Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '11

 
Kategori
Deneme
 

Gidenle gidilir!

Gidenle gidilir!
 

Filmler izliyorum… Sonra o filmdeki karaktere bürünüyorum… Bu yaşıma kadar yüzlerce film izlediğim ve her filmde en absürdünü bulup kendimi başarıyla “o” hissettim… Sonra film bitti, ben oldum yine… Şimdiye kadar en sevdiğim karakterleri topladım bir yerde ve fark ettim ki ben en çok “giden” olmayı seçmişim… 

Her giden’le gitmişim ben de. Nereye gittiğini sorgulamadan onunla birlikte valiz yapaya başlamışım sorgusuzca. Beğenmezsem geri dönmüşüm… Gittiği yerin nesi meşhursa onu almışım dönerken yanıma ve her coğrafi alandan birer parça saklamışım ruhuma… Tüm yol filmlerinin soundtracklerinden bir koleksiyon oluşturmuşum kendime ve bir de oralardan bir kare… El sallamak her zaman en zor olmuş benim için ve nerde el sallayan görsem, terk edilmiş sanmışım hep… Aniden fark ettim tüm bunları ve bir şey daha: Ben umutsuz olan tüm rolleri beynimde kilere kaldırmışım… Tozlandırmışım onları… Hayattan beklentisi olmayan tüm kahramanları boyamışım yumuşak bir göğüs hareketiyle… 

Bu gitme hastalığının miladını araştırdım bilinçaltımda… Misafirleri ve misafirliğe gitmeleri sevmekle başladım işe. Daha sonra tatillerden ve en çok da pazarlardan nefret ederek sürdürdüm bu hastalığı… Ardından, bir ortamda azalan insan sayısının o bilindik sızısını göğüs kafesimin hemen altına gizlemekle devam ettim bu duruma… Terk edilmiş yerlere girmekten çekinmelerimi önceden mistik korkulara bağlarken bir de baktım ki, ben terk edilmekten korkuyorum. Başlı başına o cümleden; “terk edilmek”ten korkuyorum… Yolculukları sevmem zannederdim ama benim sevmediğimi sandığım yolculuklar, başkalarının yolculuklarıymış, başkalarının gitmeleriymiş… 

Pazar günlerinin, nerede görsem tanıyacağım o boşluğu beni hep korkutuyormuş meğerse. Ben kendimi uyutmuşum tatil günlerinde zorla ve bir bardak sütle… Tatil dönüşlerini herkes gibi güzel anların sona erişinden değil, eskiye ve rutine geri dönüşten sevmemişim… 

Ben kalmalardan hep korkuyormuşum aslında… Bir yerde asılı kalmaktan korkmuşum en çok ama başka bir yerde takılmaya ve takılı kalmaya acıkmışım meğerse… 

Nerde bir yere giden görsem, yanında oturur, valiz hazırlamasını izlerim… Şimdi bu şehri terk ediyor gibi herkes… Ben de gitmek istiyorum onlarla. Ben de otobüsün arkasındaki yüz olmak istiyorum… Başka bir şehirde ve mesela İstanbul’da… 

 
Toplam blog
: 57
: 877
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

1985 doğumluyum ve geçmişte yaptığım işlerle ilgili her bilgiyi önceki adımlarda sizlerle paylaşt..