli ne de yokluğunuzla yalnız bırakmalısınız. Orada olduğunuzu bilmeli, siz bir can yeleği olmalısınız hayatında. Sizin oluşunuz güven vermeli ona.

Yapmanız gereken yaşamaktı sadece ve fakat dayanamayıp bütün çimleri ezdiğinizde tam o nokta da elleriniz terler, içinizi derin bir korku sarar. Şimdi yapılacak hiçbir şey yoktur. Düzeltmeye çalışamazsınız, tutup kolundan geri dönmesini isteyemezsiniz. Yapacağınız en mantıklı şey artık durmak. Ne kadar çabalarsanız o kadar çok batacaksınız ve hiç bir şeyin bu şekilde düzelmeyeceğini tecrübe ederek öğreneceksiniz. Güzel olan anıların üzerlerini de böyle yaparak kapatmış olacaksınız.

Bırakacaksın artık peşini oturup muhasebeni yapacaksın hatalarını göreceksin ve fakat gidip söylemeyeceksin bunlar doğru bunlar yanlış diye. Bir şans diye aşındırmayacaksın kapıları.

Kabulleneceksin.!

Bileceksin artık olmadığını, olamayacağını. Her şey bitti diye de bırakmayacaksın kendini, her şeyini ona bağlamayacaksın ama bileceksin bir gün belki bir yerlerde tekrar görüşebileceğini. Hatalarından arınmış çimlere basmamayı ilke edinmiş biri olarak duracaksın karşısında kim bilir belki.!

Hayatın ne zaman ne göstereceği bilemezsin, hazırlıklı da olmayacaksın sürprizlerle dolu olacak hayat o zaman.

Bu yazımı Can Yücel’in “Buluşmak Üzere” şiiriyle sonlandırmak istiyorum. Belki de bazı cevaplar bu şiirin içinden de çıkar, kim bilir.!

Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım

 
Toplam blog
: 99
: 2370
Kayıt tarihi
: 25.03.07
 
 

1977 yılında İstanbul'da doğdu, zamanının getirdiği bir çok avantajı değerlendirdi. Sokakta oynad..