- Kategori
- Edebiyat
Gidersem ağlama
Bugün sizlere biraz geç kalmış bir yazı okuttuğum için kusura bakmayın. O’nun hakkında kimler ne yazacak diye bekledim. Hak ettiği şekilde andığımız, geride bıraktığı kitapları yeni kuşaklara tanıttığımız, okuttuğumuz pek söylenemez.
***
“Ölüm hiç önemli değil. Yaşam var dağ gibi. Yaşam var gökyüzü, deniz. O insana şaşarım bin bir meyve yüklü ağacın altında yere düşen sararmış bir yaprağa üzülsün. O insana acırım bin bir kurbağa viyaklamasını duymaz, gününü, ömrünü bitiren bir sineğe üzülür... Ey Truva surları önündeki kılıç sesleri! Tanrılar! Patraklos! Aşil! Primaos! Hektor! Ey yaşam için demir eriten, eriyen işçi! Ey yaşam için yüzü güleç, geri dönmeyen varlık! Selam olsun hepinize, herkese, yaşama, yaşam sevincine bin selam!.. “
***
Böyle demiş Ümit Kaftancıoğlu. 11 Nisan 1980’ de katledilmeden birkaç gün önce. TRT İstanbul Radyosu’nda doldurduğu bantta, başına bir iş gelmesi halinde çocuklarına vermeleri söylemiş arkadaşlarına. Hedef gösterildiğini biliyordu ve de ölümünü rüyâsında görmüştü. Aynı bandın devamında çocuklarına yas tutmamalarını söylemiş. Gezip eğlenmeleri ve sinemaya gitmeleri için çağrıda bulunmuş.
***
Anadolu’nun bereketli topraklarından fışkıran bu fidanlar kolay yetişmedi. Yokluk ve yoksulluk içinde, karanlıkları aydınlatma çabasıyla yanıp tutuşan köy çocuklarının destanları ciltlere sığmayacak kadar çok. Okulda öğrendiklerini köylüye aktaran, zoru kolaya çeviren, olanaksız zannedilen şeyleri başaran, karanlıkları aydınlığa çevirenler onlardı. Onlar haktan ve ezilenden yanaydılar. Cesur ve aydındılar. Bilgisi, kültürü, insan sevgisiyle baş edemeyeceklerini anlayanlar, ona haince tuzak kurdular. Küçücük kızının gözleri önünde ve baba diyen çığlıkları arasında, kurşun yağdırdılar bedenine. Öldüğünü sananlar yanılıyor. O, bıraktığı yapıtlarla daha yüzlerce yıl yaşayacak.
Bugünkü yazımı hukukçu şair Ömer Öneren’in “Gidersem Ağlama” adlı şiirden alıntılar yaparak son vermek istiyorum. Eminim Ümit Kaftancıoğlu da bu şiirle anılmak isterdi.
Gidersem ağlama
Yaş değmesin yanağına
Üzülürüm
Tut kulağından dünyanın
Bir satır da benim için yaşa
Hep kendime çevirdim
Namluyu gülüm
Kuşlar ürkmesin diye
Kurşunlar avuçladım
Böyle geçti ömrüm.
Turgut ERBEK / Kars Haber Gazetesi