Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '16

 
Kategori
Deneme
 

Gidene yol, konuşana söz gerek

Bazı insanları silmek gerekmiyor, üstünü çizseniz de yeterli oluyor.

Öyle hangi kalemle çizdiğinde pek önemli değil.

Nasıl olsa isteseler de eskisi gibi olmuyorlar/olamıyorlar.

Yanlarına renkli yeni kalemlerle, yeni isimler yazabilirsiniz.

Artık nereye kadar giderse!:..

***

Önemli olan işini bilmek değil, önemli olan haddini bilmektir.

İnsan dışındakiler de işini biliyorlar, yiyorlar, içiyorlar ve her türlü ihtiyaçlarını yerine getiriyorlar.

Çevremiz de o kadar çok haddini bilmeyenler var ki…

***

Her şeyi bildiğini sanan ve kendilerinden başka kimseyi beğenmeyen; kaşları kalkık, yüzleri asık, suratları tahta gibi, alınları karışık-kırışık, enseleri kalın, yontulmuş kavak gibi, “Küçük dağları ben yarattım (haşa) havasında” olan, kendini bilmez çok insan var.

***

Meydana inen Aslan, erkek de olsa, dişi de olsa Aslan'dır.

Zarafeti, var, asaleti, azameti var.

Hâlbuki ki meydana inen Çakal olunca, ister erkek, isterse dişi olsun; adiliği var, pisliği var, densizliği var.

***

Şikâyet ettiğimiz her şeyin başında güven gelir.

Güven bunalımına düşmek, başımıza çok işler açar.

Etrafınıza bir bakın,

İkili ilişkilerde, güven bunalımı yaşamayan yok gibidir.

Anne-baba, arkadaş, akraba, dost, kardeş, sevgili…

Artık aklınıza kim gelirse…

Derdi olmayan, canı yanmayan, kızmayan yok gibidir.

***

Sayılmayacak derecede çok söylemlerde bulunuruz.

Kızarız, kızdırırız.

Söveriz, sövdürürüz.

Dedikodu eder, etmeye sebep oluruz.

Bunlar hayatın içerisinde nefes alıp veren biz canlılara ait, söylemler,

Şikâyetler, yakınmalar, çözüme kavuşmasını istediğimiz, beklediğimiz şeyler...

Daha neler, neler…

Bence derin bir nefes alıp, bu nefes için dahi olsa, oturup şükredelim.

Yaşadıklarımız, hayat tecrübelerimiz…

Olaylar karşısında davranış ve davranımlarımız, hepsi birbirinden farklı olabilir.

Olması da gayet normal!

Birbirimizden farklıyız.

***

Olaylara bakış açımız, yaşadıklarımız, bize sunulanlar,

Fırsatlar, talep ve beklentiler, davranış ve davranımlarımız…

İnanç, umut ve güven…

İşte bütün mesele bunları yerli yerince hayatına uygulamaktır.

Gerisi kendiliğinden gelecektir.

Yoksa ömür, akan su misali geçiyor.

İsteseniz de, istemeseniz de…

Keşkeler ve pişmanlıklar fayda etmez, bilesiniz!

***

Bazıları için, bedene adını veren para iken; bazılarına göre adını, tadını veren inançtır.

***

Gidene yol, konuşana söz, düşünene öz vardır.

Yeter ki nereye, neden ve nasıl gideceğini bil.

***

Başkalarının ne dediklerine önem vermeden önce, kesinlikle kendi işimize bakmalıyız.

Çünkü onlar, yalan, yanlış, uydurma, sahtekârlıkla, olayları saptırmakta, her türlü yola başvururlar.

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..