Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '11

 
Kategori
TV Programları
 

Gidenin ardından ‘Aşkın Sessizliği’ni yaşamak…

Gidenin ardından ‘Aşkın Sessizliği’ni yaşamak…
 

Umulmadık bir kaza sonlandırsa da en güzel anları… Giden, ardında bıraktığı aşkla yaşatır kalanın dünyasındaki varlığını. Geçen yıllar azaltmak yerine perçinlese de acıları… ‘Aşkın sessizliği’ fısıldayabilir her an beklenmeyen bir fırsatı. İşte o zaman yeni bir mutluluk taçlandırır hüzünle solan sevgi tarlasını. 

Tarantella müziğinin acı çeken insanı trans haline sokup huzura kavuşturduğuna inanan müzik öğretmeni Alessandro… Çok sevilen merhum eşten hatıra kalan hak ve özgürlük tutkunu küçük İrina… Ve cep telefonuyla elmayı aynı tuvalde resmetmeyi iş edinen, Berlusconi düşmanı, Che hayranı Luigi. İki yetişkin erkek ve ergenlik çağındaki bir kız. Evin geçimi için üniversitede barok müzik öğreten Alessandro, hastalara kitap okumak ve büyüdüğünü kabullenemediği kızını anlamakla meşgulken yeğenine direnişi ve polise taş atmayı öğreten Luigi de resimlerini satın almak isteyenlerin yolladığı para demetlerini yakmaktadır. Özgürlüğünü, babasının yeniden birine aşık olmasında arayan İrina ise ebeveynlerine büyüdüğünü anlatma savaşı içindedir. Kendilerine has kişilikleriyle aynı ortamı paylaşan bu üç insanın çevresinde gelişen öyküsüyle AŞKIN SESSİZLİĞİ, mutlulukla hüznü bir arada yaşatacaktır… 

‘Seni O Kadar Çok Sevdim Ki’ filminin ardından yine kendi eserini yöneten yazar Philippe Claudel, AŞKIN SESSİZLİĞİ ile karşımızda. Fransızca-İtalyanca karışımı orijinal diliyle kültürlerarası kıyas imkânı da sağlayan filmde, sevgi, sadakat ve aile ilişkileri ön planda. Fransız sinemasını bu duygu yüklü örneğinde, komedi de ana temayı desteklemekte. ‘Hayat yanı başımızdan geçip gitmekte’ sözleriyle yaşamın acımasız yönlerine dokunan öyküde, Fransa’daki posta görevlilerinin zor çalışma koşulları da vurgulanmakta. Yetkililerin dikkatini çekmek için postaların yakılması gerektiği fikrini aşılayan anarşist ruhlu amcanın Berlusconi’nin botokslu yüzü ve çapkınlıklarından dem vuran konuşmalarıyla da, İtalya Başkanı’nın ülkesinde diktatörlük yaptığı mesajı verilmekte. Gösterilerde kendisine taş atılmayan polislerin önemsenmeme sendromuna kapılıp bunalıma girdiği türünden sahnelerle iğneleyici mizah örneğini veren AŞKIN SESSİZLİĞİ bu bakımdan oldukça başarılı. Dolayısıyla, yitirilen değerlerin yerine konması için filmlerin etkileşimini kullanma yolunu seçen Avrupa sinemasından sessiz, sakin bir örnek olarak salonlarda yerini alan bu yapım için haftanın en iyisi demek doğru olacaktır. 

Anibal Güleroğlu 

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..