Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Kuşkayası (Turgut Erbek)

http://blog.milliyet.com.tr/kuskayasi

02 Temmuz '07

 
Kategori
Blog
 

Gidiyorum...

Gidiyorum...
 

google görseller


Gözümü yeni açtığım beyaz sayfaya dikmiş, öylece bakıyorum. Neyi, nasıl yazacağımı bile bilmiyorum. Maus, lekesiz sayfanın üzerinde bir nabız gibi atıp duruyor... Bir yanda bölgesel gazetelere yazdığım (ücretsiz) haftalık yazılar, yarım kalan öyküler, yeni başladığım çocuk romanı, birkaç bölümünü yazdığım radyo tiyatrosu, yıllardır beynimde dolanıp duran bir roman, MB’taki sayfam, özel sitem, diğer yanda ise insanı yapış yapış eden, dilini ve damağını kurutan cehennem sıcağı...

Galiba yoruldum artık. Beynim durdu. Hiçbir şeye yetişemiyorum. Yapmak istediklerimin çoğunu olması gerektiği gibi yapamadığımı düşünmeye başladım. İçimdeki diğer insanın beni dürtükleyerek "yaz" diye fısıldamasına karşın, parmaklarım tırmık dişleri gibi hareketsiz. Beyinden aldıkları emri yerine getirmemek için direnmeye başladılar.

Bunca yıl, yarınlara bırakabileceğimi düşündüğüm güzel eserler için kendimle yarışıp durdum. "Zamanı nasıl öldüreceğini düşünen bir insan, zamanın kendisini nasıl öldürdüğünü düşünmeyen insandır, " diyerek yola çıkmamın üstünde 17 yıl geçti. Neleri başarıp, neleri başaramadığımın hesabını yapacak değilim. Ona tarih ve en büyük jüri olan halk karar verecek. Her şeye, herkese harcadığım zamandan kendime cimrilik ederek çok az ayırdığımın bilincindeyim

Bizim kuşağın (78 kuşağı) benlik duygusu hiç gelişmedi. Hep "biz" dedik. Ezilenden, mazlumdan, kendini ve hakkını savunamayanlardan yana olduk. Ortaokul yıllarında boyumuzdan büyük kitaplara, dünya meselelerine daldık. Almadan vermeyi, insanı ve doğayı sevmeyi öğrendik. Dünya sorunlarını, insanların beklentilerini, hayallerini gerçekleştirmek adına yapılması gerekenleri düşündüğümüz kadar kendimizi düşünmedik. Yaşamım boyunca toplum tarafından dışlanan, sevilmeyen insanların bile sevilecek bir yönünü aradım hep. Gülen yüzden, şen kahkahadan huzur duydum, kendime pay çıkardım...

Son zamanlarda üzerime çökerek beni ezen yorgunluğun ve umutsuzluğun nedenini de anlamış değilim. Yaşımın kırk sekiz olmasından dolayı ölüme biraz daha yaklaşmış (bazen düşünmüyor değilim) olmamdan mı, yoksa gördüğüm çirkinliklerden, bencillikten, sen-ben kavgasından, iki yüzlülükten ve çıkar uğruna yapılan haksızlıklardan mı kaynaklanıyor onu da bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, o da biraz dinlenmeye gereksinimim olduğudur. Başımı alıp bir yerlere gideceğim. Kafamı dinleyecek ve beni bu yaştan sonra tatmadığım heyecanlara, sevdalara taşımak için çırpınıp varlığını hissettiren yüreğime şu dizeleri söyleyerek barışacağım.

Sende
Sev gönlünce
Musalla taşına kalmasın
Düşlerin
Nasıl olsa yüreğim
Bir gün duracağın kaçınılmaz

Giderken yanımda kim mi olacak? Tabi ki okumak için alıp da kapaklarını açamadığım onlarca kitap... Farklı beyinlerin ve farklı yüreklerin ürünleriyle bilinmeyen dünyalara yolculuk yapmanın, acıkan beynimi beslemenin tam sırası.

Geri dönüp dönmeyeceğimden emin değilim. Kararımı tatil sonrası vereceğim.
Hepinize mutlu, sağlıklı ve başarılı bir yaşam diliyorum.

Turgut ERBEK

 
Toplam blog
: 72
: 1492
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

Edebiyata ortaokul yıllarında şiirle merhaba dedim. O yıllarda şiirlerim ve yazılarım yöresel gezete..