Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Git, Dik, Gel

Git, Dik, Gel
 

Çevre eğitimleri artık Dünya’nın her yerinde 0-6 yaş gurubuna göre planlanıyor.


Rize’den gelen videoyu izliyorum… Türkiye İş Bankası ve TEMA, 81 İlde 81 Orman Projesi’nden görüntüler.19 dakika 16 saniye, bana da düşünme fırsatı veriyor…

Öğrenci toplulukları minibüslerle dikim alanına taşınmış, ellerinde fidan, kazma, kürek koşuşturup duruyorlar. Törenin mana ve önemini anlatan konuşmalar, ön sırada sandalyelerde oturan üç-beş kişiye yapılıyor. Çocukların dinlediği falan yok. Onlar açabildikleri bir karış toprağa fidan dikmekle meşguller…

Kendi kendime, “Bu işte bir yanlışlık var” diyorum. Yıllarca aynı yanlışlığı yapıyoruz. “Orman deyince ağaç, toprak deyince tarla “ aklımıza gelmesi de bu yüzden olsa gerek. Oysa, çocuklarımıza teorik ve pratik ekoloji temelli doğa eğitimlerini sahaya gitmeden evde -okulda, ön bilgi olarak vermek gerek.

Toptancı bir bakış açımız var bizim. Beş tane ağaç, çiçek, sürüngen, balık , kuş vs. adı bilmeyiz. Bütün ağaçlar çamdır, bütün çiçekler laledir, bütün sürüngenler yılandır, bütün balıklar hamsidir, bütün kuşlar kargadır…

Havayı, suyu, toprağı da böyle algılarız. Havanın nefes almak için, suyun içmek için, toprağın ekip-dikmek için yaratıldığını sanırız. Varlıklarının sadece biz insanoğlunu “yaşatmak” olduğunu sanırız. Onlar sadece ve sadece “tüketilmeye” yarar…

Çocuklarımıza verdiğimiz eğitim bu toptancı bakış açısını destekler iken, özellikle şehirlerde yaşayan çocuklar için fidan dikim törenleri (!) bir eğlenceden öteye gidemiyor.

Önce ekolojik okur-yazarlık kazandırmalıyız çocuklarımıza. Git, dik, gel değil; dikim öncesi, dikim ve dikim sonrası olarak planlamalıyız bu tür etkinlikleri.

Çevre eğitimleri artık Dünya’nın her yerinde 0-6 yaş gurubuna göre planlanıyor. Bu yaş gurubu, günlük eğitim saatlerinin üçte ikisini açık alanda geçiriyor. Saksıda çiçek, akvaryumda balık, kafeste kuş, çizgi filmler, boyalar, kağıtlar vs. değil eğitim materyalleri; bahçe, sokak, çeşme başı, deniz kenarı, parklar. Geçmişin doğal güzelliklerini, sosyal yaşamını, insan - doğa ilişkilerini anlatan dedeler, nineler…

Bu noktada anılarımdan birini paylaşmak isterim. Geçen yıl, Bahçeşehir Koleji anasınıfı öğrencileri ile Alanya Kocaoluk Orman Depo ve Fidan Dikim Sahasına gittik. Ormancı Amcalar fidanlar öyledir böyledir anlatıyor. Az aşağıda orman işçisi kadınlar keselere toprak koyuyorlar. Hoca Hanımlara rica ettim, “Çocukları teyzelerin yanına da götürebilir miyiz?” Gittik. Dikildik başlarına seyrediyoruz… Benim derdim çocukları da işe katmak… “Keselere toprak doldurmak isteyen var mıııııı?” (!) Ne bir haraket , ne bir ses… Şaşkınım. Ben sandım ki hüryaaa saldıracaklar…Öyle ellerini kavuşturmuşlar seyrediyorlar… Teyzelerden birinin kulağına eğildim, “Aaaa bak burada ne varmış?” diye sesleniver dedim. Bir kız çocuğu yanaştı, teyze eline hemen keseyi verdi, “Aha böyle yapacan, aha böyle yapacan” diye tarif ederken çocuk işe girişti. Küçücük elleri ile toprağı avuçlamaya başladı. Veeee diğerleri…. İnanır mısınız, çocukları toprağın içinden alamadık…

Değerli anneler, babalar ve öğretmenler; o gün çocukları tereddüte düşüren şey neydi biliyor musunuz? Üzerini kirletmek..!

Aç , Sıcak ve Kalabalık bir Dünya çocuklarımızı bekliyor. Doğal varlıkları korumayı; geliştirmeyi; yaşamak için yaşatmak gerektiğini çocuklarımıza, okulöncesinden başlayarak öğretmeye bunun için mecburuz.

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..