Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Giden ve kalan

Giden ve kalan
 

Bir adam.. Hep dikkat eder kıyafetine. Beli bükülmüş ama jilet gibi ütüler hergün pantalonunu. Üstüne yapışmış ağır sigara kokusu, bir şişe şarap içer hergün belli. Gözleri kanlı ve uzaklara bakar gibi sürekli. Bir adam; her gün aynı saatte, aynı yerden geçer. Yerdeki taşları sayar. Hiç bakmaz etrafına.Güneş mi açmış, yağmur mu yağmış umurunda olmaz. Meçhule doğru yürür ağır ağır. Sesini duyan olmamıştır şimdiye kadar. Hayatımızda ilginç bir yeri vardır."Bir adam"olarak.Sadece bir adam....

Bazen konuşur komşular duyarım. Kimi kimsesi yokmuş ihtiyarın. Nerden gelmiş, nereliymiş bilen yok. O sadece, gündelik yaşantımızın beş dakikalık bir kısmından geçip giden biri. O kadar etkisiz, dilsiz ki.. Ama bir o kadar da onurlu. Kimseyle paylaşmıyor yalnızlığını. Büyükler işe, çocuklar okula giderken, bakkalın esneyerek kepenklerini açtığında, fırından gelen taze ekmeklerin kokusuyla başlar yürümeye. Hiçbirimiz de farketmeyiz aslında onu. Hayatın içinden geçer gider. Başında tozlu şapkası bir adam;yalnızlıktan nasibini almış, yaşını almış, anılarını almış gidiyor. Hergün aynı dakiklikle.

Birgün olağan bir sabah işe giderken uzakta bir kalabalık gördüm.Yaklaştıkca anlamaya çalıştığım kalabalıkta bir telaş, hüzün aynı zamanda da umursamazlık vardı. Yaklaştım, insanların arasından baktım ki o adam yerde boylu boyunca uzanıyor.

Gözleri yarı açık gökyüzüne bakarken buluyorum ihtiyarı. Öldüğünü söylüyorlar. Şaşıp kalıyorum, az sonra şaşırdığıma bile şaşırıyorum. Eninde sonunda hayat yitirilip giden bir zaman diliminden ibaretti. Kimin zamanı nerde bitiyordu? Bunu bilemiyorduk sadece. Geri kalan yaşanmış oluyordu işte o kadar. Hayat ölüm demekti aslında. Başlangıçlar sonlar için hazırlanıyor.

Ertesi sabah hepimiz için farklı bir sabahtı. Her gün gördüğüm insanları sanki ilk defa görüyordum o sabah. Herkes farkında olmadıkları ihtiyara üzgündü. Tüm sokak boyunca, kokusu denizden gelen bir rüzgar esiyordu. Mevsim değişmeye başlamıştı. Kuşlar ötüyordu. Çocuklar kadar şendiler. Hayat akıp gidiyordu ellerimizden. İhtiyarın ölümü hepimizi anılarımıza sürükledi. Kiminin yıllar önce ölen anası geldi aklına, kiminin akrabası, eşi, çocuğu. İnsanoğlu kendisinden önce bir şekilde tanışırdı ölümle. Boşluğu doldurulamaz hiçkimsenin.

Şimdi her sabah ihtiyarın önümüzden, arkamızdan, yanımızdan yürümesini arar olmuştuk. Belliydi gözlerinde insanların. Bu ne tuhaf bir çelişkiydi ki yaşarken umursamadığımız gerçeklikleri, yalan olduklarında önemsiyorduk. Bu ne tuhaf bir döngüdür ki ölüm ve yaşam içiçe.

Dünya hangi yöne doğru döner? Nerden başlar ve nereye gider bilinmez ki?Gidenler gitmemişken henüz, doldurduğu boşluğa önem vermeliyiz. Kalan olmak giden olamaktan daha zor bence.

 
Toplam blog
: 17
: 581
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Merhaba!  Hayatımın ikinci bölümündeyim. Ve hiçbir şeyi kaçırmak istemiyorum. Kısaca yaşadıklarım..