Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Giderek yasallaşan metresler

Giderek yasallaşan metresler
 

Filmin konusu ile ilgisi olmayıp, temsili resimdir.


 

Magazin haberlerinde evli ünlülerin yasallaştırılan sevgili haberlerine anlam veremiyorum. 
Yönetimimiz değiştiğinden beri maneviyatımız arttı da mı (?!) bu tür durumları ayıplamaz hale geldik? Evlenin, üç çocuk yapın, üstüne bir de sevgili katın dendi de benim mi haberim yok?
 
Kendileri ile kişisel bir derdim yok fakat; mesela son zamanlarda çok konuşulan İstanbul’un yarısına inşaat yapmış şirketin sahibi kişi bir gün bir davette sevgilisi ile yazılıyor, bir gün 12 yıllık hayat arkadaşı ile, bir diğer gün nikâhlı eşi bilmem kim hanım ile… Ünlü Medya-Yapım şirketi sahibinin bir sevgilisi olmasına rağmen eşinden ayrılmadığını yazılan çizilenden hepimiz biliyoruz.*  Bu hanımlardan bazılarının başı haberde sırf “nikâhlı eşi” yazınca mı göğe eriyor? Diğerleri başka sıfatlar ile anıldığında neresi nereye varıyor?
 
Göz önünde olan bu insanların bu karışık, birbirine geçme ilişkilerine onay verircesine deli gibi magazin haberleri yapılıyor. Herkes artık bu tip olaylar çok normalmiş gibi rahat rahat poz veriyor, röportaj yapıyor, birileri de bayılarak okuyor. Haberin okunma oranı yüksek, iyi güzel de bu meşruluğun sonu yozlaşmaya mı gidiyor kimse hesaplamıyor.
 
Adamlar her tarafı kontrol etmek istiyor. Hem eşli hem de sevgilili olma hallerini iki tarafın da kabul etmesini bekliyor. Bu kadınların ezik durumları da nedir, ortalık resmen duygu pisliğinden geçilmiyor.
 
Kimse kimseden, özellikle kadınlar rahatından vazgeçmiyor. Verilen yaşam koşullarına gurursuzluk heykeline dönseler de arkalarını dönemiyor.  Erkekler ise mal mülk elden gitmesin diye kimseye taviz vermiyor. İyi de malından mülkünden korkan, niye asıl en önemli malı elinde geziyor??!
 
Kadınlar boşanmamakla adama huzursuzluk verip, diğer kadını ve adamı çaresiz bırakmış gibi hissederek değişik bir tatmin yolu seçiyor. Adamlar karısını boşadığını anda ailesinin başka adamın hakimiyetine geçeceği korkusuyla kimseye özgürlüğünü vermediği gibi en büyük tutsaklığı kendi yaşıyor. Kadınlar dımdızlak kalmak ve hayata yeniden başlamak yerine korkak bir sefa peşinde. Sevgililer ise kaz gelen yerden tavuğu esirgememek derdinde. Ucuz yaşamlar giderek bulaşıcı bir hal alıyor.
 
Hepsi içinden çıkacakları felaket ortayken mutsuz yaşamayı bir çeşit başarı kabul ederek kendini kandırıyor. Oyun en başından çıkarları için koşullu yaşayarak kendini aldatarak bozuluyor.
 
Ne yazık ki kimse bu adamların/bu kadınların gerçek sevgiyi unuttuğunu görmüyor. “Ben böyle iyiyim, günümü yaşıyorum” telkini ile düzenini bozmaktan kaçan bir sürü sahtekâr, korkak, yaralı, ego savaşçısı insan sayısı artıyor. Kendini istediği şekilde tatmin eden gerçek sevgiden çoktan vazgeçmişe benziyor. 
 
Cesaretten korkan diğer ahali ise bu tip yaşamları alkışlayarak ödüllendirip, kendine de “herkes yapıyor işte” diyerek geçerli bir mazeret buluyor. Vicdanı ile yüzleşmek yerine savunma mekanizmasına sığınıyor. 
 
İşine geldiği gibi davranmak bence ünlü ünsüz kimseye yakışmıyor. Yetiştirilen çocuklar kimi örnek alacak diye sorarken, bence kendilerine verilen “iyi ve dürüst insan ol evladım” erdemlerine bu karmaşık hayatlar oldukça ters düşüyor.**
 
 
Yıldız buketi:
* Biz magazin basınının yalancısıyız.
** İlla da ünlülere yazmadık. Kızım size söylüyorum, tüm gelinler siz anlayın!
*** 3. yıldız yok. Bekara karı boşamak kolaydır ama Seyran Hanım, illa ki şöyledir, böyledir, bıdı bıdı gibi yorumlara cevaben peşinen cevap yazıyorum. Başına gelecek her ne olursa olsun mazerete sığınıp anlamsızca yaşamaktansa cesaretle ilerleyip, önce kendine sonra başkasına faydalı olmak her tür saçma halden iyidir. 
**** Yazı sert oldu  biliyorum da, bu analize de başka uslup bulamıyorum. Pöh!
 
 
Toplam blog
: 118
: 1607
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Bir fikirden bir başka fikre, gerçeği bulana kadar bir halden başka bir hale geçip duruyorum. İncede..